edebiyat sevmeyenin okumaması gereken bölüm.
ondan sonra gelip burada baş ağrısından, bulantısından bahsediyorlar. gidin meşrebinize, yeteneğinize uygun bi şeyler okuyun, beğenmiyorsanız da bırakın gitsin.
herkese göre bir meslek mutlaka vardır. edebiyat her şeyden önce bir gönül ve kafa işidir, sizde bunlar yoksa derslerde uyumak dışında bir şey yapmazsınız. mazallah ileride öğretmen filan olursunuz da, öğrencileriniz filan olur da edebiyatımıza en büyük zararı bizzat siz verirsiniz. boşuna yer işgal etmeyin, belki iki puan alıp, tüm ideali bu olan biri o bölüme yerleşemedi.
edebiyat bir görev değildir.
iş değildir.
meslek değildir.
gönüllü rıza göstermeniz, kendinizi ona teslim etmeniz gereken büyük bir sanattır, yoksa sizi asla kucaklamaz, gelir buralarda baş ağrısından, diş ağrısından bahsedersiniz.
Okumay düşünenler okumasınlar ömür törpüsünden, baş ağırısında, mide bulantısından, psikolojik buhranlardan başka bi halt yaptığı yok. Zor aşırı zor beyin patlatmak gerek, osmanlıca, farsça, orta türkçe, arapça, divan, gazelve hocaları hiç normal değilller.
çok fazla dil dersinin müfredatında mevcut olduğu bölümdür. bu bölüme girdiğimden beridir bunu düşünmekteyim. geçmişten günümüze türk dilinin gelişimini görmek güzel tamam eyvallah da bu demek değildir ki geçmişten günümüze bütün lehçeleri işleyelim. bir sürü ıvır zıvır unutulacak ve insana(bana kalırsa) zerre bir şeyler katmayacak bilgiler öğretiliyor bu bölümde.
üniversiteden üniversiteye değişir tabi fakat birçok üniversitenin müfredatı da eski edebiyat odaklıdır bu bölümde. yani başlarsınız dil derslerinde köktürklerden, eski edebiyat ve halk edebiyatı derslerinde ise 20. yy'ın başına kadar gelişen sözlü ve yazılı edebiyatı detaylı/detaysız bir şekilde işlersiniz. ondan sonrası ise görünürde yeni türk edebiyatı alanına kalmıştır. peki yeni türk edebiyatı alanı, bu üzerine düşen görevi yerine getirebilecek bir ders programına sahip midir? tabii ki hayır.
bu bölüme gelen öğrencilerin büyük bir kısmı nazımları, necip fazılları, cahit sıtkıları, edip canseverleri okuyarak ve onların sanatını daha detaylı bir şekilde, uzman ağızlardan dinleyip, hem keyif içerisinde ders işlemek hem de gençlik dönemlerine damgasını vurmuş şairleri ve yazarları anlamak ve öğrenmek amacıyla bu bölüme gelmişlerdir. peki bizim yeni türk edebiyatı zümremiz ne yapar ülke genelinde? söyleyeyim;
- tanzimat edebiyatı, servet-i fünun edebiyatı, fecr-i ati edebiyatı, milli edebiyat... sonra? sonrası tam bir muamma. üçüncü, dördüncü sınıflarda şöyle bir kıyısından köşesinden geçilir cumhuriyet devri türk edebiyatı ve batı edebiyatının. fakat bu tahmin edilebileceği gibi hiç de tatmin edici değildir.
- en basitinden postmodernizm in ne demek olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan öğretmen ve akademisyen adayları yetiştirir lisans döneminde.
- bir nobel almış orhan pamuk, nobel almamış olsa da o seviyede bir yazar olan yaşar kemal gibi değerlerimizi öğretmek mi? hak getire!
bir ülkenin gençlerinin kendi edebiyatlarına olan soğukluğunu eleştirirken, bence biraz da o ülkenin edebiyat bölümlerine bakılmalı. gençler, en verimli çağlarında karahanlıca, harezmce gibi abuk derslerle ve uygurca, köktürkçe gibi ezberlenmesi zor alfabeleri ezberlemekle uğraşırken, bu ülkede ezberci sistemden uzak, aydın, idealist, şair ruhlu, öğretici düzeyi yüksek öğretmenlerin, akademisyenlerin ve bilumum edebiyat tutkunu gençlerin yetişmesi, sizce bu şartlar altında mümkün müdür?
peki çözüm nedir? çözüm şudur;
- bölümdeki öğrenci sayısını azaltmak(neredeyse her üniversitede mevcut olan bir bölüm bu ve ayrıca amacı akademisyen yetiştirmekse eğer, bünyesinde çoğu üniversitede olduğu gibi 80 ve üstü öğrenci ve bir o kadar ikinci öğretim öğrencisi barındırması saçmalıktır)
- ilk 2 sene tüm alanlardaki dersleri müfredata koymak. (tabii ki seçilmiş, insana o alanda bir şeyler katabilecek dersler)
- ardından gencin hangi alanda kendini geliştirmek istediğini anlaması sonucu, bölümde dört ana uzmanlık alanı açmak(halk edebiyatı, dil, eski türk edebiyatı, yeni türk edebiyatı)
- formasyon olayını netliğe kavuşturmak
gibi birtakım revizyonlara gidilmesi gerekmektedir. hem de acilen. fakat ben bu ülkenin, eğitim vizyonunun oldukça dar olduğunu düşünen biri olarak, sosyal bilimler gibi bir ülkenin kültürünü, dilini, mevcudiyetini, gelişimini daimi kılacak bir bilimsel alanın koftiden bir şey olduğunu düşünen insanlarla dolu olduğunu da biliyorum. ama ne yaparsın ''umut idealistin ekmeğidir'' bence ve bu ülkede iyiye ve gelişime dayalı her umut, umut olarak kalmaya mahkumdur.
hocaların birinci sınıfta "şimdi gramerle ilgili tüm bildiklerinizi unutun" deyip bir sürü doğru bilgi yüklediklerini 4. sınıfa kadar düşündürüp ,son sınıfta "biz size doğruyu öğrettik ama siz mezun olduktan sonra yine yanlışı öğreteceksiniz " deyip beni dehşete düşürdüğü bölümdür.
Okunması halkımıza bir tıp fakültesi yada mimarlık bölümünde okumak kadar cazip gelmeyen bölümdür.
‎_ sen hangi bölümde okuyosun yavrum ?
_türk dili ve edebiyatı teyzecim.
_olsun olsun önemli olan okumak
_hi ??!!?
bir kere yetmez diyip bir daha okumaya kalksanız(yalnızca müfredata bağlı kaldığınız sürece) yine her şeyin üstünden kuşbakışı geçip gittiğiniz hissini vereceğini düşündüren, yeni türk edebiyatı, eski türk edebiyatı, halk edebiyatı... diye ayrılmadıkça tam randıman sağlanamayacağı aşikar olan bölüm. daldandala atlayarak, bir yarıyılda her alandan birkaç ders görerek olacak iş değil yani. uzmanlaşmanın ancak yükseklisansta (o da bir nebze) mümkün olacağını düşündüğüm, tam anlamıyla edebiyat karması bölüm.
nasıl bir kafayla ve hangi akla hizmet bilinmez açık öğretimde açılan bölümlerden. lan mal herifler ülke genelindeki 140 üniversitenin neredeyse tamamında bu bölüm var, her yer mezun dolu sen daha elindeki mezunları değerlendiremiyorsun sırf imam hatiplileri öğretmen yapabilmek için anasını sattığımın açık öğretimine bölümü koyuyorsun.
açık açık ifade ediyorum bunu yapanlara hergün sülalesinden başlayıp bolca küfür ediyorum dava mı açacak ne bok yiyecekse yesin.
ders müfredatının hayli kabarık olduğu bölümdür. arapça, farsça, osmanlıca, uygurca, karahanlıca, tatarca, çağtayca, göktürkçe, kıpçakca, çuvaşça gibi Türk diline katkısı bulunmuş yahut türk dil ailesi bünyesinde yer alan lehçeler bölümün temel dersleridir. okuyacak olanlara tanrı'dan sabır dilerim.
bu bölümden mezun olan eleman arap alfabesini ve arap alfabesine eklenen fars ve türk harflerini, en eski türk alfabesini, kril alfabesini ve transkripsiyon alfabesini öğrenmiştir. buna ek olarak eski türkçe, orta türkçe, eski anadolu türkçesi ve türkiye türkçesindeki kelimelerin tahlilini yapabilecek seviyeye gelmiştir. buna da ek olarak roman tahlili, batı edebiyatı, cumhuriyet dönemi türk edebiyatı ve dil tarihi hakkında bir fikir sahibidir. en azından öyle olması gerekir. buna rağmen iş imkanı olmadığından çok fazla sıcak bakılmayan bölümdür ama yine de edebiyatı seven kişinin okurken zevk alabileceği bir eğitim programıdır.
açık öğretimlerde açılan bölüm ve mezunlara tezsiz yüksek lisansın ardından yüksek lisans yapma hakkı verilecekmiş. böyle bir şey yapmak ciddi bir hatadır zira üniversitede alacağınız en sofistike eğitimi edebiyat, felsefe,psikoloji, tarih gibi bölümlerde alırsınız ve girdiğiniz dersler size inanılmaz bilgiler ve algı ve görüş derinliği katar.üç yüzyıl kütüphanede sabahlamak bile edebiyat fakültesi görmenin yanında etkisizdir.
başa dönüp tekrar tekrar okunmak istenen bölüm. zira sancılı eski diller nedeniyle ilk keyif alınamayan okulun son günlerinde ya ben baştan okumak istiyorum nidaları attıran değişik bir bölümdür kendileri.