Ben herşeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk Birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk Birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.
Artık birlik vakti geldiğini net bi şekilde görmekteyiz. islamcilik anlayışının ülkemize verdiği zararları net bi şekilde gördük, yaşadık.
asil bu zor günlerde birlik olmalıyız. aramızdaki kürt ve Arap sevicilerini de ayiklamaliyiz. onlar gerçek Türk olamaz. Türk ün Türk ten başka dostu yoktür.
Olması gereken ama olur olmaz dünyaya hükmedemeyecek birliktir, Türkiye dahil hiç bir Türk devletinin yeterince gelişmiş olduğunu düşünmüyorum birlik olup hep beraber gelişmeliyiz.
ülkemizde bazı çevrelerce avrupa birliği'ne üye olmak yerine diğer türki ülkelerle birleşerek oluşturulması savunulan birlik. ama bu, avrupa birliği'ne karşı iyi bir alternatif değildir. diğer türki ülkelerle yapılacak stratejik bir birleşmenin ülkemiz için yaralı olacağına dair veriler olmadığından, türk birliği pek de ülkemizin çıkarına olacak bir birlik değildir. bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:
ekonomik açıdan nedenler:
-türkiye, diğer türki ülkeler ve ab ülkelerinin milli gelirleri aşağıdaki gibidir:
türkiye: 691 milyar dolar
diğer türki ülkeler (toplam): 172 milyar dolar
ab ülkeleri (toplam): 13 trilyon dolar
burada göründüğü gibi, diğer türki ülkelerin milli gelirlerinin toplamı bile türkiye'nin milli gelirinin yarısı bile etmemektedir. bu da demektir ki, bu ülkelerle ekonomik işbirliği durumunda, bu ülkeler türkiye için yeterli bir pazar olmayacaktır. halbuki avrupa birliği'nin sunduğu pazar imkanları neredeyse sınırsızdır, ayrıca diğer türki ülkeler arasında en yüksek milli gelire sahip olan kazakistan'ın (96 milyar dolar) nüfusunun sadece yüzde 60'ı kazak kökenlidir, ayrıca bu ülkenin avrupa birliği'ne üye olması konusunda tartışmalar vardır.
-eskiden sscb'ye bağlı olan türki ülkelerin en önemli ekonomik ortağı rusya'dır. daha da önemlisi bu ülkeler, bağımsız devletler topluluğu adı altında ekonomik, siyasi ve stratejik bir ortaklıkla rusya'ya bağlıdır.
-azerbaycan ve orta asya'daki türki ülkeler, dünyada yolsuzluğun en fazla olduğu ülkeler arasındadır. transparency international'ın yaptığı yolsuzluk endeksine göre bu ülkelerin hepsi türkiye'den daha fazla yolsuzluğa sahiptir. bu da şu anlama gelir; bu ülkelerde iş yapmak çok zordur. bu ülkelerde yapılan bir yatırımın geri dönmesi, karlı olması gibi etkenlerin tamamı büyük ölçüde rüşvete ve o dönemde iktidarda olan kişilerin keyfine bağlıdır.
buna karşılık ab ülkeleri, özellikle kuzey avrupa ülkeleri, dünyada en az yolsuzluğa sahip ülkelerdir. yeni katılan eski doğu bloku ülkeleri dışındaki tüm ab ülkeleri, yatırım için güvenli, istikrarlı ve rüşvetsiz bir ortama sahiptir.
-türki ülkelerin çoğu en önemli ihracat gelirini petrol ve doğal gazdan elde etmektedir. orta asya'da gelişmiş bir sanayiye sahip olan ülke olarak bir tek kazakistan vardır. bu da şu anlama gelir; bu ülkelerle kurulacak bir ekonomik birliğin ülkemize ucuz petrol ve doğal gaz dışında hiçbir yararı olmayacaktır. en önemli ekonomik gelişme aracı olan sanayi, bu birliğin genelinde yeterince güçlü olamayacağı için bu birlik çoğunlukla dışarıya hammadde satacak ve dışarıdan sanayi ürünleri alacak ve bu birlik ithal malların sardığı açık bir pazar olmaktan öteye gidemeyecektir.
siyasi açıdan nedenler:
-daha önce belirttiğimiz gibi bağımsız devletler topluluğu'na üye olan bu devletlerin en önemli stratejik ortağı rusya'dır. türkiye'nin bu ülkelerle yeni bir birlik oluşturabilmesi için önce bu ülkelerin rusya ile olan bağlarını koparmaya çalışması gerekir ki rusya buna asla izin vermez.
avrupa birliği ise daha demokratik bir yapıdır ve türkiye üye olduğunda nüfus avantajı sayesinde avrupa parlamentosu'nda en fazla parlamentere sahip ülklerden biri olacaktır, böylece türkiye ab'nin gidişatını büyük ölçüde belirleyebilecek güce sahip olur.
-türki ülkelerin çoğu, petrol, doğal gaz gibi hammadeler çıkardıkları için enerji bakımından paylaşılamamaktadır. türkiye'nin enerji ortaklığı yapabilmesi için abd, rusya ve çin ile kapışması gerekecektir.
-bu ülkelerin çoğu demokratik değildir, hatta bazıları diktatörlükle yönetilmektedir. bu da türkiye'ye demokrasi açısından hiçibir şey kazandırmayacak, belki de kaybettirecektir.
ab ülkelerinin hepsi demokratik ülkeler olduğu için, türkiye'nin ab'ye üye olması türkiye'deki demokrasi için katkı sağlayabilir.
kültürel açıdan nedenler:
-türk birliği'nin kurulmasından yana olanların en büyük argümanı "ortak kültür"dür. bu ise "ortak dil", "ortak din", "ortak köken" ve "ortak tarih" olarak görülmektedir, fakat bu yargının "ortak dil" ve "ortak din" dışında kalan bölümü yanlıştır.
köken olarak türk halkı bir anadolu halkıdır ve genetik araştırmalar göstermektedir ki türk halkı ile akdeniz ve ortadoğu halkları (yunanlar, ermeniler, kürtler, farslar, araplar vb.) arasında genetik açıdan büyük benzerlikler bulunurken, orta asya'daki türki halklar ile bu açıdan önemli bir benzerlik yoktur.
"ortak tarih" meselesine gelince, eğer buradaki türklerin tarihini anadolu'nun müslümanlaşması ve türkleşmesinden başlatacak olursak sözkonusu olan orta asya ülkelerinden son 1000 yıldır kopmuş bulunmaktayız. türkiye cumhuriyeti'nin öncülü olarak osmanlı imparatorluğu'nu ele alırsak, istanbul'u ele geçirdikten sonra bizans imparatorluğu'nun mirasını üstlenip "türkmen devleti" karakterinden sıyrılmıştır ve islam'ı kendi tebaasındaki değişik etnik kökenlere sahip halklar arasında birleştirici bir unsur olarak kullanmıştır. hatta 16. yüzyılda anadolu'da ayaklanan türkmenlere, alevilere karşı, tabiri caizse, soykırım yapmıştır.
aradan geçen uzun zaman içinde osmanlı imparatorluğu'nun, orta asya'yla siyasi ve kültürel bağı kalmamıştır. ortadoğu, balkanlar ve kuzey afrika yönünde genişleyen imparatorluk, en önemli siyasi ilişkilerini avrupa devletleriyle kurmuş ve balkan, kafkas ve ortadoğu halklarıyla önemli derecede bir kültür alışverişinde bulunmuştur. bu nedenle halen kimi avrupalı politikacılar türkiye'yi bir avrupa ülkesi olarak görmektedir, hatta fransa'nın eski cumhurbaşkanı jaques chirac bu bağı vurgulamak için "hepimiz bizans'ın torunlarıyız" demiştir. (ama bazı çevreler bunu yanlış anlayıp tepki göstermişti)
"ortak dil" ve "ortak din" konularına gelince, bu ülkelerdeki halkların konuştuğu diller, türkçeyle birlikte ural-altay dil ailesi'nin türki diller koluna ait olduğundan dil benzerliği vardır. hatta türkçe bilen biri, biraz uğraşırsa bu dilleri kolayca öğrenebilir. diğer türki ülkelerde de, türkiye'de olduğu gibi halkın çoğunluğu müslümandır, gerçi örneğin azerbaycan'da halkın çoğunluğu türkiye'dekinden farklı olarak şiidir. fakat bu ülkelerdeki islam anlayışı ülkemizdekiyle benzeşmemektedir; bu ülkeler uzun süre sscb'nin halkı dinden uzak tutma politikalarından etkilenmiş olduğu için buralardaki halkın dinle pek ilgisi yoktur.
şunu bilmek gerekir ki ortak dil ve ortak din, bir kültürel birlik için yeterli değildir; ortak bir geçmişe sahip olmak bunların hepsinden daha önemlidir. bütün bunlar göstermektedir ki türkiye'nin avrupa ile olan kültürel bağları, orta asya'ya göre daha güçlüdür. buna rağmen kimileri, avrupa birliği'nin kültürümüzü yozlaştırdığını iddia etmektedir. türkiye'deki kültürel yozlaşmanın sebebi avrupa değidir, zaten bunu savunan hiçbiri avrupa birliği'nin buna dair bir politikasını örnek gösteremez, sadece demagoji yapar.
türkiye'deki yozlaşmanın sebebi, sanyileşme ve kentleşmenin yol açtığı zorunlu kültürel değişimdir. sanayileşmekte olan bütün toplumlarda bu tarz kültürel bozulmalar olabilir, aynı anda hem sanayileşip hem kültürünü korumak mümkün değildir. ab'ye karşı alternatif olarak orta asya ülkeleriyle kuracağımız bir birlik nasıl kültürümüzü koruma altına alacak, o da pek bilinmez.
kısacası, bir devlet duygularla hareket edemez. bir devlet her zaman kendi çıkarlarını gözetmelidir ve çıkarları bir birliğe katılmayı uygun görüyorsa, katılacağı birliği seçmede öncelikle ekonomik, siyasi ve stratejik etkenlere bakar. kültür bunların hepsinden sonra gelir. avrupa birliği'ne üye olmak, türkiye için, diğer türki ülkelerle bir birlik oluşturmaktan daha karlı, daha istikrarlı ve her açıdan yararlı olacaktır. işte bu sebeple türkiye için en uygun olanı yine ab'ye üye olmaktır. *
''Türk Birligi nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllariçinde bulacaktır. Türk lügün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegane varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdı.''
türk birliği, türklerin kızılelmasıdır. kızılelma bugünkü tabiri ile ''kovaladıkça kaçan ateş böceği'' gibidir. dolayısıyla o elmadan ''kün tuğ bolgıl kök kurıkan'' demeden bir ısırık alamayacağız.
öyle düşlemsel bir ülkü. ancak peşinden koşulması, tüm soyun yüreğine taşınması gereken bir ülkü. büyük bir ülkü, uzak bir ülkü. belki ulaşamayacağız ancak ülkümüzü büyük tutarsak, biz hiç ilerlemedik derken bir bakmışsınız büyümüşüz.
enver paşa'nin bu hayal ile rusya'ya asker yollamışlığı yoktur. rusya üzerine yolladığı asker vardır ve bunu hiçbir zaman turan hayali ile yapmamıştır. evet sayın seyirciler, gerçek budur.
birincisi, enver paşa'ya turancı demek zordur. kendisi, yazdığı bütün makale ve mektuplarda da görülebileceği gibi turancıdan çok samimi bir ümmetçidir. turan kelimesini ise her daim coğrafi bir bölge adı olarak kullanmıştır ki, turan ihtilal orduları komutanı ibaresini bu yüzden kullanmıştır. türk birliği veya benzeri bir kelam etmişliği yoktur.
ikincisi, enver paşa attığı her adımı türk dünyasını düşünerek değil, islam alemini ve memleketini düşünerek atmıştır. sarıkamış harekati dahi buna dahildir. nitekim paşa'nın niyeti savaşı orta asya(turan'a) ve hindistan'a yaymaktır. böylece rusya ve bilhassa ingiltere daha zor bir duruma düşecek ve amaç odur ki esas cephelerde osmanlı az da olsa rahatlayacaktır.
üçüncüsü, sarıkamış'ta 90 000 şehit kalıbı efsane daha doğrusu saçmalıktan ibaretttir. nitekim tüm ordudaki asker sayısı 75 000'i geçmemektedir. şehit sayısı ise, kayıplar dahil, 23 000 ile 33 000 arasıdır.
ha evet enver paşa'ya hayalperest denebilir, yanlışlar yaptı, nice anadolu evladının vefatının sebebi denebilir, ki sarıkamış harekatinda dahi bazi kritik hususlarda kendisinden çok başka paşaların ihmalkarlıkları vardır ya neyse. *
atatürk'te konu ile ilgili şunları söylemiştir; "Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacagını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir.Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. işte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdir. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür... inanç bir köprüdür...Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olaylarin böldügü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onlarin (soydaş Türk kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamiz gereklidir."
Atatürk'ün bu hususta bir başka vecizesi ise şöyledir: Türk Birligi'nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği'ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllariçinde bulacaktır. Türk'lügün varlığı bu köhne áleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek. Hayatta yegane varlığım ve servetim Türk olarak doğmamdı.
Benim notum: Atatürk bu sözleri gerçekten sarfetmişmidir pek emin değilim. Çünkü Atatürk "Ne mutlu Türk'üm" değilde "Ne mutlu Türk'üm diyene" demiştir.
vakti gelince tum canimiz ve kanimiz ile gercekle$mesi icin cali$acagimiz birliktir. kendini turk kabul eden ve anadili olarak turkce konu$an(irkci degiliz biz) herkes bu birlikte olacaktir.