ben sadece şunu demek istiyorum, hem arap ülkelerini hem de iskandinav ülkelerini iyi tanıyan biri olarak : keşke bir sabah uyansam türkiye'deki bakış açısı, düşünce yapısı ve insan hakları, iskandinav ülkelerinde olduğu gibi özgür olabilse. ama, burada bir parantez açmak lazım insan hakları ve özgürlük deyince ne kast edildiği ile ilgili. zira hep karıştırılıyor, isteyen istediği tarafa çekiyor, bugünlerde de sıkça görüldüğü gibi.
insan hakları kişinin varlığı, inançları ve gururu ile oynamamaktır. evet insan gibi davranmaktır. ama bu bağlamda, ne birisi çıkıp "özgürüm ben müslümanların peygamberi ile dalga geçebilirim" diyebilir ne de diğeri "benim inancım bu kardeşim balkonda koyun besler ve bayramda kapı önünde keserim" diyebilir ki bunlar bir avrupa ülkesinde yaşanan şeylerdir! mahallemizi filan bırakın. söz konusu toplum düzeni ise, inançlar günlük yaşantının düzenini belirleyemez.
bir dönem çok tartışılan malezya veya dubai gibi yerlerde, yabancılar belki rahat bir şekilde yaşıyorlar din baskısı olmadan. ama müslüman halk sonuçta şeriat ile yönetiliyor. nüfus cüzdanında din kısmında islam yazan herkes bu kuralların içine giriyor! din ve devlet işlerini birbirine karıştırmayanlara ve başını örtmeyenlere "korkmayın biz geldiğimizden beri ne zaman hayat tarzınız değişti" deniyor. evet güzel bir cümle. bende buna inanmak istiyorum, diyorum ya keşke iskandinavya insan hakları olsa bir sabah uyansamda...
ama söylenen ile geçmişte yaşananlar veya söylenen ile şu anda yapılanlar birbirini tutmayınca, diyorum ki: uyan uyan burası hala bildiğin türkiye. korkmakta bir hak değil mi demokratik ülkemde?? endişeleniyorum bir çok kişi gibi. nedenine gelince, evet keşke herkes dini inancını özgürce yaşasa. kıyafetler, cemaatler, gülen'ler, ergenekonlar, derin devletler, mahalleler vs işin içinde olmasa. din; kul ile allah arasında olsa.
ama 301 hala orada sallanırken, bir azınlık gazeteci gazetesinin önünde "dan" diye vurulup cinayete kurban giderken, ortalıkta uzun zamandır kapıdan kovala bacadan girsin şeklinde hırs küpüne dönmüş, dümende ben varım diyen siyasetçiler varken, ben ve benim gibiler "türban serbest olsun ama biz iran olmayacağız, din devleti değiliz" söylemlerini samimi bulmuyor. yoksa ne kimsenin dinine ne de türbana karşıtlık var. karşıt olunan şey arkasındaki zihniyet. yoksa ben inanmıyorum ki allah başı kapalı ya da açık ayrımı yapıyor. baktığı yer benim saçımın teli değil yüreğimin sesi bence. ve bugün biri gidip bir rektöre sorsa bu kız sizce okumalı mı diye sanmıyorum ki hayır desin. eğitime kendini adamış kişiler herkesi eğitmek ister, özellikte en çok ihtiyaç olarak gördüklerini, ufukları açılsın diye. ama yine bir rektör "ideolojilerin" karşısındadır. zira eğitim hiçbir dinin aracı olamaz. ha bilim ve din el ele yürümez mi? yürüyebilir ! ama burada bence insanın içi allahın onun olmasını istediği gibi, yani çalışan ,temiz, bilgili, ileri giden bir ateş ile yanmalıdır, cehennem ateşi ile değil.
muhtemelen pek anlaşılmayacağım. ama birilerinin dediklerine güvenebilmek için onların icraatlarına bakmak gerekir diyorum sadece. elindeki gücü "davalar" için kullanmak bana göre iyi niyetli insanlar ile oynamaktır ve halkı birbirine düşürmektir. din savaşlarından bugüne kadar kimse galip çıkmamıştır. burada savaşılan şey türban değil bir rejimdir.
bir bez parçasına yüklenen anlamlara bakın. bayrak, siyasi simge, rejim için en büyük tehlike... ulan ne meraklısınız öküz altında buzağı aramaya. korkum buzağı yerine birgün başka bişey tutacanız orda. kimse kimsenin ne başındakine nede kıçındakine karışmaya hak sahibi değildir. asıl vahabilik, asıl bedevilik, asıl yobazlık insanları şekillendirmeye kendini vazifeli görmektir... başka bir deyişle her boka burnunu sokmaktır...
(bkz: türbanla kafayı yemiş sözlük kişisi)
bize ne ya isterse cıplak dolaşsın isterse çarşafla ama kendi çapında dolansın .memur olmaya kalkmasın o şekilde ,üniversiteye girmek için debelenmesin ,kamuya açık yerlerde gezebilir .
not : oylama yapmadan önce oku bir beyin süzgecinden geçir .
islamcıların kadın üniformasıdır. adamları kutlamak lazım. en zayıf oldukları kadın ve özgürlük meselesinde bile bir şekilde mağdur ve haklı olmanın yolunu buldular bu zımbırtı ile.
madem ki saç bir "tahrik unsuru", lan, dışarıya çıktığım zaman bütün cadde boyu hatunların hepsi bana bakıyor, o derece güzel saçlarım var; ne yani şimdi ben de mi türban takıcam?!
bebeğim, karşındaki erkek. sen istersen her yerini kapat yine senden tahrik olacaktır. tahrik seviyesine göre din mi ölçüyoruz? yoksa hala en güçlü seks mekanizmasının penis, vajina değil de, beyin olduğunu bilmiyor muyuz?
islam'ın kutsal kitabı inmeden önce eski türklerde veya ortadoğu ülkelerindeki öğretiler ne kadar da çok kuran-ı kerim'e benziyordu değil mi? neredeyse tıpa tıp aynı öğretiler, aynı mantıksal çıkarımlar. hatta 2.000 yıl öncesi medeniyetlerde bile aynı öğretiler var. bebeğim peki niye hiçbirisinde türbanvari bir simge yok?! kuran'daki her öğreti mantıksal değil mi, doğada bulunan, mantığa sığan her şey var değil mi, türbanın doğadaki yerini ve mantığını söylesene.
işlevini yıllar önce kaybetmiş paçavra. bana kalkıpta dini simge falan demeyin. alnını karışlarım fahrettin. kimlerin ne için taktığı belli. milli görüşü destekleyen veya alperen-milliyetçi düşünceyi destekleyenlerde sık görülür.
anadolunun köylerini ve kasabalarını gezen herkes görür ki türk kültür ve geleneklerinde türban yoktur tülbent vardır. türban arap kültürünün bir parçasıdır. türban günümüzde araplaşan türkler tarafında empoze edilmeye çalışılmaktadır.
birisi de demiş ki: "vahhabi, arap, şii kültürünün dayatması neticesi falan filan"
kadın kendisini başka şekilde örtse , tesettür farizasını yerine getirse sen başka şekilde çamur atacaksın. bu cemiyet kadim sümer medeniyyetine kadar götürdü konuyu merak etme.
kadınlar üniversiteye "anneanneleri gibi çağdaş olmayan şekilde" gelmesin diye yök (ihsan doğramacı) tarafından ortaya atılan örtünme şekli. aslında bu bilgi önceden de belirtilmiş birkaç kez, ama bir kemalistin bunu anlaması için 40'a tamamlamak gerekiyor sanırım.
artık kabul edelim ki kadın bedeni üzerinde hakimiyet kurmanın ve yat-kat sahibi olmak adına milyonları peşine sürüklemenin aracı haline gelmiş olan siyasal simge. küçük yaştan kadınlara empoze edilen yalan yanlış din bilgileri, hurafeler ve korku ile kök bulmuştur. zaten açık bir şekilde bir obsesif kompülsif bozukluk türüdür. aksi takdirde bir kadının yalnızca saçının bir teli gözüktü diye günaha gireceğine ya da erkeklerin tahrik olacağını düşünmesi açıklanamaz. hadi diyelim bunu mantıksal bir düzleme oturttun. ulan kadın, yere saç telin düşmüş ve adamın biri de bunu görmüş ise yine günah mı olacak ya da yine sana cinsel gözle mi bakmaya başlayacak? yahu neresinden tutsan sakat bir şey. ama işte ruh hastası o kadar çok ki bu toplumda; yasaklayarak önüne geçemedik bu işin. yazın sıcağında bilmem nesinde acı çekmek istiyorlarsa izin verin çeksinler. biz de yasakçı anti-demokrat bilmem ne suçlamalarından kurtuluruz. ama tabii izin vermeden önce bunu kullanarak prim yapan ve devlet içinde devlet haline gelen cemaatleri yok etmek ya da zayıflatmak şart.
bazı insanların bir tür ırksal özelliğe benzetme çabaları ile beni güldüren kıyafet. sanki kızların genetiğinde türban var da, bu kızlara ayrımcılık yapılıyor. böyle amerika'daki siyahlar ile benzetmeler falan. hakikaten sizde safsata çok.
bir de şu sıralar çok karşılaştığım liberal türban savunucuları var. efendim abd'de, belçika'da, avusturya'da türban serbestmiş. türkiye olarak biz bu yüzden geri kalmışız. şimdi sen böyle bir ilişki kurarsan, ben de şöyle bir korelasyon kurarım. gel o ülkelerdeki türbanlı kız sayısını türkiye ile karşılaştıralım. evrim teorisini kabul eden insan sayısını karşılaştıralım. senin mantığın ile gelişmiş olmak için türban takmamak, evrim teorisini kabul etmek gerekiyor. (bana göre bu daha doğruya yakın bir korelasyon ayrıca)
bu liberal savunucuların bir de diğer bir özelliği liberalizmi sadece devletten beklemeleri. kendi ailelerinde bir liberal kültür yok mesela. aile kızına baskı yapabilir. ama devlet yapamaz. kızına zorla türban taktır, zorla evlendir ama devlet hepsine saygı duysun. ya bırakın bu işleri.
türkiye'de başı açık olan her kıza kırolar tarafından sokakta laf atılırken batı dünyasında mini etekli bir kız rahatça gezebilmektedir. burada cinsel açlığından her gördüğü kızı taciz edenler, orada artık kadınları insan gibi görme olgunluğuna erişebilmiş adamlar var.
anlayacağınız türban sizi sadece türbanın neden olduğu bir sorundan korur. o kadar.
kimine göre siyasi simge kimine göre allahın emri olarak kulluk borcudur uzun örtüden yapılmış bu başörtüsü.
sih ve müslüman toplumlarında görülür asya ülkelerinde sıkça rastlanır.
bir ülkeyi tartışmadan tartışmaya sürükleyebilen yılların siyasetçilerini birbirine düşüren uğruna eylemler gösteriler yapılan hayatımızda görüp görebilceğimiz en değerli bez parçasıdır.
başörtülü kızlar okula "modern" bir şekilde girsin diye zamane yök başkanı ihsan doğramacı'nın önerdiği örtünme biçimi. gel zaman git zaman aynı kurum ve destekçileri türbanlıların üniversitelere girmesine karşı çıkmıştır, ne kadar ironik değil mi?
