milli maçlar söz konusu olunca bir acayip futbol oynayan insan. zidane, tümer'in bedeninde sahadaydı sanki bu gece sahada. hepimiz hatırlarız çekip aldığı danemarka, ukrayna maçlarını. milli maçlarda sorumluluk alan, elinden gelenin en iyisinden daha iyisini ortaya koyan yıldız futbolcudur.
eteği para yüzünden değil şu demecinden sonra imza atması yüzünden giyen futbolcu ; "Türkiye'de oynayacağım tek takım var o da Beşiktaş..Para benim için önemli değil;Boş mukaveleye imza atarım askerlik sorunum çözülürse". hafızası zayıf olan arkadaşlar internetten faydalanıp bu demeçlere ulaşabilir.
beşiktaşta olaylı bir şekilde transfer ettiğimiz ama ilk günden beri bu adam fenerde harika işler yapıcak dediğim futbolcudur.profesyoneldir.ünlendiği beşiktaşın bile filelerini havalandıran bir zattır kendileri.fakat fener hakkında ileri geri konuşupta sonra tükürdüğünü yalaması tabikide tasvip edilebilir birşey değildir. (bkz: her insan hata yapabilir)
şuan sanırım futbolculuğu hakkında yorum yapılması gerekir,geçmişte söyledikleri fenere kazandırdıklarını silemez.aferin tümer gollere devam denilesi insandır.
dün aksamki mactan sonra ayakta alkisladigimiz(!) futbolcudur.
daha gecen yil bu zamanlar taraftarla beraber "ugrasma bizimle göt oglani fener" diye bagiran adam; dün aksam gördük ki en kral fenerliden bile daha cok fenerli olmus. iste budur profesyonellik(!). helal olsun...
sabah gazetesine göre, maçtan sonra kendisine ana avrat küfür eden beceke taraftarına "ben adamı sahada silerim" diyerek, çarşı diye tabir edilen topluluğu kapak manyağı yapan, cesur yürek futbolcumuz...
4 4 2 dergisine verdiği röportajda en sevdiği filminScarface olduğu, futbolcu olmasa Tony montana gibi biri olabileceğini söylemiş futbolcu. sevmeye başladım bu adamı. :)
"...Ben daha önce Fortis Türkiye Kupası maçı için inönü Stadı'na geldiğim zaman resmimin orada olmadığını görmüştüm. Lig maçı bitiminden sonra da çıkarken koridorlarda bir defa daha böyle bir olaya tanıklık ettim. Açıklamam odur ki, Beşiktaş beni silebilir, ama tarihinden silmeye hakkı yok. Çünkü orada sadece ben değil, Beşiktaş'tan ayrılıp nice kulüplere giden birçok meslektaşım var. Takdirini kamuoyuna bırakıyorum..."
edit: haber kaynakları açıklamaları yapanlar önemlidir. bir tarafta kerameti kendinden menkul yönetici diğer tarafta bu açıklama üzerine olayın birinci kişisinin açıklaması. tümer'in de dediği gibi takdiri kamuoyuna bırakıyorum.
sırası geldi madem, iki yaşanmış olayı da ben nakledeyim. birincisi bizzat içinde olduğum hadisedir.tümer hala beşiktaş'ta,samsun'a biri serbest atıştan iki gol atmış,
goller çoğu golü gibi jeneriklik. ertesi akşam eşi ile mayadrom' da bistro'ya geliyor,
surat her zamanki gibi ekşi,onu tebrik etmeyi düşünen argiris bir ara tereddüt
ediyor,sonra 'canım adamı kutlayacağız,bunda ne kötülük var' diye düşünerek, 'tebrik
ederim tümer bey,müthiş goldü' diyor.tümer ne bir tebessüm ediyor,ne de doğru dürüst
cevap veriyor.sadece teşekkür anlamına geldiğini ümit ettiğim belli belirsiz bir mırıldanma ile homurtu arası bir reaksiyonla bekleyen arkadaşlarının yanına ilerliyor.
bir diğer vak'ayı ise canlı şahidi olmuş bir arkadaşımdan naklen yazayım. şık bir dükkanda satıcı 'tümer bey,bir imzanızı rica edebilir miyim' diye soruyor,hazretin cevabı ' haddini bil'.
evet,nezaket tarlasından atla geçmiş, her ne yaparsa yapsın kendisi ve dünya ile barışamayan bir adam tümer metin. onu sadece kendi takımlarında yer alması adına savunanların bir de bu açılardan bakmalarını öneririm.
en sevdiği filmin scarface,şayet futbolcu olmasa tony (antonio) montana gibi biri olabileceğini söylemesi ne kadar hasta yaradılışlı olduğunun belgesi olan çok şükür ki
sadece futbolcu.
izlemeyenler için montana karakterini özetleyelim.küba'dan abd'ne göç eden,her şeye sahip olmak,herkese hükmetmek ihtirası ile yanıp tutuşan,fakat bu hayallerini gerçekleştirmek için dizginlenemez öfkesi,önü alınamaz öldürme kapasitesinden başka hiç
bir donanımı olmayan bir canidir tony montana.
ufak tefek işlerle girer mafya alemine,korkusuzluğu ile patronun en gözde tetikçisi olur,bir süre sonra patronu temizleyip yerine geçer. para,güç,saray yavrusu değil ta kendisi ev,arabalar,kadınlar onundur. evin holüne kitsch bir heykel koydurur,üstünde
'the world is yours' yazmaktadır.ancak yetmemektedir,herkesin korkusunu kazanmayı başarmıştır,ama saygı elde edememektedir.bir kenar mahallede kıt kanaat geçinmeye çalışan anası onun kanlı ve kirli parasını kabul etmemektedir,kapıyı yüzüne çarpar.genç,
güzel kızkardeşi ise paranın cazibesine kapılır,lüksü geri çeviremez. o da bir hata yapar,tony'nin sağ kolu,kader arkadaşına aşık olur,ikisi de adamın huyunu bildiklerinden
evlilik kararı alana dek ilşkilerini gizlerler. tony bir şekilde öğrendiğinde,arkadaşının kardeşini sadece düzdüğüne karar verir,onun dünyasında sevgi gibi gerçek ve halisane duygulara yer yoktur,gözünü kırpmadan öldürür arkadaşını,adamın
son sözü 'biz evlenecektik' olur.
montana'nın ağzından 'fuck' düşmez,kendi çevresi dahil film boyunca onlarca insanı,gerekli gereksiz öldürür.servetini uyuşturucu ile sağlar.böyle bir anti-kahramana
öykünen insan hakkında siz ne düşünürdünüz?
aynı röportajı okumuş bir kişi olarak diyebilirim ki, çevresinin de etkisiyle bunun (montona gibi olmasının) olabileceğini söyleyen futbolcudur. insanlar gerçekten farklı olsalar da çevrelerinin etkisiyle vezir de olabilir rezil de. yanılmıyorsam benzer bir açıklamayı geçtiğimizde günlerde arsenalli adebayor da yapmıştı. eğer ülkesinde kalsaydı, birçok arkadaşı gibi çetelere girip, gangster olacağını söylemiştir. ki bu onun hasta ruhlu olduğu anlamına gelmez.
bu arada bahsi geçen röportaj four four two mayıs sayısında yer almaktadır. tümer'den nefret edenlerin bile ilgiyle okuyacağını düşündüğüm röportajdan bazı alıntıları ilerleyen günlerde yazmayı düşünüyorum.
edit: bir kez daha okuyunca fark ettim resmen reklam yapmışım entry'nin son kısmında. bizi izlemeye devam edin tadında bi entry olmuş. *
futbolcudur, top ayagina yakisir..
adam midir, sonuna kadar tartisilir.. "hayir" cevabi almak/vermek icin oyle uzun uzadiya bi tartisma gerektirmeyecek kadar sigdir.
futbola olan yetenegi disinda hicbir insani meziyeti yoktur.
topa vurdugun kadarsin, formayi cikarinca bes para etmezsin. giydigin formayi da ticari meta olarak gorur, bes kurus fazla verene satarsin. iste bak, sen de tumer'sin. cok basit degil mi? evet, karakter yoksunlugu durumunda cok basit..
hayatını beşiktaşta onurlu bir şekilde sürdürdüğü sırada, kendini ve şerefini para için satan göt oğlanı lakablı futbolcu. Para için kendini satan, bu yaptığı iyi bir hareketmiş gibi gaza gelip, ortalığı yıkıcam edalarıyla dolaşan,30 yaşını geçmiş topçu.süper lig de top koşturmasına karşın, 2 ligde oynarken ki şahsiyetini, inönü stadı çimlerinde bırakmış kadıköyde bulmaya çalışan zavallı paragöz. Nefretimiz.
ilhan mansiz japonya'da futbol oynarken verdigi bir röportajda: "Türkiye'de, özellikle Beşiktaş'ta çok iyi dostluklar edindim. Bunlar benim için hayatımın en önemli parçaları. Onları hiçbir zaman unutmayacağım. Özellikle Zeus kardeşime (Tümer) bir mesajım var. Japonya'da istanbul'dan gelecek bir telefonu bile mumla arıyorum. Ama Zeus kendisi aradığında pintilik yapıp, sadece iki dakika konuşuyor. Ben aradığımda ise 15-20 dakika konuşuyoruz. Zeus paraya bu kadar değer verme."