vampir filmi. ben şahsen vampir olsam dava açarım dedirtir insana. uyuz bir kızın, kapasitesiz, güneşte ölmeyen, kan içmeyen, ailesiyle yaşayan ve liseye giden bir vampire(!) aşık olmasını falan anlatıyor. lan hem vampir olacaksın hemde okula gidip, düzenli bir hayat peşinde koşup onca yeteneğini harcayacaksın ha. ayrıca bella karakteri de uyuzun teki arkadaş, bu iki karaktersizin birbirine aşık olmasına romantik diyen zihniyetle kavga etmek isterim ben. ve bir de tişörtün yakasını kaldıran insanlar bile edward'dan daha vampirsi görünüyor lan.
kitlede yarattığı yoğun heyecanı anlamak niyetiyle kitap serisini okudum, yetmedi filmlerini de izledim. ama ne olup da kitlenin özellikle 1. filmle bu kadar coştuğunu anlayamadım. kitaplar çerez niyetine okunabilir. tabi kimsenin kendini kandırmaması gerekir. serinin kitapları, zengin ve fakir çocuk ya da asi ve akıllı çocuk arasında kalan genç, güzel ve yardıma muhtaç kızın hikayesiyle aynıdır. yani klasik aşk romanıdır. ilginçlik olsun diye karşıtlık abartılmış çocuklardan biri vampir biri kurt adam yapılmış. ama bir türlü kavuşamama, kendini anlatamama, çaktırmadan sevip izleme vb. hep aynı klişenin tekrarı. ayrıca uğultulu tepeler, aşk ve gurur, jane eyre gibi aşk romanlarının yanında da herhangi bir edebi değeri yoktur. kitabın edebi değeri olabilmesi için öncelikle en azından bir karakteri derinlemesine anlatabilmesi gerekir ama 4 kitap boyunca biz bella'nın milyonlarca kez tekrarlanmış sakarlığı ve kokusundan başka birşey öğrenemeyiz. evet kitap bir beyaz dizi kitabı sığlığındadır ama yine de kendini okutur. yazarın başarılı olduğu alan kimsenin aklına gelmeyecek bir konu bulup bunu akıcı bir dille yazmasıdır.
filmlere gelecek olursak, özellikle ilk film bir facia. yönetmenin yaratmaya çalıştığı masalsı görüntülerle ağacın dalından sarkan edward'ı görünce bu kararı verdim. kristen stewart kötü bir oyuncu değildir ancak film boyunca kitaptaki bella'ya göre çok soğuk kalmış ve sürekli ağzı açık geziyor. ayrıca karakterlerin hiçbiri kitapta anlatıldığı gibi çok güzel yada yakışıklı değil. ikinci film yönetmenin değişmesinden olsa gerek daha izlenilebilir. ayrıca içinde fazla edward da barındırmaz. yani kısacası twilight iyidir hoştur ama neyiyle bu kadar ilgi çekmiştir onu hala anlamadım...
üç filmide bir günde izleyip, kitabını okumaya karar verdiğim yapım. şimdiye kadar ki en iyi fantastik aşk filmidir bence. kitabını da okuyunca görücez.
--izlemeyenler okumamalı bence--
Uzun süre direnmeme rağmen Alacakaranlık denen ucube filmlerin hepsini izledim. Sürekli lisede okuyan vampirlerle çıplak kurt adamlar bir de herkese mavi boncuk dağıtan Bella diye bir kız vardı, biraz Selena biraz Sihirli Annem azıcık da Ruhsar tadı verdi
--izlemeyenler okumamalı bence--
şu tutulma filminde bella amma sanslı kız dediğim. ulan bi tarafında cepte edwardı diğer yanda şu haşin bakışlı, esmer, manyak çekici yakupu(jacobun bizdeki adı) var, beni seviyor ama beni de seviyor diyip kızın gözünün içine bakıyolar, sana hayat ne güzelmiş öyle bella.
1.alacakaranlık 2.yeni ay 3.tutulma(şuan film vizyondadır) 4.şafak vakti ilk önce kitap halinde yayınlanan bu eserin ilk 3ünün filmi yapılmıştır. 4.kitap ise 2 ayrı film olarak vizyona girecek 2012de.
aşk filmi gibi bişey.
kız var adı bella.aslında isabella ama kısaca bella diyorlar.neyse bi vampir bide kurt çocuk var ikisi arasında falan neyse.
kız cunupmudur nedir.
başına gelmedik olay kalmıyor.
kız düştükçe kalkıyor ayağa.
bi gün yamaçtan atlıyor,
bi gün motosikletten düşüyor,
bi gün cam kolunu kesiyor,
bi gün neredeyse araba çarpıcakmış gibi oluyor ama çok şükürki afrikalıya çarpıyor.*
bi gün vampir ısırıyor,
bi gün buz da kayıp düşüyor,bi gün ormanda koşarken düşüyor,
falan filan işte sakarca kızımız biraz.kusuruna bakmayın.
ilköğretim 7-üniversite hazırlık aralığındakilerin severek izleyeceği,
belli bir yaş haddini aşmış olgun,fikri bir bidonu doldurup taşıracak kadar çok olan kişiler için ise zırttıppırtıktan bir film.
gerekli özen gösterilyseydi çok daha başarılı olabilecek filmdir.
35 bin dolara 50 bin dolara vampir filmi mi olur ya.
fakat kitaplarının büyüsüne kapılanlar filmeri de beğenmiştir ki şahsi görüşüme göre en başarılı filmi 3. film yani the twilight saga eclipse dir.
electric light orchestra'nın aynı adlı rezalet filmle alakası olmayan, unutulmaz şarkısı
The visions dancing in my mind
The early dawn, the shades of time
Twilight crawling through my windowpane
Am I awake or do I dream?
The strangest pictures I have seen
Night is day and twilight's gone away
With your head held high and your scarlet lies
You came down to me from the open skies
It's either real or it's a dream
There's nothing that is in between...
Twilight, I only meant to stay awhile
Twilight, I gave you time to steal my mind
Away from me.
Across the night I saw your face
You disappeared without a trace
You brought me here, but can you take me back?
Inside the image of your light
That now is day and once was night
You lead me here and then you go away.
With your head held high and your scarlet lies
You came down to me from the open skies
Twilight, I only meant to stay awhile
Twilight, I only meant to stay awhile
Twilight, Twilight, Twilight, Twilight.
filmdeki söz konusu vampirin gay olması sebebiyle beni derde, kedere sevk eden film, sırf o gay vampiri görmemek için izlemiyorum bu filmi, önümüzdeki birkaç asırda izlemem sanırım.
gayden vampir mi olur lan, vampirliğinde bir raconu var değil mi ama?
edit: tamam, durun eksilemeyin, yaşasın edward reyiz!
en nefret ettiğim film serisi.
sadece ilk filmin ilk yarısına kadar dayanabilmiştir bu bünye.
bizim üniversitede bir kaç tikky'nin tivilayt diye okuması iyice nefret ettirmiştir kendisinden.
kabız oyunculuklarından, saçma bir hikayeden ve parlayan vampirlerden(!) oluşur.
ulan vampir parlar mıymış. ne saçma iş ya. tüm vampir kültürünün içine sıçtı bu film.
maskeli beşler bile daha güzel anasını satiyim.