film bittikten sonra "oLm n'oLdu şimdi" dedirten...senaryosu kafa yoran...çekim teknikLeri iLe en sevdiğim fiLmLer arasına girmeyi hak kazanan film...ayrıca brad pitt abimiz şahane oynamıştır...izLenmesi gereken fiLmLer arasındadır...
--spoiler--
1997'de ortaya çıkan bir virüs, 5 milyar insanın ölümüne yol açar. Çok az sayıda insan, yer altına çekilip virüsten korunmayı başarır. Kurtulanlar, çözüm bulabilmek için bir zaman makinesi geliştirirler. Henüz test aşamasında olan cihazı kullanmak üzere, mahkumlardan James Cole'u* seçerler.
Cole, ilk denemesinde yanlış bir tarihe gider. Başarılı olan ikinci denemesi sonucunda, kendisini 1990'da bir akıl hastanesinde bulur. Burada psikiyatrist Kathryn Railly* ve çılgın oda arkadaşı Jeffrey Goines* ile tanışır. Goines'un virüsün yayılmasında kilit rol oynadığından şüphelenen Cole, tekrar zaman yolculuğu yaparak birkaç yıl ileri gider. Ona inanmaya başlayan Dr. Railly'nin de yardımıyla Goines'un bu virüsü yaymasını engellemeye çalışan Cole, kendisini karmaşık olayların içinde bulur.
--spoiler--
zaman yolculuğu kavramı üzerine temelli, 15 yıl sonra izlendiğinde bile iğreti uyandırmayan, gayet başarılı bir filmdir.
kafa karıştıran birçok noktası vardır, düşündükçe yorar insanı
--spoiler--
-filmin sonunda anlaşılır ki; filmin vermek istediği mesaj gelecekten gelip geçmişin değiştirilemeyeceğidir çünkü geleceğin zaten gelecekten gelen tarafından zamanında değiştirilmiş olan üzerine oluşmuş bir gelecek olduğudur. sorun şu ki: james in geçmişi değiştirmeye çalışmaması, sadece bilgi toplaması gerekmektedir burada bir kafa karıştırıcı nokta var.
-james küçüklüğünde gördüğü rüyanın rüya olmadığını ölürken anlayacaktır. virüsü yayan adamı öldüremez ve virüs yayılır, polisler tarafından öldürülür, kendi ölümünü çocuk hali görür, 40 yıl sonra geçmişe gönderilir, tekrar kendi çocukluğu önünde öldürülür, yani bir daireye girmiştir. sorun şu ki: son sahnede 40 yıl sonraki kadın doktoru görmekteyiz kendisi 'i am an insurance' yani ben bir sigortayım demektedir -ben sigorta işindeyim değil- . kadının 40 yıl sonraki hali aynı olduğu için onunda zaman makinesi ile geldiğini ve işi sağlama almak için orada olduğu anlaşılabilir fakat kadın orda başarılı olsaydı 40 yıl sonra james kendi çocukluğunun önünde ölmeyecekti.
-james çocukluğunda ölürken gördüğü kişinin kendisi olduğunu bir önceki gün kıyafetlerden anlamış olmalıydı yada anlamıştı. sorun şu ki neden hava alanına girdiğinde yani herşeyden emin olduğunda dahi kaçmadı? kadın için diyeceksiniz, o zaman sorarım size neden bir önceki gece sinemada kadına herşeyi anlatmadı? yada neyse ben birşey demiyorum.
hakkında bu kadar az entry girilince "acaba yanlış başlığa mı girdim?" diye bir cümle söyleten film. millet insepşına gidiyo bin küsür entry giriyor buna otuz küsür... hey allahım ya...
efsane filmdir, zaman olgunuzu siker atar. izlemediyseniz elinizden klavyeyi yavaşça bırakın ve gidin dvdsini alın, kaçırılmaz bu film. bradd pitt'in oyunculuğu bu filmde de aşmıştır. can verdiği karakterle bize yine* bir şeyler demeye çalışmıştır. (bkz: tyler durden)
havaalanında bruce wills in kucukluk karakterinin brad pitt in bindigi ucaga dogru bakarken what a wonderful world calmasıyla super bi bitis sahnesi olusmustur.
brad pitt'in yakışıklı adamlıktan oyunculuğa terfi ettiği, bruce willis'in de alışıldık karakterinin çok ötesinde bir rolle karşımıza çıktığı ve hakkını verdiği film. senaryo muhteşemdir, üçüncü izleyişte bile daha önce hiç görmediğiniz detaylarla karşılaşabilirsiniz.
kesinlikle izlenmesi gereken, hatta arşivlenmesi gereken bir film. şimdiye kadar izlemediğim için kendime ayrı küfür ettim ama gecemi şenlendirdi diye de mutluyum tabi. distopya, paradoks, zamanda yolculuk gibi içeriklerle kendine has bilim kurgu altyapısıyla tam bir efsaneymiş.
olayların gerçek mi yoksa sadece james'in kafasının içerisindeki hayaller mi olduğunu anlayana kadar geçen zevkli süreç bile ekrana kilitliyor insanı. birde o sonda içime bir burukluk düştü ki ne desem bilemiyorum.