tuzla tersanelerindeki işçi ölümleri

    25.
  1. Yıllar önce okuduğum gazap üzümleri... grev kırıcıları bulmak zor değildi, insanlar açtı ve bireysel kurtuluşa odaklanmışlardı. insanlığa rağmen insanlık adına mücadele edenlerin sonunu ise okuyanlar bilir. izliyorum dayanabildiğim kadarıyla haberleri kamera aceleyle uzaklaşıyor ölümlerin nedenlerini haykıran işçiden, ee doğaldır birilerinin hangi bardan çıkıp hangi gece klubüne gittiği daha merak uyandırıyor benim toplumumda. halen ekonominin iyiye gittiğinden istikrardan bahsedip akp şakşakçılığı yapanlar tuzla tarafına dönüp bakmıyor bile, hükümet insanları mezarda emekli edecek yasaları çıkaradursun, patronlar sendikalaşmayı önlemek adına taşaron firmalarla anlaşıp cebinden çıkacak bir kuruş için yüzlerce kişinin hayatını teknik bilgisi olmayanların ellerine teslim etsin , çark dönsün yeter ki, toplumun temeline dinamit döşeyen o çark dönsün, dişlilerinde birkaç ceset... çevir şu kanalı aç bakalım seda sayanı.
    11 ...
  2. 6.
  3. liberaller ve kapitalizm severler tarafından yorumlanmasını beklediğim, ama daha çok bekleyeceğim, sosyal devletin
    yokluğunu gösteren ölümlerdir.

    para insan canından daha değerlidir türkiye'de.
    8 ...
  4. 1.
  5. tuzla daki tersahanelerde 21 ağustostan bu güne 5 işcinin ölümü ile gelişen süreçtir. işçiler genelde elektrik çarpması sonucu hayatlarını kaybederken iş yeri sahiplerinin konuyla ilgili duyarsızlıkları kapitalist sistemde üretici güç olan işçilerin ne kadar değer gördüğüne dair çok iyi bir örnektir. ölen işçilerin isimleri ve ölüm tarihleri:

    Cabbar Ongun (21 ağustos 2007)
    Güney Akarsu, (23 ağustos 2007)
    Cengiz Tatlı,(30 ağustos 2007)
    Kenan Kara (31 ağustos 2007)
    Bekir Özmen (3 eylül 2007)
    5 ...
  6. 5.
  7. 1983 den 2007 ortasına kadar toplamda 45 iken ağustos ayından bu yana toplamı 15 olan, taşeron firmaların hiç bir sosyal hak gözetmeksizin köle gibi çalıştırdığı işçilerin ölümleridir. insan hayatı-para endeksinde vicdan, namus gibi etkenlerin değer kaybının sürdüğünün resmidir aynı zamanda.
    5 ...
  8. 42.
  9. artık pek yaşanmayacak, yaşanmaması umulan trajik ölüm hadiseleri.

    çünkü malum ekonomik şartlar neticesi denizcilik piyasasının anası ağlamış, tersanelerde inşa edilen gemi sayısı dörtte üç oranında azalmıştır. binlerce işçi işinden olmuş, onlarca proje iptal edilmiştir.

    yani inşaat yok ki işçi olsun, işçi yok ki ölsün gibi bir korelasyon.

    tuzla tersanelerinin normal kapasite ile çalışması durumunda, yani bundan 7-8 yıl önce tersaneler genelinde ölüm vakası ortalaması ayda 1 (bir) ölümdü ve bunun medya için bir haber değeri yoktu.

    ne zamanki küresel ekonomi birden şaha kalktı ve türkiye'de avrupa'nin tersanesi olarak sivrildi ve tersaneler 2-3 yıl sonrası için bile proje siparişi alır hale geldi bu oran aydan 13-15 ölüme kadar çıktı. çünkü inşaat fazlalaşmıştı, tersaneler genelinde 1500 kişi çalışıyorsa bu sayı 5000'e fırlamıştı. üstelik eskiden 1500 kişinin %80'i kalifiye, tersane ortamına aşina işçilerden oluşurken bu yeni gelen 3500 kişinin %80 tam ters olarak tersanede yürümeyi bile bilmeyen, gemi nedir, tank nedir, ambar nedir, yüksekte çalışmak nedir, oksijen lambası nereye bırakılmaz, nerede kaynak yapılmaz, nereye müdahele edilirken yetkiliden onay almak gerekir gibi detaylardan bihaber az çok eli pense tutmuş, bir çoğu vasıfsız işçilerden oluşuyordu. ve bu insaların hepsine de 40 yıllık usta muamelesi yapıldı, detaylı emniyetli çalışma eğitimleri verilmedi, tersane şartları bu insanlara göre iyileştirilmedi.

    örnek vermek gerekirse istanbul-ankara otoyolundan günde 1000 araba geçiyor ve aylık ölümlü kaza oranı 1 oluyor varsayalım. siz bu araba sayısını 10.000 yaparsanız ve bu yeni gelen 9.000 şöförün %80'i çok acemi ise ve o yoldaki güvenlik önlemleri hiç değişmemişse ölüm oranı da 10 kat artmaz. aylık 1 eken 25 olur misal. belki 50.

    işte aynı durum tuzla tersaneleri için geçerli oldu ve malum trajediler yaşandı.

    genel türk umursamazlığının "ve bize bir şey olmaz" anlayışının sonucudur bu vakalar. göstermelik tersane kapamalar, 100-200 kişinin katıldığı ve neredeyse tamamı provakatif gösteriler...elle tutulur hiç bir gelişme kaydedilmedi.

    şimdi iş ve işçi yok. ölüm habeleri eski düzeyine indi. fakat gün gelirde tekrar piyasa açılırsa yine aynı ölüm haberlerini izleyeceğimize eminim. çünkü tersane aynı tersane, patronlar aynı patron, devlet aynı devlet, denetçiler aynı denetçi.

    denetçilerin yazdıkları raporların bir çoğunu gözlerimle gördüm. ve o rapor sonrası yapılanları da. yapılanlar güvenliğin arttırılmasına yönelik olmadı hiç. tersane sahibinin ve armatörün canını yakmaya yönelik oldu. dipdibe yapılan iki koca geminin yaşattığı güvenlik zafiyeti görmezden gelindi, baretsiz çalışan 3-5 işçi bahane gösterilerek tersaneler kapatıldı. abuk subuk, uygulanması neredeyse imkansız yönetmelikler çıkarıldı, saçma sapan göstermelik cezalar verildi medyanın gazını almak için.

    evet medyanın. çünkü işçiler evet sıkıntı yaşıyorlardı, üzülüyorlardı, belki kızıyorlardı ama işleri vardı. evlerine ekmek götürüyorları. gece mesailere kalıyorlardı. hiç toplu bir eylem gördünüz mü tuzla'da? olmadı. çünkü işçi her ne kadar rahatsız olsa da, her ne kadar durumun farkında olsa da ses çıkarmıyordu. haklıydı da belki. ses çıkarsa hiç bir şeyin değişmeyeceğini, olanın kendi ekmeğine olcağını biliyordu.

    "ulan 5 metre arayla gemi mi inşa edilir?!?!. ben nereden güvenli bir şekilde yürüyeceğim? sağdan yürüsem bu gemiden kafama sac düşme riski var. soldan yürüsem o gemide vinçle çalışıyorlar, tel bir kopsa kafama koca mkine inecek." diyordu belki içinden ama yürüyordu yine.

    tam ortadan. yukarı baka baka.
    5 ...
  10. 40.
  11. Bir tarafta geçim sıkıntısını hayatının da önüne koyan insanlar. diğer tarafta bundan sonuna kadar faydalanmak için nöbet tutan leş kargaları, ölseler de leşleriyle doysak. aymazlığın dayanılmaz hafifliği, pis pis sırıtan altın dişli armatörler. vurdumduymazlık, azar azar ölüyorlar nasıl olsa. filika olayından sonra bir işçi işten cıkarılmakla tehdit edildiklerini söylüyor. doğru mu söylüyor bilemem. sorun da bu değil zaten. sorun köklerde, sorun anlayışta. nükleer santral yapmak için bir taraflarını yırtanlar var bu ülkede, yani tek bir hatayla binlerce kişinin hayatını kaybedeceği bir nükleer santral. cahil işçiler diyerek sıyrılmak kolay. cehalet her zaman da kişinin suçu değildir.
    6 ...
  12. 7.
  13. var olsun patron yalakası sendika başkanları; çok yaşayın insan hayatını hiçe sayan patronlar. onlar yaşayamadı, onların yerine de siz yaşayın. her ölen işçiyle cebinizi biraz daha doldurun. doldurun ki çoluk çocuğunuz bolluk içinde büyüsün, ölen işçilerin ailesinin aksine. solcuyuz diye geçinen parti liderlerimiz de yataklarında rahat uyusunlar.
    yanlış başlık doğrusu için;
    (bkz: tuzla tershanelerindeki işçi cinayetleri)
    4 ...
  14. 4.
  15. insan hayatından daha değerli bir $ey olduğunu görmemizi sağlayan ölümlerdir. bu lanet olası ticaret aracı pislik $eyin ismi paradır. kapitalizm lanetlenmeli, patronlara küfredilmeli, yürüyü$ler düzenlemelidir. (bkz: kahrolsun kapitalizm)
    3 ...
  16. 9.
  17. iki öncesi itibari ile 16. işçi hayatını kaybetmiştir. bakalım daha ne kadar böyle sürecek.
    4 ...
  18. 11.
  19. işçiler,hem kendilerinin hem de bağlı bulundukları taşeron firmaların para kazanması için canlarını ortaya koyarlarken,bu taşeron firmalar onların can güvenliği için ne yapmaktadır? bu hiçe sayma zihniyeti daha çok ocaklar söndüreceğe benziyor.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük