bugün

manidar bir şiirin adıdır...

bana soruyorsun sevgilim,
' beni ne kadar seviyorsun? ' diye,
bende sana,
' seni tuz kadar seviyorum ' diyorum,
o zaman bana surat asıyorsun,
' hiç insan tuz kadar sevilirmi? '
' keşke daha çok, sevsen ' diyorsun,
' dünya kadar sevsen keşke ' diyorsun,
sana neden tuz kadar sevdiğimi anlatayım,
dinle bir tanem;
seni neden dünya kadar sevmiyorum,
neden sadece tuz kadar seviyorum,
bunları iyice yerleştir kalbine,
mümkünse eğer sende beni,
tuz kadar sev daha sonra,

bu dünya üzerinde neler var bir düşün,
savaşlar, hastalıklar,
açlıktan ölen bebekler var,
ozon tabakasın da delik,
kutuplarda ısınma,
dengesi tamamen bozulmak üzere,
yaşadığımız bu evrenin,
üzerinde nükleer denemeler,
masum insanları katletmeler,
her türlü rezalet diz boyu,
kültürünü unutmuş gençler,
dejenere olmuş toplumlar,
bu dünyanın nesini seveyim?

oysa tuz öylemi?
tuzsuz yemek neye benzer,
ekmeğin tuzu yoksa, yüzün buruşmaz mı?
deniz tuzsuz deniz olurmu?
ya gözyaşındaki tuz,
onun bile tadı bir başka değilmidir,
örneğin,
ekşi bir eriği bile yerken,
tuza banıpta yersin canım,
sabah kahvaltında
zeytin tuzsuz,
peynir tuzsuz,
ekmek tuzsuz,
kahvaltıdan tad alırmısın bitanem,
içtiğin çorbanın tuzu yoksa,
nasıl içebilirsin ki o çorbayı,
salata hazırlarsın, tuzsuz yiyebilirmisin?
kısacası güzelim,
sen karar vereceksin artık,
seni ne kadar sevmemi,
ne gibi sevmemi istersen öyle severim,
ama,
ben seni tuz kadar sevmek istiyorum,
dünyalar kadar sevgiler,
isteyenlerin olsun,
ben tuz kadar sevmek,
tuz kadar sevilmek istiyorum.
kendisine söylendiğinde tane olarak algılayan kişiyi mutlu edecek sevgiyi ölçülendirme çeşidi.
(bkz: duygulari ifade etmenin tuhaf yollari)
(bkz: güzelmiş) *
zararlı olacağını hücrelerinin basıncını arttıracağını bilsen de sevmek..bi yemek yerken tuzun eksikliğini hissetmek gibi bi yere gidilince herşey tamam denilen anda bi eksiklik hissi.. başta hayatın olmazı arsına katılması akla gelmeyen tuzun eksikliğinde tadının anlaşılması.. daha acısı da evde tuz kalmamışsa, bakkala gitmenin çok ama çok zor gelmesi..
harbi çok güzel bir deyim. başka ne denir ki tanım yaparken deyim işte, neyse.

yemeğe tadı veren tuzdur. dünyanın en güzel yemeği, hayır olmadı dünyada en çok sevdiğiniz yemeği tuzsuz yediğiniz zaman, size o yemek samandan farksız gelir. ordan yola çıktım.

edit: valla bu entariyi girdikten sonra şiiri okudum, çok zeki olduğumu anladım.
seviyorum seni
ekmeği tuza banıp, banıp yer gibi...

dizelerinden de anlamıştım bu tuzun büyüklüğünü...
bir baba oğlu masalından alınma güzel bir derstir. özellikle perhizdekiler için ölçü olabilecek durumdur.
Nazan Oncel'in dillere düşeceğiz seninle isimli şarkısında bahsettiği...
uzak yada yakın oluruz bazen ah ne fark edecek
tuz kadar severiz biz hani buna kim son verecek..

Eskiden tuz altindan bile degerliyken soylenegelen, ne kadar sevdigini ifade eden bir soz ayricalikli bir sevgi ifade sekli ayrica tabi anliyabilene...
gülşen adlı sanatçının* dillere düşeceğiz adlı şarkısında
--spoiler--
tuz kadar severiz biz
--spoiler--
söyleminden bi sik anlamadığım deyim. hala bi bok anlamadım.
--spoiler--
Bir gün padişah 3 oğlunu yanına çağırmış: söyleyin bakalım beni ne kadar seviyorsunuz?diye sormuş>
Büyük oğul; -babacığım demiş hem çok tatlıdır hem çok faydalıdır.dağlardaki binbir çiçekten toplanarak
yapılır,ben sizi bal kadar seviyorum demiş. Padişahın yüzü gülmüş.benim ilk oğlum ilk gözağrım, beni
bu kadar sevdiğine göre sarayın bahçesindeki gül köşk senin olsun..
Ortanca oğul hemen atılmış; -babacığım demiş, hem güç kuvvet kazandırır, hem bal kadar tatlıdır,çeşit
çeşit üzümden binbir emekle hazırlanır. Bende sizi pekmez kadar seviyorum demiş. Padişahın ağzı
kulaklarına varmış, ortanca oğlum bahar dalım beni bu kadar sevdiğine göre yaseminli köşkte senin
olsun demiş.
Sıra en küçük oğuldaymış; o böyle süslü sözleri pek sevmediğinden, hemde beceremediğinden
- Babacığım ben sizi tuz kadar seviyorum demiş. Diğer oğullar; gülüşmeye başlamış.

Padişah öfkeden deliye dönmüş;
Nee tuz kadarmı??? diye gürlemiş; senin gözünde değerim tuz kadarmı yanii madem beni bu kadar seviyorsun!
memleketin öbür ucundaki yıkık dökük kulübede senin olsun, git bundan sonra orda yaşa bir daha da karşıma
çıkma demiş.

Aradan hayli zaman geçmiş memlekette tuz sıkıntısı yaşanmış ülke tuzsuz kalmış, yenilen yemekler
tat tuz vermeyince padişah; oğlunun ne demek istediğini anlamış, değerini anlamış gidip özür dilemiş.
Oğlu babasına 'Görüyorsun değil mi babacığım. Tuzsuz hiç birşeyin tadı yok, hiç birşey çekilmiyor.
işte bende seni tuz kadar seviyorum, sensizde hiçbir şeyin tadı yok! ! !
--spoiler--
tuz kullanmayan biri olarak ancak hoşlanmadığım birisine söyleyebileceğim söz öbeği.*
tuzun çok ince ve küçük parçalardan oluşması nedeniyle bereketli olduğunu düşünen kişiler tarafından kullanılan tabirdir. tuzun bereketi gibi sevginin de bereketli olmasını ima eder.
kral lear/cordelia.