bak allah aşkına, şu halime bir bak, nasıl yazıyorum, aha tir tir titriyor ellerim, genç yaşımda prostat spazmı geçireceğim. yok ben de biliyorum öyle bir hastalık olmadığını, benimle başlayacak la işte. kalple bülük arasındaki hassas ilişki...
yahu neyse, kendimi sakinleştireyim diye komiklik yapmaya çalışıyorum da, iyice sıçtık, farkındayım.
ama az önce tuvalete giren orospu evladı -her kimse-, kafası kadar sıçıp öylece bıraktığının farkında değil mesela. yani fark edebilme yetisi, insandan insana fark ediyor demek ki, ya da insandan hayvana..
normalde ben bu iş yerindeki tuvalette, çok yapıyorum bunu. benden önceki yordamsızın sağa sola bıraktığı, kağıtlı, kıllı, parçacıklı ve damlacıklı zerzevatı, çok katlı peçetelerle, mümkün olduğunca yok etmeye çalışıyorum ki, benden sonra girecek şahıs, boku bana atmasın diye.
ama bu seferki olay.. tam bir felaket, tam.
ya arkadaşım, hiç mi basmıyor kafan, hiç mi ahlak, edep denen şeylerden haberin yok. birden fazla insanın yaşadığı, kullandığı ortamlarda, uyulması gereken kurallar, dikakt edilmesi gereken hususlar vardır, eşşek kadar adamların bunlardan haberi yok yahu.
la dedim, 'ne çok oturdum amk, basurum azdı, bu kadar da çalışkan olmamak lazım' dedim, varayım gideyim de, önce tuvalette rahatça bi burnumu karıştırayım, sonra da dışarda bi çay sigara keyfi.. ooh mis, sonra zaten zaman daha hızlı geçer mesai biter amüniim dedim.
girdim tuvalete, işaret parmağımla burundan girip, beyin biyopsisi yaptım. biraz uzun sürdü ama inancın olsun çok rahatladım.
neyse, çıktım tuvaletten ve tam ben çıkarken kapıda erhan'ı gördüm -iş arkadaşım-, hani bazı durumlarda illa yapmak zorunda hissedilen espriler vardır ya, aynen öyle bir şey oldu yine.
-napıyosun olum iki saattir ya, bir an hiç çıkmayacaksın sandım
+hehehe senelik sıçıyom hacı ben
o geçti tuvalete, ben geçtim gittim yanından. ama sadece üç adım atabildim, acı bir feryat işitildi tüm şirkette...
-ohaaa ooohhaaa hayvan ohaaaa, la milllliiiiiii
+nooldu lan, ne bağrıyon amk
-olum ne iğrenç bi adamsın sen ya, bu ne lan?
+anansky...
şimdi olaya bakar mısın ya, şu düştüğüm duruma bakar mısın...
benden önce kim girdiyse, kol gibi bir imza bırakmış klozette, ööylece yatıyor paşam.
hadi şimdi gel de anlat durumu.. gel de izah et..
-hay sikiyim ya, temizle olum şu pisliğini
+erhan bağırma dalağını sikerim, gardaş valla ben yapmadım lan
-öffff
+lan bi gel bi, gel bi bak dur orda, gitme içeri, laan!
-ya siktir git, çabuk temizle olum ya, hayvan herif
+tamam temizliyorum, ama gitme bak, söyleme kimseye, yanlışlık var, ben sıçmadım olum
-he ben sıçtım, lan manyak, ben geldiğimde kim vardı tuvalette?
+ya ben vardım da, ben sıçmadıdım ki, ben şeyaptım
-ne yaptın?
+ooofff, allahın yok mu lan senin?
hasılı temizledim kime ait olduğunu bilmediğim o boku, üstüne bir de adım pisliğe çıktı, hayvana çıktı. gerçi serçe parmağımı burnumda kaybetmek suretiyle, hayvanlık vasfını zaten elde etmiş biriyim ben ama yine de bu kadarı ağır geldi baba. çok kötü hissediyorum şu an, sigara içeyim diye çıktım, paketi yedim bitirdim lan. erhan piçi beni pek sevmez, anlatmış mıdır acaba birilerine... off.
kötü bir davranış . lakin bu kadar harf israfına, noktaya, virgüle, soru işaretine, bu satırlara cümlelere kelimelere yahu bu kadar kelamı israf etmek o pisliği temizlemekten daha kötü.
