yaşanmış olaydır.
manisa belediyesi çöp alanında yasak olmasına rağmen geri dönüşümle ilgili gizli saklı karton, plastik vs. toplayan elemanlar vardır. bunların hayvandan ayırt edilebilitesi çok düşük ihtimaldir. dolayısıyla tuvaletleri falan olmayıp kazdıkları çukurun üzerini 2 tahta ve 1 çuvalla kapatmak suretiyle ihtiyaç gidermektedirler.
kahramanımız bir gün bu tuvalete girerek içeride yaktığı sigaradan çukurda metan gazının birikmesiyle havai fişek haline gelmiştir.
sonuç: götünün yarısı hala yoktur.
içeride kilitli kalmaktır. ne zaman değişik bir mekanda tuvalete girsem hep başıma gelir. mutlaka içerde kalırım. o iğrenç kokular eşiliğinde dakikalarca içerde kurtarılmayı beklersiniz. artık beyniniz uyuşur kokudan. çıktığınızda derin bir " oh " çekersiniz. ve bu size iyi bir ders olur. bir daha farklı bir yerde tuvalete girerseniz sadece kapıyı kapatırsınız kilidi asla ama asla kilitlemezsiniz! ama ben nedense bir türlü akıllanmıyorum hala kilitliyorum.
(bkz: alışkanlık meselesi)
sadece erkek işçilerin çalıştığı yerde orayı gezen kız grubunun bayanlar için tuvalet olmadığından kullandığı erkekler tuvaletine dalan işçilerle burun buruna gelmek ve kızlardan birinin çığlığı basması.
deprem olması. (bizzat şahit olunmuştur.) orta büyüklükte bir deprem iftar için davetli olduğumuz evde iken epeyi şiddetli bir şekilde salladı. (5.3 -5.5 büyüklüğünde idi yanlış hatırlamıyorsam) yaklaşık 30 saniye sürdü. anında elektrikler de gitti. evde 4 aile olduğumuz için epeyi de kalabalık. elektriklerin gitmesi ile birlikte koridorda asılı duran ışıldak devreye girdi. biz iki kişi odanın kapı aralığına fırladık. o esnada tuvaletin kapısı açıldı. sarsıntı devam ederken tuvaletten pantolonunu çekmeye çalışarak çıkan evin büyük oğlu delikanlı sanırım pantolonunun paçasına basması sebebiyle yarıya kadar çekili pantolonunu tuttuğu halde yere yuvarlandı ve kafasını koridordaki dolaba vurdu. tok bir tokkk sesi ile beraber ahh sesi de yükseldi. bir yandan da sarsıntının devam etmesi esnasında kalkmaya gayret ederken tekrar düştü. yerde sırtüstü yatarken pantolonunu çekti ve ayağa kalktı. evin içinde çığlıklar dualar bağrışmalar yükselirken ben karar veremiyordum korkudan ne yapacağımı şaşırmalı mıyım yoksa bu komik sahneye gülmeli miyim diye. sonra deprem durdu. sinir krizi geçiren bir bayan hıçkırarak ağlıyordu. bizse herkes iyi mi soruşturmasını sürdürüyorduk. eleman yanımıza geldiğinde buram buram b.k kokusu yayıldığını fark ettik. herkes korkusunu bastırmak için suyunu içtikten sonra çocuk ikinci sorti için yeniden tuvalete girdi. daha ilk depremin üzerinden 2 dakika geçmemişti ki artçı şoklardan birisi yeniden salladı. (hem daha hafif hem de daha kısa süreli) odada aynı sahne yeniden yaşandı. ben yine kapı aralığına fırladım. bir gözümle de koridora bakıyorum ne yapacak diye. çıkmadı bu sefer. görev aşkı ağır bastı. başladığı işi bitirdi. hep beraber evden hızlıca çıktık. evlerimize dağıldık.
o görüntü gözümün önüne geldikçe hala gülerim. etrafa tanıdıklara reklam ve rezil etmemek için hiç kimseye anlatmadım gördüklerimi. yalnız o günden yıllar sonra o günü olayın kahramanı elemanla konuştuk ve gördüğüm sahneyi gülerek anlattım. kimseye söylemediğim için gerçekten çok minnettarmış bana kendisi.
klozet musluğundan çıkan suyun göt yerine sırta fışkırması sonucu oluşabilecek ıslaklık durumu. evdeyseniz sorun yoktur, dışardaysanız zor bir durumdur.
yıllar önce biri beni korkutmak için böyle bir hikaye anlatmıştı. işte tuvalete bulaşan şeyler yüzünden, "eğer silmezsen..." hamile kalırmışmışsın da mışmış. doğruluğunu öğrenmek istemiyorum. paranoyak oluyorum sonra.