ananı da al git der, ülkeyi peşkeş çekersiniz...insanların duyguları üzerinden siyaset yapıp, savaş naraları atarsınız...ayrımcılık ve militarzimi körüklersiniz...hangi biriniz imf'ye sktr çekip, tüsiad'tan yana değil de halktan yana tavır alabilir?
yanınızda koruma ordularınızla dolaşıp vatandaşı azarlarsınız, halkın içine karışamazsınız...iki bebek sevip sempati toplarsınız...bu ülke sizin değil, halkındır...anasını alıp gitmesi gerekenler sizlersiniz!!
artık bu düzen partilerinin bizi birbirimize düşürdüklerini, sömürdüklerini görmemiz gerek.
klasik türk insanı davranışıdır... her zaman başkalarından medet umma, birileri gelsin bizi kurtarsın diye bekleme zafiyetinin sonucudur...
bunun daha orjinal şeklide günlük hayatta sürekli duyduğumuz 'bize bir atatürk lazım' yada 'şimdi atatürk olacaktı' hayıflanmalarıdır...
kişilerden medet ummaya devam ettikçe ve herzaman bizi kurtaracak kahramanlar bekledikçe, sömürülmeyide, koyun gibi güdülmeyi de hakeden bir toplum olmaktan nasıl kurtulabiliriz diye de sordurmaktadır bu başlık...
bir kere yırttık bu şekilde, bu milleti atatürk uyandırdırdı.. ve churchill'in dediği gibi geçen yüzyılın büyük kahramanı, bizim içimizden çıktı... ama bir dahaki sefer tarih bize karşı bu kadar cömert olmayacaktır....
olsa iyi olur fakat; venezuela, dünyanın en büyük 5. petrol ihracatçısı ülkedir. yani kendi milli ekonomisini ayakta tutacak, bir gelir kaynağı vardır... ekonomisini ayakta tutabilecek türden kaynakları var... bizim yok mu? var... bor mineralinin dünya rezervlerinin %72.2'si, toryum'un %70'i, vs... uzatılabilir. peki biz bu dünya'da zirvede olduğumuz rezervlerimizin kaç tanesinin fiyatını belirlemekte etkiniz? hiçbiri... dünyanın %80 üretimini karşıladığımız fınfığın fiyatını bile biz belirleyemiyoruz... son olarak türkiye'deki petrol ve doğalgaz sahalarının yabancı şirketlere verilmesini öngören bir yasa teklifi... (ki; bu yasada, o şirketler, devlete pay ödemeden yurtdışına satış yetkisine sahip olacaklar en basitinden) demiyoruz ki; dışa kapalı bir ekonomimiz olsun, ancak üretmimizin zirve olduğu ürünlerde fiyat belirleyici konumda olmamız gerekir... abd eksenli uydu politikamızla da bir hugo chavez çıkarmamız mümkün değil... bizim halk kukla seçmeye bayılır... kendi kahramanını yaratamaz... 1940lı yıllardan beri bu böyledir...
kesinlikle doğru olan düşüncedir. chavez amerika'ya bu kadar yakınken bu kadar asi olabiliryorsa, türk chavezi de venezüelladan daha tehlikeli 1 noktada(bir yanda avrupa, bir yanda ortadoğu, amerika her yerde zaten) bulunan türkiye'de sorunları halledebilecek, kimsenin sözünü dinlemek zorunda kalmayacaktır.
halkın kurtuluşunun -evet artık kurtuluşunun diyecek kadar kötü hallerdeyiz- düzen partileri veya onların liderlerinden gelmeyeceğini, onların sadece burjuvaya çalıştıkları gerçeği karşımızda olduğuna göre halkı sürükleyip götürecek birisi lazımdır, şarttır, acilen gereklidir...bulana yüzbin ytl ödül.
daha ziyade milliyetçi muhafazakar gelenekten olanların söylediği bir laftır. sol görüşlü biri böyle bir laf etmez. ediyorsa solculuğu şüphe götürür. eğri oturup doğru konuşmak gerekirse milliyetçilerin hidayete ermekte olduğunu işaret eder. en azından bazılarının "hem fakir olup hem de kapitalizmi savunmak"tan bıktıklarını gösterir.
halkların mücadelesi için liderlere değil, onlarla birlikte olacak kişilere ihtiyacımız var. yani emekçi türkiye halkının kurtuluşunu bir lider değil, gene bizler hep birlikte sağlayacağız. gelelim hugo chavez meslesine...
hugo chavez'in politikları sosyalistlikten çok bir halkçılık üzerine kurulmuştur. ha amaç sosyalizmi kurmak fakat başarıya ulaşıcak mı hep beraber göreceğiz. fakat halkın desteğini arkasına almış, büyük sermayedarlara ve emperyalizme rest çekmiş bir lider olduğunu da göz ardı etmemek lazım.
ayrıca ulusallaştırma-özelleştirme muhabbetine girmeyelim beyler çünkü herkes neyin doğru olduğunu görüyor. ulusallaştırmayı 1970'lerde yaşanan yağ sıkıntısı- tüp sıkıntısı şeklinde eleştirenler ise gerçekleri bilmemektedirler. bu ülkenin büyük burjuvaları halkın yükselen devrimci eğilimini kesmek için üretimi yarıya düşürdüklerini herhalde bilmiyorlar. sonra da fakirlği falan filan eleştiriyorlar. bu mantıkla zaten zengin olamayacağız o yüzden her şeyi paylaşan bir dünya yaratmak daha mantıklı değil mi? ha sen hayır dersen tabikide gidip demirel gibi özal gibi bu ülkenin anasını ağlatmışları översen o başka. sanki bu kişiler çok işe yaramış gibi onların politikalarına alkış tutarsan hava hoş ama o politikaların hiç biri işe yaramamıştır, işe yaramayacaktır. uzun lafın kısası gerçek amacımız her şeyi paylaşan bir dünya yaratmak olmalıdır.