tito'nun ilginç bir sosyalizm uyguladığı yarı kapitalist ülkeydi bir zamanlar yugoslavya. fakat birliğin en güzeliydi. dünyada halkların kardeşçe yaşadığının göstergesi gibiydi. fakat tito ülkesi hakkında şöyle der: "benim ülkem cam bir küre gibidir. ve ne yazıkki ben bu ülkeyi ellerimde tutmuyorum. onu tutan benim nefesimdir. umarım ben öldükten sonra biri bu cam küreyi tutar ve ülkemi parçalanmaktan kurtarır."
tarih tito'nun beklediği gibi gelişmez. onun ardından gelenler emperyalist ülkelerin oyunları ve bir diktatör yüzünden birbirine girer. her taraf birbirini yok etmeye çalışır. ve yüzyılın sonralarında avrupa'nın ortasında, hani şu medeniyetin beşiği denilen yerde insanlığın ölümünü görür. insanlık yere düşer ve kafası ezilir milliyetçiler tarafından.
yugoslavya süreçi dünya halkları adına ve en önemlisi türkiye adına dikkatlice izlenmesi gereken bir süreçtir. emperyalist politikların döndüğü bu coğrafya tek tek parçalanmış ve katliamlara uğramıştır.
türkiye yugoslavya gibi cam bir küre içinde değildir fakat bir mozaiktir. yani gene kırılabilir bir sürece sahiptir. bunun olmaması için ülkede yükselen her türlü gerici akıma dikkat edilmelidir. bu ülkenin korkması gereken şeylerden biri parçalanmaktan öte bu tür bir savaşa sürüklenmesidir. tabi şimdilik süreç bu şekilde gelişmiyor fakat sular durulmuş değil.
"türkiye malezya olur mu?" sorusu yerine bu soruyu daha dikkatli incelemelidir. bu türkiye'nin parçalanmasından daha öte bir konu, acaba türkiye bu tür bir savaşın içine girer mi sorusu. paranoya gibi gözüken bu durum olaylar dikktali incelendiğinde daha önemli anlamlar çıkacaktır. emperyalist politikaların bu topraklar üzerinde akıtacağı kan elbette çokça olacaktır. ölmek kolay olacak fakat geriye kalan ülke enkazı altından kimse kalkamaz. histerik bir şekilde bu olaya yaklaşmak yerine akıl mantık çervesinde incelemek gerekir.