bu hafta ki uykusuz dergisinin kapak konusu olmuş hadisedir. tartışmaya açık bir konudur, ancak oturmuş bir düzeni değiştirmek çok da olası gözükmemektedir, zira türk halkı idarecilerin istedikleri gibi bu memlekette at koşturmalarına izin vermeyecektir.** bu durumda bunlar yapay tartışma konularıdır.*
ne yazık ki olur diyerek cevap verilebilecek bir durumdur.
Hrant Dink cinayeti, rahip cinayeti, misyoner cinayetleri bizim ülkemizde işlenmedi mi?
Kahramanmaraş, Sivas, Çorum.. kırımlarına bu ülkede tanıklık etmedik mi?
Uğur Mumcu'dan Ahmet Taner'e uzanan bir dizi adın cinayetini bağnazlar işlemedi mi?
Hizbullah'ın mezar evlerini ne çabuk unuttuk?
Hrant DiNK cinayeti kastedilerek oluşturulmuş bir klibi izmir ve Erzurum Baro Başkanları, överek Türüt'ün şarkısına destek verdiler! Binlerce avukat adına konuşarak!
Ne zaman Dink cinayetinin duruşması olsa, mahkeme kapısı sanıkları destekleyenlerin gösterisine sahne oluyor. Ne zaman 2 Temmuz gelse, dinci
gazeteler Sivas yangınına kılıf arıyor.
ramazan ayında mağaza önünde yer alan plastik mankenlerden tahrik olan halkımızın orucu bozulmasın diye mankenlerin üzerleri bir kağıtla örtülmüyor mu?
kaynak: Türker Alkan.(gazeteci)
herzamanki gibi şımarık, tonton medyamızın abartmasıdır. laikliğin, anayasanın değişmez maddesi oldugunu, malezya nın demokrasi değil, diktatorluk zamanında islam kanunlarına geçtiğini birinin anlatması lazım bunlara.
son zamanlarda türkiye ' nin yediğdiği en sağlam gollerden biridir . başka versiyonlarıda vardı bu golün bi zamanlarda türkiye iran olacak deniyordu ama hiç bir şey olmamamıştı . tamda istikrarın sağlanmaya başladığı dönemlerde olmasıda çok ilginçtir .
gene ortaya bir yemin atıldığı endişedir. türkiye malezya olmaz. ancak, malezya türkiye'ye gıptayla bakabilir. malezya, maalesef tarihi işgallerle, sömürgelerle geçmiş bir ülke. şurda bağımsız olalı ancak elli yıl olmuştur. ülkemiz tarihi, kültürü, diliyle bir cihan devletidir. gelişiyor olmayı bu kadar çarpıtmak manasızdır. ama bu yemin abd'den gelmeside manidadır. bizim bu saçma tartışmalara - ki bunlar beyin fırtınası değil beyin kirliliği yapar- ihtiyacımız yok. bizim daha çok gelişmeye üretime, kaliteye, iç kaynakları daha cok ve verimli kullanmaya, bulunduğumuz gölgede daha ziyade söz sahibi olmaya ihtiyazımız var. çalışmalarımız, günlük tartışmalarımız, faaliyetlerimiz, her türlü tavır ve duruşumuz bu yönde olmalıdır.
yanlış yönlendirilmiş endişedir. türkiye geriye gider mi olmalıdır bu endişenin adı.
türkiye malezya olur mu sorusuna da derim ki türkiye bu gidişle bir bok olamaz.
değişen ülkemin yeni sloganı. öncelerde biz hep 'türkiye iran olur mu?' endişesi yaşardık. bakıldı ki biz iran olamıyoruz! bu defa başka bir ülkenin model seçilmesi zorunluluğu ortaya çıktı. yeni örnek ülkemiz bir ada ülkesi. neyse ki henüz bir afrika ülkesi örnek alınmadı,en azından şimdilik. biraz uğraşırız, baktık ki malezya bizi sarmadı , başka bir 'model ülke' arayışına gideriz artık.
bir oyalama gündemi yaratmak için önümüze atılmış sorundur. dil, kültür, gelenek ve göreneklerimizi taş gibi ayakta tutacaklar varken, türkiyemizi hiç bir yere benzetemezler...
Türkiye'nin Malezya olması için daha kırk fırın ekmek yemesi gerekir. Malezya'da kişi başı milli gelir 13.000 bin doların üzerinde,biz 5.000 dolara çıktık diye gerim gerim geriniyoruz. Malezya dünya bilişim ve elektronik devleri içinde.Biz, muhtemelen Malezya mamülü ucuz laptop alacağız diye marketlerin önünde saatler öncesinden kuyruğa girip, birbirimizi telef ediyoruz.Zor işimiz zor. Hadi bi el atın dostlar...
türkiye'nin küçük bir azınlığının artık sıradanlanmış endişelerinden gündemde olanı. yahu bu ne memleket aşkıymış be. biz yiyip içip yatarken koca memleketin endişelenme yükünü hep bu masum vatanseverler çekiyor. biz laylaylom diyerek gülücükler saçarken ülkenin geleceğini hep bu azınlıklar düşünüyor. şahsen kendimi çok pis kınadım ve kendi kendime laflar hazırladım.
