eğer teknoloji delisi değilseniz, ordan oraya koşuşturmayı, iş yaşamındaki stresi, hızlı yaşamayı sevmiyorsanız, doğallık istiyorsanız, gece hayatınız yoksa, samimiyet arıyorsanız, sessizlik ve huzur istiyorsanız, yapay bir cennet gibi bi' yer olsun, sular musluktan çıktığı zaman elimi dokunduramayayım, o derece soğuk olsun, bu yaz barajlarda su kalacak mı kalmaycak mı sıkıntısı yaşamayayım, küresel müresel iyi ısındık bu sene gibi espriler duymayayım, kendi dometisimi koparıp kendim yiyeyim, sabah sincaplarla, kuşlarla, geyiklerle uyanayım diyorsanız adres bellidir;
tüm güzelliği, ihtişamı, dokusu, tarihi, her şeyiyle istanbul başta gelir. istanbul türkiye'nin aynasıdır, çünkü ülkenin her yerinden, her çeşit insan vardır. bu kadar zenginliği başka bir şehirde bulmanın imkanı yoktur. ayrıca dört mevsimi de çok güzel yaşayabilirsiniz, hiçbiri eksik ya da fazla yaşanmaz.
bu başlığı bir anket olarak görmek çok saçma. anketle ne alakası var, insanlara sorumu soruluyor, türkiye de yaşanacak şehirlerden bahsedilmesi, bu şehirleri bilen yazarların bu şehirler hakkında bilgi vermelerinin neresi anket. türkiye nin her tarafını bilmeyen insanlar için, şehirlerin tanıtılması, okuyucunun bilgi sahibi yapılması, sözlüğün esas amacına uygun değilmidir. bakarsın bir vatandaş yerleşmek için türkiye de yaşanacak bir şehir araştırıyor, kaynak olarak da uludağ sözlüğü seçti, türkiye nin her tarafından binlerce yazarı olan uludağ sözlük buna bir katkı yapmayacak ta kim yapacak.
yaşanacak bir şehir arıyorsanız, size tavsiyem istanbul. ama istanbul'un içi değil, adalar'ı tavsiye ediyorum. hem sessiz sakin bir hayat sürmek isteyenler için. hem deniz sevenler için.hem trafik sevmeyenler için. istediiğin zaman istanbul merkez hemen yanıbaşında.
bursa. belki yaşamak zorunda olduğunuz ya da yaşamaya alıştığınız şehirlerden biridir. gelirsiniz, alışmaya çalışırsınız belki alışırsınızda yada öyle görünürsünüz. eski rock-city derler ama geriye kalan sadece adliye yada kaymakamlık arkasında takılan birkaç ergendir. kendinizi avutmaya çalışırsınız hala yapacak şeyler yada gidilebilecek yerler var diye. sonra bir bakarsınız hukukçuları yıkmışlar. ardından daha ağır darbeler gelmeye başlar. aldığınız biradan ramazanda sokakta içtiğiniz sigaraya kadar her çeşit tacize uğrarsınız. genede kendi kendinize dersinizki daha kötüleride var en azından bursadayım. sonlara doğru anlamaya başlarsınız her kent aynı ben değişmediğim sürece ya da insanlar değişmediği sürece. ve kendinize sorarsınız bura-sı yaşamaya değer mi değmez mi??