her şeyden önce; aynen laiklik gibi sendikaya da evrensel anlamı ile değil türkiye'deki bozulmuş anlamı ile bakmak gerekir. bu bağlamda, türkiye'de sendikacı olmak, dünyadaki diğer örneklerinin aksine; ayrıcalıklı insan olmak demektir.
örneğin;
- dünyadaki meslektaşları dayağın her türlüsünü günlük tadarken, onlar dayağı; çocukluk günlerinin acı hatıraları olarak anımsar.
- dünyalı sendikacı için; loş bir oda ve teksir makinası vazgeçilmezken, onlar; sayfiye yerlerindeki eğitim tesislerinde* temiz bir oda ve klima makinası derdindedirler.
- dünyalı sendikacıları, o sendikaya bağlı işçiler seçerken, onlar; kendilerini seçecek olanları seçerek, kendilerini aşar ve yeni bir demokrasi anlayışına imza atarlar.
- dünyalı sendika liderleri, seçimle gelir ve başarısız iseler seçimle giderler. oysa türkiye'de; seçimle gelir ve bir daha gitmezler. hatta, hanedanlık sisteminin getirilmesi ve sendika liderliğinin babadan oğula geçmesi yolunda kanun çalışmaları yapıldığı rivayet olunmaktadır.
sonuç itibarı ile sendikacılık; türkiye koşullarında bal-kaymak bir iştir. burada önemli olan hangi tip sendikacılığın daha avantajlı olduğunu tespit edebilecek öngörüye sahip olmaktır. seçenekler* aşağıda sıralanmış olup, ihtiyaca göre her gün bir yenisi peydalanmaktadır.