turk toplumunun giderek lumpenlesmesi

    .
  1. iktisadi kuram ve sosyolojik cozumlemeler refah seviyesi ile artan oranli bir kulturel ve sosyal gelismeden soz eder.alman iktisatci ernest engel in iktisadi kurami buna bir ornektir.artan gelir duzeyi sosyokulturel yatirim ve harcamalarin artmasini saglar engel egrisinde.

    takdir edersiniz ki turkiye deki ekonomik kalkinma gecmis yillara gore hayli ileri seviyede, tespitimi politik yada ideolojik cikarimlardan uzak dusunun, ortada vahim bir durum var bu bağlamda objektif nezari esas alma cabasindayim.

    artan gelir duzeylerimiz, ictimai hayatin cesitlenmesi, egitim yatirimlari, entelektuel tuketimin artmasi, sanat ve kultur projeleri.

    o kadar cogaltilabilir ki ornekleri; fakat ortada muthis bir kirlilik var!dehsete dusurucu bir hal almis vaziyette benim icin!yiginlar,alaledelikler,adilikler..

    her sehire universite projesi ile ici bosalan akademiler, artan televizyon kanallari ile rezil bir hal alan gorsel medya, ucuz matbu eserler furyasi ile anlamsizlasan dusun hayati, recep ivedik ve muro ile ozdeslesen mizah dunyamiz, gani mujde ironisi ile tarihsel film mizanselleri, kilo ile kitap satislari., 1 ytl ye tiyatro biletleri, en cok okunanlar, en vahimi de en cok dinlenenler *
    tehlikenin farkinda misiniz bilmiyorum ama kentlerimizde yasam alanlarimizi tehdit eden bir hal almis vaziyette!
    ve bu isin temeline asla refah duzeyini koymak istemiyorum.cahillik derd-i maisetten kaynaklanamaz.sekiz yuzyil once "ilim kendini bilmektir" diye seslenmemis miydi dervis.
    toplum suclu hem de cok!tabii ki yalnizca toplumu suclayamayiz. politik dunyada ki basitlik, basta basbakan ve kabine uyeleri olmak uzere asikardir.
    zaten onlari iktidar yapan biz degilmiyiz;cunku hoslaniyoruz lider evsafi ile kitlelere hitap eden mahalleli agizlardan haliyle o yonde devam ediyorlar.

    sokratik dusunce ekolu ile meristokrasi gelsin, steril ve seckin bir toplumda yasayalim demiyorum; sekvamin sebebi, bilgiye ulasmanin bu denli kolay oldugu cagda, herkesin her seyi bilmesi!

    "senin bize ogrettiginden baksa bilgimiz yoktur suphesiz ki sen ilmi ve hikmeti her seyi kusatansin" (bakara) ayeti kerimesi ile tefekkur eden bilgelerimizin yaninda "google" egemenliginde bir bilgi toplumu(!).

    ve maalesef kaybeden ve kazanan taraf acikca zuhur etmis vaziyette!
    7 ...
  2. .
  3. türk toplumunun giderek lümpenleşmesi yerine, toplumun kültürsüzleşmesi veyahutta piç kültüre dönmesi olarak da düşünebiliriz. hakikatende apaçık, gözümüzün önünde durmakta olan hatta gözümüzün önünde daha da kötüleşen bir durumdur, o halde hatalar nerde yapılmış onlara bakalım.

    evvela tanzimattan sonra türk modernleşme sürecinin ne kadar sağlıklı işlediğine bir göz atmak, bu konu çerçevesinde, kaçınılmaz. türk toplumunun önüne hiç alışık olmadığı, sadece çatışma vesilesiyle karşı karşıya geldiği, bu vesile ile tanıdığı bir kültür medeniyet diye kondu. yüzyıllardır küffara karşı savaşma yerine küffara benzemeye çalışma hedefine bıraktı. her ne kadar tanzimat döneminin namuslu* aydınları batı ne yaptığına değil ne olduğuna hayranlık besleyip, onu bugünki durumuna getiren gelişmeleri almak istemişse de pratikte mümkün olmamıştır. bu realite sokağa* "batının ahlaksızlığını aldık" olarak yansımıştır.

    batı medeniyetini kopyalamak kaçınılmaz ve daha önemlisi gerekli miydi? esasen batı'yı güçlü yapan aydınlanma ve esas olarak sanayi inklabı iken, bizim kültürel gelişmelerde batı'yı kopya etmemiz ne derece gerekli idi? batının kültürel havzasını oluşturan edebiyat, opera, bale ve hatta tiyatro modernliğin olmazsa olmazı mıdır? hiç de değildir. bu sanat dallarının gölge oyunlarından, divan edebiyatından üstünlüğü yoktur, yanlış anlaşılmasın, bizimkilerinde onların sanat dallarına üstünlüğü yoktur. sanat toplumun içinden filizlenir, bu medeniyet kendine özgü dalları çıkarır, avrupa medeniyeti kendine özgü dalları. bunun bizim geri kalmışlığımızla vs alakası yoktur. cumhuriyetin erken dönemlerindeki milleti bu dallara alıştırma çabaları pisikolojik bir yıkımıda beraberinde getirdi, zaten ikiyüzyıldır süregelen pisikoljik tahribat doruk noktasına ulaştı. bu pisikolojik dönemde yetişen nesille beraberde türk'e dair ne varsa alaturka görülerek küçümsendi ve evropa kutsanmaya devam etti. efsanevi de olsa sivas'ta ki amcanın cso konseri sonrası dediği "sivas sivas olalı, timur'dan beri böyle zulum görmedi" ifadesini bu milletin aydınları anlamadı, çünkü bahsettiğimiz pisikoljik ortamda yetişen bu aydınlara göre bu anlayış zaten alaturkalığın sembölü geri kalmışlığın yegane sebebiydi. türk aydını önünde bal duruken, bakkal rafındaki reçele ağlayan çocuk.

    kültürel havzasını kendisi oluşturmayıp, jakoben bir tavırla oluşturulan millet bu değerleri nasıl kullanacağını da bilemedi, onların en basit formlarını aldı. şu an iltifat edilen kalitesiz yapımlarda bu faktörün rolü büyüktür.

    aynı faktör siyasi arenada da geçerlidir, bu millet demokrasiya ihtiyaç duymamıştır. daha evvelde belirttik, genel olarak şark toplumları, haslaten islam toplumları, çekirdek olarak da türk toplumları tek adam yönetimine alışık ve uygundur, demokrasiye geçişleri hiçbir zaman avrupa'da ki gibi olmaz. bunun da bu toplumların geri kalmışlığı ile alakası yoktur, batı için batının ölçülerine göre oluşan demokrasi elbisesi türk toplumunun bedenine uymuyor bu kadar basit. rejimler milletlerin elbisesidir. türk toplumu demokrasiye ihtiyaç duymamşıtır dedik, nedeni ise zaten islam'da demokrasiden çok daha fazlasının olmasıdır. evet, islam demokrasinin tüm kutsanmış değerlerinin üstünde bir insan hakkı, hayvan hakkı, vs takip eder.

    türk toplumu devrimleri sevmez, muhafazakardır, evrilerek gelişen doğasına devrimler birer darbedir.* atatürk devrimleri de toplumun pisikolojisinde onmaz yaralar açmıştır. halkı küçümseyen anlayış gazi paşa ile de devam etmiş, "sen ne giyeceğini bile bilmezin" anlayışı ile kıyafet devrimi, "nasıl konuşulacağını bilmezsin" anlayışı ile harf devrimi yapılmıştır. bunlar ufak etkiler değillerdir, netekim tepkileride büyük olmuştur. kıyafet devrimin tahmin edilebilen pisikolojik ve sosyal tepkilerinin yanında, harf devrimi, arı türkçe hareketleri ile beraber, türk kültürünün temeline dinamit koymuştur. kamus namustur. bu devrimler milletin namusunu çalmıştır. harf devriminin kültür üzerine etkileri gerçekten onmazdır, türk kültürünü büyük sekteye uğratmıştır.

    ve en nihayetinde türk modernlerşmesi adı altında türk'e yabancı mefhumlar türk'ün haytına girmiş bu da kaçınılmaz bir sosyal travmaya sebebiyet vermiştir. evet malasef, bugün ortalama türk insanı birçok yönüyle vasatın çok altındadır. aziz nesin bir bakıma haklı. hırsızı da var bu milletin, büyükleri hortumcuysa onlar da pipetçi, çarkı bir şekilde döndürüyorlar. ve malasef doğanın kanunu işliyor, "toplumlar layık olduları liderlerle yönetiliyor".
    4 ...
  4. .
  5. ortada fail-i meçhul bir suç var. sanat,bilim yerin dibine sokulurken,basitlik,adilik yüceltiliyor.fakat bunun suçu toplum mu? yoksa toplumu yöneten,yönlendiren güruhun mu? bu kısır bir döngüye benziyor.sanatçı dediklerimiz toplum tarafından el üstünde tutulmak,haber olmak kısacası kendi ene lerini tatmin etmek için türlü şaklabanlıklara girerken,sanat icra etmek isteyenler ise toplum tarafından takdir edilmiyor. belli ki batıdaki ekonomiye doğru yol alırken doğudaki kültürümüzden kopuyor ve aynı batıdaki gibi (özellikle amerikan halkı gibi) kültürsüzleşiyoruz ve alçalıyoruz.
    2 ...
  6. .
  7. yok olmaz devlet böyle şeyler yapmaz desem de artık iyice inanmaya başladım bu lümpenleşmenin bir devlet politikası haline geldiğine...sebebi nedir ki bunun tabi ki ucuz oy avcılığı düşünmeyen, sorgulamayan, okumayan ve gitgide cahilleşen bir toplum ancak bu kadar kişiliksiz bir politikayı destekler, olanlara sesini çıkarmaz, ancak bu şekilde yozlaşabilir bir ulus,aslında desteklemez de bu gurüh bu pis politikayı üç kuruşa oyunu atar ilerde alacağı avantayı düşünür...bu aq parti bok parti için deil türkiyenin 1950 den sonraki bütün partileri ve politikaları için geçerlidir, cahilleştirmişlerdir bu ülkeyi fütursuzca ihanettir, cehalettir, yazıktır...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük