hakan arıkan, rüştü reçber, volkan, tolga vb. kalecilerin istikrarsız bir tablo çizmeleri, amatör kalecilerin dahi yemeyeceği golleri yemeleri, çok gereksiz kart görmeleri üzerine yapılmış olan genelleme..
aksini ispat edecek bir türk kalecisi çıkar mı acaba?
bir insanoğlunun onlara kornerlerde ya da içeri açılan ortalarda topa nasıl çıkılacağını öğretmemesinden dolayıdır. yani uç onlarda değil şeklinde bir teselli kabul edilemez çünkü beceriksiz her zaman beceriksizdir.
nedeninin sadece kalecide aranmaması gereken durumdur, çünkü bir devletin ekonomik ve sosyal yapısı yüzünden kendini oyuna da veremeyebilir bu insanlar, aklında sadece gelen top olması gerekirken, belki de bunun yanında askerdeki kardeşi, belki bir hastanede yatan akrabası, ödenecek faturalar, bakılacak insanlar, saçma sapan konularda evde çıkan tartışmalar vardır. kaleciler cyborg olsa sadece topa odaklanabilse ve hala iş yapamasa o zaman yerli malı kalecilerin başarısız olmasının nedenleri diye bir araştırma yapılabilirdi, ama türkiye olarak ne yazık ki mutluluklar ülkesi değiliz ve bu insanların da içindeki endişelerini ve sıkıntılarını da bilemeyiz.
her şeyden önce kalecileri çizgi kalecisi olarak yetiştimekten vazgeçmeliyiz. 2 tane top çıkaran kaleciye hemen iyi kaleci dersek, daha çok başarısız kaleci yetiştiririz. dünyanın en iyi kalecilerini iyi yapan şey, refleksleri değil; oyunu okumaları, iyi pozisyon almaları ve ceza alanına hakim olmalarıdır.
Turkiye'deki futbol anlayisindandir efendim. Turkiye'de ofansif anlamda iyiysen iyisindir. Yoksa agzinda kus tutsan hikayedir. Ne kadar iyi topcu oldugun kac tane gol atip kac asist yaptiginla dogru orantilidir bizim ulkemizde. Bu ulkede kaleciler hep yalnizi oynarlar. * Bir kaleci dunyalari kurtarsin, maci ipten alsin, dunyalari kaciran forvet oyuncusu son dakikada bir gol atti mi hemen maci adami golu atan olur bizim kaleci unutulur. Hatirlansa da "kaleci lan o, kurtaracak tabi, ne icin para veriyorlar" olur. Bu anlayis degismedigi surece, bizden kaleci maleci yetismez. Kalecilerin psikolojisi cok farklidir efendim anlamak icin kaleci olmak lazim. *
daha ufacıkken, mahallede top koştururken, kaleci olanların hep 2. sınıf gibi görünmesi ile başlayan bir durumdur.
taa oralardan başlar adım adım devam eder.
örneğin mahalle maçlarında küçük çocuklar kaleci olmayı hiç sevmez, çünkü gol yedikleri takdirde takım arkadaşlarından ya laf yiyeceklerdir, ya dışlanacaklardır.
peki ya iş profesyonel futbola geldiğinde ne olur ?
kaleci hatalı gol, yada birden fazla gol yediği takdirde kulüpte itibarı gittikçe azalır, kalite bakımından değeri kulüp tarafından iyice düşürülür ve sonunda alt lig takımlarından birine kaleci olarak gider.
peki bir tek sorun kaleci mi ?
benim cevabım "tabiki hayır".
yanılmıyorsam 2003-2004 sezonu idi, konyaspor'u tek başına sırtlayıp götüren zafer biryol vardı.
büyük takımlar bu futbolcuyu yakından takip ediyor, transfer etmek için gizliden gizliye uğraş veriyorlardı.
ve sonunda zafer biryol fenerbahçeli olmuştu. herkez sonunda yabancı olmayan, yerli bir golcü oyuncu buldukları için, türk futboluna kazandırdığı katkı için fenerbahçeye "helal olsun" diyordu.
fakat zafer biryol arka arkaya gelen şanssız sakatlıklar nedeni ile fenerbahçe'den gönderildi, yanılmıyorsam şu an mersin'de top koşturmakta.
bu yazı dizisinde çıkartılacak sonuç ise: bu ülkede futbol oynamak büyük risk almak demektir.
ayrıca benim tavsiyem ise türk futbolcularının fethi heper'i örnek alması.
eskişehirspor'un efsane futbolcusuydu, galatasaray'ın metin oktay'ı varsa eskişehirspor'un fethi heper'i vardı.
eskişehirlilerin hep bir ağızdan "fethi, nihat, ender filelere gönder" diyerek tezahurat etmesi ve bu üç oyuncuya ekstra motivede bulunması, fethi heper'in esfane sevilla galibiyetinin mimarı olması eskişehirsporlu taraftarlar için gurur verici.
ama genç fethi futbola çok erken veda etmişti.
fakat fethi heper'in futbola erken veda etmesi, gencecik yaşta kariyerini noktalamasının altında bir sebep vardı.
okumak
fethi heper anadolu üniversitesi öğrencisi olmuştu artık, ve okumak uğruna adeta güneş gibi parlak ve insanın içini ısıtan kariyerini bir kenara koydu.
başarılı olsun yada olmasın genç fethi üniversiteden asla vazgeçmedi. öğrencilik dönemi çok başarılı geçti, tıpkı futboldaki kariyeri gibi.
ve sonunda fethi heper artık mezun olmuştu, hemde yüksek lisansda yaparak.
şu an ise anadolu üniversitesinde saygıdeğer bir profesör.