imam bir babanın oğlu olarak çocukluk ve gençlik yıllarında fıkıh, kelam, tefsir ilimleri gibi zorlu eğitimler görmüş, zekası ve çalışkanlığıyla bunların üstesinden gelebilmiş, zaman içerisinde müftülüğe kadar yükselmiştir. 8. yy arapçasına kendi dili gibi hakim olduğu söylenir. doğup yetişirken içinde bulunduğu zümreye rağmen pozitif bilimlere ilgi duyan ve atatürkçü çizgide ilerleyen bir türk milliyetçisi olduğunu söyler. araştırmacı ve aklı odak alan bakış açısıyla kuran dışı kaynakları da araştırmış ve kafasındaki kuşkuların üzerine gitmiştir.
sadece imanın körleşmiş gözüyle kabul edilebilecek denli mantıksızlıkları ortada olan ayet ve hadisleri bilimsel bakış açısıyla irdeleyip kendi deyimiyle ''karanlığa ışık tutmaya çalışmış''tır. eserlerinde kaynak olarak sadece ve sadece sahih hadis kitapları ve kuran'ı baz almıştır. diğer din ve toplumlarla birlikte karşılaştırmalı olarak araştırmalar yapmıştır. yazılarını yayınlatmakta mecra bulma sıkıntısı çekmiş ve çeşit türlü zorluk ve engellere rağmen 2000e doğru dergisi ve ölümünden sonra da kaynak yayınları sayesinde okurlarla buluşmuştur.
din bu adlı 3 ciltlik kitaplarında;
- islamiyet öncesi arabistan ve civarı toplum yaşamı, bilgi düzeyi ve teolojisi hakkında dikkat çekici bilgiler sunmuş, islamcı çevrelerde bahsedilen denli cahillik ve yoksulluğun olmadığı, * kızların diri diri gömülmediği, muhammedin yoksul olmadığı aksine varlıklı bir kabile şefi olduğu, muhammed'in islamiyeti oluştururken iranlı kölelerinin anlattıklarından, yemen'de daha sonra öldürttüğü hocasından, çevresinde bulunan yahudi ve hıristiyan gelenek görenek ve kitaplarını ve en önemlisi sabiilerin* yazı ve geleneklerinden yararlandığına ve muhammedin hayatının iç yüzü gibi daha bir çok konuya değinilmiştir.
- kuran'ın aslında bahsedilenden 3 katı fazla sayıda ayete sahip olduğunu, halife osman döneminde orjinalleri*nin yakıldığını ve bahsedilen gibi kuran'ı ezberlemiş bir kalabalığın olmadığını aksine 4 hafızın mevcudiyetinden bahsedildiğini aktarır.
- kuran içerisindeki zıtlıkları* tespit etmiş, insan ürünü olabilecek mahiyetteki ayetleri irdelemiş, bozulmuş olduğu iddia edilen tevrat'ın aslında bozulmamış olduğunu ispat ederek ve tevrat olmadan kuran'ın anlaşılamayacağını anlatmıştır.
- kadına ikinci sınıf vatandaş değeri biçildiğini ve hatta bazı yerlerde mal olarak görüldüğünü anlatır. modern kadının ve toplumun sığamayacağı bir elbise olan şeriatı ana kaynaklarıyla tasvir eder.***
- hoşgörü dini olarak lanse edilen islamın* baskı altında olan ilk döneminde pasif ve ılımlı, yayılma döneminde ise saldırgan bir tutum sergilediğini belirterek, -bakara 191, nisa 89-91, tebbet 5- ayetlerinde görüldüğü üzere inanmayanların ise öldürülmesini emrettiğini anlatmıştır. ör. peygamberin damızlık develerini çalan üç hırsızın kolları ve bacakları çaprazlama kesilmiş ve ölüme terkedilmiştir. (bkz: sahihi buhari muhtasarı tecrid-i sarih tercemesi cilt 1. hadis no:172) vs. vs. ilk etapta aklıma gelen konular bunlar.
müftülüğü esnasında gerçekleştirdiği çeşitli sosyal faaliyetleri, farklı bakış açısı ve atatürkçü görüşe sahip olması yüzünden solcu ve maksist diye yaftalanmış, sürgün üstüne sürgün yemiştir.
yaşadığı dönem içerisindeki laikliğe aykırı, dinci/gerici oluşum ve faaliyetlere karşı durmuş, tehlikelere işaret etmeye, yazılarıyla toplumu aydınlatmaya çalışmıştır. sav ve tezlerini çürütmeyi başaramayanlar küfür ve tehdit yoluna gitmişler, elle tutulur bir eleştiri getirememişlerdir. ve malesef günümüzde de halen onu anlamaktan uzak ve küfretmekten başka bir şey yapamayanların çoğunlukta olduğu aşikar.
öldürüleceğini bile bile karanlığa küfretmektense bir mum olup etrafına ışık yaymaya çalışmış ve malesef bu uğurda öldürülmüştür. yaşadığı dönemin türkiye'sinde gerçekleşen ve dikkat çekmiş olduğu vahim konuların günümüzde katlanarak ve tehditkar bir biçimde toplumsal yaşama tecavüz etmekte olduğunu görünce eksikliği daha derinden hissedilmekte. karanlığın sona ermesi için daha nice turan dursunlar, ilhan arseller, bahriye üçoklar, muammer aksoylar gerekli bizlere. mustafa kemal'in de dediği gibi tek yol gösterici olan ilmin yolundan ayrılmamak en önemli çizgimiz olmalı.
ergenekon üyesi bir niyazidir kendisi.
islam hakkında sürekli yalan hadisler kullanmış, ayetlerin anlamını değiştirmiş ve bu şekilde bir çok vatandaşımızı kandırmıştır.
(bkz: gerçek din bu)
(bkz: süleyman ateş)
edit: eksileyen arkadaşlar özele gelsinler. iddiasına girerim bu adam hakkındaki görüşlerinizi 10 dakikada değiştiririm.
"Bilimle imanı karıştırıyorlar, ikisinin de ırzına geçiyorlar. Din olmayınca insanlar düşünebilecek, neden birileri doğarken sefalete, birileri de servete mirasçı oluyorlar. Dinin özünden gelen bir mizah var. Öyle şeyler ki, üstü örtüle gelmiş. Örtüleri kaldırınca bugünün insanına gülünç geliyor. Siz karanlığa ışıkla gitmezseniz, o karanlık yayıldıkça yayılır bir kısım engeller çıkar, ışık kaynaklarıyla halk arasına girer. ülkemizde şöyle ya da böyle bir laiklik geleneği vardır. Maya tutar. En mutlu ve coşkulu olduğum bir dönem. Hayatı çok seven bir insanım. Ancak hiçbir zaman kendi yaşamımı öne çıkaracak kadar bencil olmadım".
burda yok ilkokul mezunuymuşta bu adam pozitif bilimlerden ne anlarmışta yazanlar var. ulan senin bildiğin pozitif bilim ney lan? f=m.a Ek=1/2mv^2 yok işte g'yi 10 al pi'yi 3 al hede hödöleri ezberlemişsin sürekli aynı kalıpta gelen soruları çözüyorsun diye pozitif bilim alimi mi oldun? tüm eğitim sistemi ezbere dayalı bu ülkede pozitif bilimden anlayan adamın tanımını mezun olduğu dereceden okuldan falan yapamazsın
ilkokul mezunu olması ateistlerce bu kişiyi cahil yapar... pozitif bilimlerin öğretildiği ilkokul ve lise tahsilinde, bu eğitimin verilerini bilmemenin başlı başına eksiklik kabul edildiği pozitif bilimler alanında, pozitif bilimlerle inkar yoluyla sapmış olan ateistlerin bu kişiyi tam manasıyla cahil kabul etmesi gerekir.
ama kendileri bu yalancıyı kahraman kabul ediyor. çünkü vasfı imamlıktan dönen bir ateist olması. bu da o cahillere fantastik ve cezbedici geliyor.
ilk okul mezunu imamlıktan dönme, cahil falan filan deniliyor, bana başka bir ilk okul mezunu imamı çağrıştırıyor. iki imam iki ayrı kulvarda kullanma, kullanan kaynak aynı.
öncesinde müftülük yapan ama sonrasında sapıtarak dini yalanlayan adamdır..demek ki ezelde bu adamın esaslı kafir olduğu yazıyormuş..tüm gerçek kafirlerin canı cehenneme olsun..allah ın selamı ve rahmeti müminlerin üzerine olsun.
eski diyanet işleri başkanı prof.dr.süleyman ateş'in ''gerçek din bu'' kitabıyla rezil ettiği kişi. aydın falan değildir, büyük bir iftiracıdır. kimden para aldıysa artık...
''hristiyanlık islam gibi şiddet içermez. bir tarafta 'sana vurana öteki yüzünü çevir diyen bir peygamber, öteki tarafta 'ben barış için gelmedim' diyen bir peygamber'' diyerek, asıl amacının hristiyanlığın dolaylı olarak misyonerliğini yapmak olduğunu da açıkça belli etmiş olan şahıstır. bu röportajı zaman gazetesine verirken, aklına incil'de hz.isa'nın şu sözleri gelmemiştir:
"Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben oğulla babasının, kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim. insanın düşmanları, kendi ev halkı olacaktır." (Matta 10; 34-36)
"Ben dünyaya ateş atmaya geldim. Eğer şimdiden tutuşmuş ise daha ne isterim. Fakat benim vaftizleneceğim bir vaftizim var. Bu yerine gelinceye kadar nasıl da sıkılmaktayım! Dünyaya barış ve selamet getirmeye geldim mi sanıyorsunuz? Hayır, size ancak şunu söylerim; ben sizlere ayrılık getirmeye geldim." (Matta,12; 49-51)
"Lakin üzerlerine kral olmamı istemeyen o düşmanlarımı buraya getirin ve önümde öldürün!" ( Luka, 19/27)
"isa, yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: 'Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları, Baba, Oğul, Kutsal Ruh adıyla vaftiz edin." (Matta, 28/18,19)
kendisi ilkokul diplomasıyla ''reörörere'' edip din alimi kesilmeden, azıcık kafasını çalıştırsaydı, belki de öldürülmezdi. ha, ona harcanan kurşuna bile yazık. öldürülmesine lüzum dahi yoktu, nitekim kendisinin saçma sapan fikirleri, 2-3 düşük sınıf ateist ve deist dışında popüler bile değildi.
dini inancı ne olursa olsun. Başta bir insandı ve böyle bir ölümü kimse hak etmezdi. Sözde müslümanların neden başka fikirlere zerre kadar saygısı yok? Neden dinlerine hoşgörü dini derken kendileri bunu yapıyor? Ama fikirlere kurşun işlemiyor.
edit: bu adama bile aydın diyenler var... adam ilkokul mezunu, ilkokul mezunu olması pozitivist bilimlerle ilgilenen ateistlerce bu kişiyi cahil yapar ve bir tahsili yok, tek vasfı uzun yıllar imamlık yapmış olması ve sonradan dinden dönmesi ve bu sebepler ateistlerce kahraman ilan edilmesidir.. akıldan cahil ateistler de kendisini haliyle aydın kabul ediyor. *
http://www.turandursun.com'un erişimi hala engelli. akp hükümeti tarafından kapatılmış onun yerine http://www.turandursun.org diye bir site açılmış burada da turandursun ve diğer ateistlere cevaplar yer almakta. ulan ne adamlarsınız. faşistler.
Yüzyıl dergisinde "deve boyu din" isimli yazısında "kendilerini müslüman sayan toplumlar varsa da, islam, temel kaynaklarıyla araplardan başkasını muhatap saymaz. Muhammed'in kimi toplumlara özel bir düşmanlığı da vardır. Türkler de bunlar içerisindedir. Yani islam, gosterildiginin tersine, hiçbir zaman INSANLiK BOYUna ulaşmamıştır. Ayrıca da, hemen tüm kapsamıyla DEVE BOYU kadardır." gibi saçma sapan bir yazı kaleme almış insan. islam in tüm insanlığa geldiğinden ve hz. Muhammed in tüm insanlığa peygamber olarak gönderildiğinden bihaber aydınımsı.
islam düşmanı tamamen götten uydurma hikayelerle peygamber düşmanlığı yapan, peygamberin cinsel hayatı gibi belden aşağı konularda yalan, uydurma hikayeler yazan ölü.
öyle büyük noktalarda öyle büyük çarpıtmalar yapıyor ki kur'an ayetlerinde hani yaşasa "siktir lan yavşak, o öyle değil böyle" diyeceğim ama ölü olduğu için diyemiyorum.
neyse. inanmayın siz bu ölüye.
not : saygı duymuyorum, niye duyayım? ölü bile olsa saygı duymuyorum. kur'an ayetlerini çarpıtarak ve tamamen belden aşağı hikayeler yazan bir ölüye saygı duymam. herkesin hassas noktası var.
--spoiler--
Bence din insanlığa çok şey yitirtmiştir. Dinsizlik ne kazanır? Önce bu yitirilen şeyleri bir daha yitirme durumuna düşmemeyi kazanır. Dinler neyi yitirtmiştir? Bana göre dinler insana gözyaşı getirmiştir, ölümler (kan ve gözyaşı) getirmiştir. islam da bunların arasındadır. Bugün Yahudiler eğer Filistinlilere birtakım zulümler yapıyorlarsa, bence bunların Yahudiliğin içindeki Yehova'nın, Tevrat Yehovası'nın insanların kafasına aşıladıklarının çok büyük etkisi vardır: "Gidin, vurun, acımayın" islam öyle olmuştur. Muhammed döneminde de öyle olmuştur. Ebu Bekir döneminde de, daha sonraki dönemlerde de. Ebu Bekir döneminde, "Ridde (Dinden Dönme)" olaylarında, belgelere göre, ateş havuzları açılmıştır. O ateş havuzlarına insanlar inançlarından dolayı atılmış, yakılmışlardır. Muhammed'den sonraki dönemde, Osman döneminde bir "Cemel Olayı"nı anımsıyoruz. Bu Cemel olayında, iki yanda da Muhammed'in arkadaşları vardı. Bir yanda, 400 kadar "Biat-ı Rıdvan"da bulunmuş olan kişi vardı. Başlarında Ali, Muhammed' in damadı, öbür yanda, yine cennetle müjdelenmişler vardı. iki kesim birbirine saldırıyorlardı, öldürmek için ve o olayda tarihlerin bizlere kaydettiğine göre, 15 bin kişi hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır. 656 yılında... 13 bin kişi Aişe tarafından, 2 bin kişi de Ali tarafından. Şimdi bunlar ki, Muhammed'in "Eshabi Kennucumi bi eyyıhimiktedeytüm ihtedeymüs", yani "Benim ashabım birer yıldız gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz" dediği birer yıldız saydığı kişilerdi. Bunlar öyle olunca ondan sonra aynı tutumu sürdüren kimselerin bulunması şaşırtıcı değildir. Ondan sonra görüyoruz. Neler yitirtmiştir din? Aklın, bilimin yolunda olmaya çalışan birçoklarının öldürülmesine neden olmuştur.
--spoiler--