abidik gubidik kitapları bulunan, edebiyat aleminin çakma sezen aksu şarkısı karakteridir. şebo'nun kaygan ve içine girilebilinen uzuvlarını yeni ve büyük bir dünya sandığı da söylentiler arasındadır.
ps: söylemeden geçmek olmaz, o ad soyad ne kadar uyumsuzdur öyle be hacı.
hiçbir kitabını okumadığım, hiçbir filmini de izlemediğim yazardır. lise hayatım boyunca hep o çok satan kitaplarından birini edinmek için hayaller kurardım. * kitaplarının hiçbirinin içeriğini bilmez sadece isimlerine aldanırdım ben, daha nice gençkızın başı da böyle yanmıştır belki kimbilir? sonra bu adam çocukluk aşkı iclal aydın'la evlendi, sonra ayrıldılar, bir kadın edasıyla boşandıktan sonra kendini bir saldı, kilo aldı, saçı sakalı uzattı, eline bir gitar alıp sokak sokak dolaştı, ben o sırada onu okumamaya lakin televizyondan takip etmeye devam ettim, devam ettikçe soğudum, devam ettikçe ne kadar da boş bir insan olduğunu gördüm, iyi ki okumamışım lem dedim kendi kendime. dedim ve bir hikayeyi başlamadan bitirdim. şimdi hakkını yemeyeyim yazdığı şeylere ilgi çekici isimler koymakta çok başarılı. işte bu noktada kendisine on olmasa da bir sekiz buçuktan dokuz verebilirim. *
"adını sen koy" adlı filmimside saçmalayan şahsiyet. rezil bir ürün ortaya koymuş. hatta koyamamış. ahmet mümtaz taylanın ara ara perdede gözüken 2 dakikalık sahneleride olmasa tuna kiremitçi'nin evinin önünde "paramızı geeeeri is ti yoruzz!!" sloganları atan öfkeli kalabalıkların oluşması kuvvetle muhtemeldi.
"bugünkü yazısında roman yazmayı bırakacağını söylemiş" kişidir. allah'ıma bin şükür! türk yazın hayatı bir safradan bir gereksizden bir duygu sömürgecisinden daha kurtuluyor. darısı elif şafak ve orhan pamuk gibilerinin başına. amen!
bugünkü yazısında roman yazmayı bırakacağını söylemiştir. türk edebiyatı için çok şey kaybetti demek zor ;ama sonuçta ortada bir şeyler üretmeye çabalayan genç bir yazar vardı.beğenirsiniz beğenmezsiniz romancılık konusunda bir nefer daha yitirilmiştir.yalnız ben bunun uzun soluklu bir süreç olacağını zannetmiyorum. şu anda bir ruh halinde bir alınganlık sezinliyorum,kendisine yeteri kadar değer verilmediğini düşünüyor, babasından kalan bir miras olarak görüyor roman yazmayı. insanlar babalarının hatıralarından öyle kolay kolay vazgeçemez diye düşünüyorum bu bir süreç ve yaşanması gerekiyor galiba..
hani bazı gençler vardır, dıştan iyi aile çocuğu ama içten tam bir piç. (yanlış anlaşılmasın bahsettiğim piç "kızların piç erkek tercihi" içinde geçen piç ile aynı anlamda) işte tuna kiremitçi böyle bir adam. en azından basından haberleriyle bunu teyit ediyor. kendisini bir kere studio live'da aynı konseri dinlemeye gittiğim zaman görmüştüm. gözlüklü, efendi gibi duruyor. ama bakıyorsun ilişkilerine... yok bu adam efendi değil diyorsun. bilmiyorum sihri nedir? kadınlara ayrılırken "git kendiniçok sevdirmeden" mi diyor; bilmiyorum. aslında özel hayat kesinlikle kendisini ilgilendirir. ama bunca kadını arkasında malak gibi bırakıyorsabir hikmeti olduğunu düşünüyorum. ve bence bize bu sırrını anlatmalı.
edebiyat alanında kendine bir yer yapmaya çalışan ama burjuva-kafelerin göstermelik kitap raflarından öte bir yeri olmayan yazar bozuntusudur. iclal aydın ile yaşadığı ilişkiyi gündeme getirerek ne idüğünü göstermiştir.
son dönemlerde yazdıklarından çok malesef özel hayatı ile gümdemde olan yazar. evet daha dün okudum demet sağıroğlu ile de yollarını ayırmış. Evine yuvana dön diye çağrı atası geliyor insanın.
git kendini çok sevdirmeden ile ününü yakalayan zatı muhteremdir. -edebiyat konusunda geçkin yazarların umut ışığı gibi gösterilmiştir popüler edebiyat dergilerince.- ve allah ondan razı olsundur ki, kısa zamanda hem kitaplarıyla hem de yaşam tercihleriyle ne mal olduğunu göstermiştir.
edebiyat meraklılarının duygularını somuran ** ve yapıştı mı çıkmayan kenegillerden olduğunu tez anlaşılır kılması onu bu yönüyle cezmi ersöz familyasından farklı kılar.
çürük bir sandalye olup insan avlamak yerine üzeri afili boyalarla süslenmiş "oturmayınız; boyalı" yazan bir sandalye olmayı tercih etmiştir.
eserlerinde, özellikle git kendini çok sevdirmeden adlı kitabında memleketi eskişehir' e geniş yer ayırmış, bir dönem kumdan kaleler adlı bir müzik grubunda yer almış edebiyatçı ve müzisyen.
bu seneki 14şubatta okan bayülgen'in programında sevgililer gününün çok zirzop bir şey olduğundan dem vurup aynı gün izmit'te bir alışveriş merkezinde sevgililer günü söyleşisi yapmaya gelmiş olan şahsiyet.acaba programdaki gibi mi konuştu orda da çok merak ediyorum.
Beyaz perde'ye çok yakında adını yazdıracak kişidir.Adını sen koy isimli bir aşk filmi yazmış kendisi. Çağan Irmak'a ben de senin rakibin olabilirim mesajı veriyor. Hem de bayağı şiddetli bir biçimde. Öyle ki kadın oyuncu olarak Melis Birkan'ı seçmiştir. Göreceğiz bakalım neler yapacak..