hayatı orta sahada koşmakla geçen , şutları atmak için direk veya arkadaşlarının sırtını kullanan roberto carlos un annesine yazdığı çıbık kriter karakteri.
Çocukluğumu doya doya yaşamaya sağlayan ateri oyunudur. mahallede de tek kaset bende vardı herkes yağcılık eder alırdı birde üstüne yanlış hatırlamıyorsam 14 harflik bir şifre falan istiyordu. çince falandı ama deneye yanıla öğrenmiştim oynamayı
bir bölümün yarısı boyunca Kaleci Wakabayaşi'den aldığı topu diğer takımın kalesine götürecek kadar slow motion koşan zat. suratı hep gülmektedir, acayip centilmen oynar, şutları 120Milimetrelik top atışına benzer vicuuuuv diye gider.
yeni karmam. lakin hiç alışamadım. küçükken de izlemezdim ben bunu zaten. madem çizgi film karakteri yapacaksınız. pikaçu felan olsaydı bari. ayrıca erkek yazarlara kıyak geçilmiş gibi. hıh.
karisini ikna edemedigi icin fenerbahce ye transferi yatmis futbolcudur. orta sahadaki pas yetenegi gelismis oyuncu eksikligi de göz önüne alinarak bence misaki ye yönelinmelidir. mehmet topuz ile iyi ikili olurlar diye düsünmekteyim.
neye istinaden bir karma sıfatı olarak kullanılmış anlayamadım. ulan tusubasa olunca mutlu mu olmam gerekiyor? gerçi ne mavi jojoba taneleri, ne çikita muzlar, ne şirin babalar gördük. çok zorlu yollardan geldik buralara kadar. *
(bkz: buna şükür)
edit: anlaşılan bu entryden sonra yarın gene ağır abi...
her şey bir kenara.. onu farklı kılan ne iyi yüreği ne de benzersiz olması..
bana kalırsa en şaşırtan özelliği rakip takım oyuncularında gördüğü bir tekniği ya da hareketi anında kendine kopyalayabilme başarısıdır.. bu onu eşsiz ve yenilmez bir oyuncu yaptı..