çoğumuzun en az bir kez yaptığı ve göt olduğu eylemdir. çok yoğun trafikte arabanın/otobüsün ilerlemediğini görüp kendimizi "ben yürüsem daha çabuk giderim" tribine sokarız ve şoförden inmek için kapıyı açmasını isteriz ve bir kahraman edasıyla geride bıraktıklarımıza yan yan bakarız hatta bir kaç kişiyi de peşimizde sürükleriz.
araçtan inip yürümeye başladığımızda ise gerçek yüzümüze bir tokat gibi çarpar. biz yürüyerek öne geçtikçe otobüs tek hamlede bizi yakalar ve bu durum bir süre sonra gizli bir rekabete dönüşür. en sonunda artık koşarcasına hızlanırız ancak yoğun trafiğin sebebinin bir kaza olduğunu görür ve açılan yolda otobüs şoförüne "ben ettim sen etme geri al beni" bakışı atarız. nafiledir, son pişmanlık fayda etmez, geride bıraktığımız yolculara mazlum mazlum bakar, koşmanın ve göt olmanın verdiği renk değişikliğiyle kırmızı bir suratla yola devam ederiz.
istanbul da yaşayanlar için anormal olmayan bir durumdur. sabahları işe gitmek için yola çıkılır, köprüye giden yollar tıkalıdır. göksu yolundan köprüye girişe kadar otobüsle anca bu trafikte yarım saat, kırkbeş dakikada varılır. yarı yolda otobüsten inilip yürününce 10 dakikada köprüye varılır.**