hangi dengesiz icat ettiyse ayakta alkışlamak istediğim ayakkabı türü. nerde yokuş aşağı yürüyen topuklu ayakkabılı bir bayan görsem hüzünleniyorum, o derece kötü bir ayakkabı.
17. yüzyıldan başlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün bir biçim aldı.
1720'lere kadar kare burunlu ayakkabılar yaygındı. Bu tarihten sonra bunların yerini yuvarlak burunlu ayakkabılar aldı. 1770'lerde üstte geniş kıvrımları bulunmayan uzun çizmeler moda oldu. 18. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da brokardan yapılıyor ve toka, kurdele ya da fiyonklarla süsleniyordu. Yüksek topuklu ayakkabılar 1790'da tümüyle ortadan kalktı. Sokaklar ve yollar öylesine kötü ve çamurluydu ki, insanlar evden dışarıya çıkarken şosonlarını giymek zorunda kalıyorlardı.
19. yüzyılda kadın ayakkabıları saten ya da kadifedendi ve topuksuzdu. Erkekler ise genellikle düğmeli, bağcıklı ya da yanları esnek çizmeler giyiyorlardı. 1860'ların bağcıksız ve yanları esnek yarım çizmeleri çoğu zaman beyaz ipekten yapılıyordu. On yıl sonra yüksek topuklar yeniden moda oldu, çizmeler de yanları düğmeli olarak yapılmaya başlandı. Ayakkabılarda ve çizmelerde hâlâ bez kullanılıyordu, ama ayakkabıların burunları bazen deriden yapılıyordu. 19. yüzyılda kadınlar fabrikalarda ve bürolarda çalışmaya, ayrıca yürüyüş ve bisiklete binmek gibi sporlar yapmaya başlayınca daha sağlam ayakkabılar kaçınılmaz hale geldi. Bağcıklı rahat yürüyüş ayakkabısı Birinci Dünya Savaşı (1914-18) sırasında ortaya çıktı.
erkekler için olanına p.zvenk ayakkabısı denir bunların. beyaz çorapla giyilir, uçları sivridir ve mutlaka topuğuna basık halde giyilir ayakkabı arkası katlanır. işte o zaman çok karizmatik olur.
ayak bilekleri ince, bacakları güzel olan bayanlara yakışır. boy uzatmak için kullananların çoğunda zaten eğreti gibi durur. maharet onu giymekte değil kendine yakıştırmakta ve üstünde düzgün yürümektedir.
rahata alışan ayaklar için bir ölümün diğer adı olan ayakkabıdır adeta. zaten kişi alışkın değilse ne kadar uğraşsa da usulune uygun yürümeyi beceremez, beceremediği de herkesce farkedilir. kıyafee uygun giyinmek adına da olsa bir yere kadar sabredilir bu rezilliğe ve yarı yolda çıkarılması tasarlanır beynin bir köşesinde. o an akıldan geçen; "erkek olup kundura giyseydim keşke, en azından topuk yok" diye yakınmaktan ibarettir. işin kötüsü buna alışmak gerektiğini bilmektir ki o hepten bitirir insanı...
derste sürekli gezinen öğretmenlerin giymemesi gereken ayakkabı türüdür.
giyen kadın neyi anlatırsa anlatsın konsantre olamazsın, sınıfta sürekli tak tak sesi olduğundan kendini o sese kaptırırsın.
bir süre sonra kalemi eline alıp, ayakkabının çıkardığı ses ile aynı anda sıraya vurmaya başlarsın, bu kadınlar son derece senkronize yürüdüğünden işinde uzmanlaşırsın.
farklı ritimler keşfederken ders biter, bir ders daha boşa gider.
efendim öğrencilerin kafaları zaten bir dünya olduğundan bu ayakkabıları giymeyin,giyerseniz de sınıfta elma kurdu gibi dolaşmayın. hem kendiniz rahat edin, hem de azıcık öğrencileri düşünün.
hiç okulun bitmesin istersin,hiç işe başlama.. hiç kumaş pantolonun olmasın istersin. spor ayakkabılarınla bir yastıkta kocamak istersin. bunun tek nedeni topuklu ayakkabıdır. işte yine uzaktan davulun sesinin hoş geldiği bir durumdur. güzel durur ama can yakar.
kadın duruşuna,kadın yürüyüşüne anlam katan en önemli unsurlardan biridir. kadında kendine güvenin simgesidir duruş ve yürüyüş. her adımda bir anlam katar ifadesine..seksilik kazandırır o atılan adımlara.
kullanmaya başlamadan önce oldukça tereddüt ettiren, bir süre sonra her yere onunla gitmek isteyecek, bir kerede 3 çift aldırtacak kadar manyaklık derecesinde bağımlılık yapan, giyene kendini mükemmel hissettiren mucize.
spor ayakkabının rahatlığına alışık bünyede ters tepki yapan ayakkabı. Ayaklar şişer, bantın veya kenarının değdiği yer su toplar, parmakuçları ve ayak topuğu ağrımaya başlar, gece sonunda ayakkabının yarattı acı yüzden okunur hale gelir. Bu bünyelerin mecbur kalmadıkça seksi görünmek adına bile giymemeleri tavsiye edilir.