saramagonun durgun, soğuk atmosferli, nitelikli romanı. kendine has bir zaman kurgusunda, kendine has bir işleyişi vardır, kendi gerçekliği de vardır. okuması diğer saramago kitaplarına göre daha kolaydır ama zor kitaptır da aynı zamanda. okunması gerekir.
yazarın sıradan insanların sıradışılaşmasını işlediği bir başka romanı. nüfus kayıt'ta çalışan don jose isimli memurumuz ilginç bir koleksiyon yapmaktadır. kendisi öyle ya da böyle, bir şekilde meşhur olmuş, ismi gazete ve dergilerde yer almış bazı kişilerin isimlerinden oluşan bir koleksiyona sahiptir. ama bir gün o isimlerin arasına kazara gayet sıradan(kime göre, neye göre? zaten kitap da bunu irdeliyor) birisi karışır ve don jose'nin bütün ilgisi ona yönelir.
yazar daha sonra o homem duplicado(kopyalanmış adam)'da da deneyeceği "sıradan, hatta çoğu kişiye göre sıkıcı, insanların bir takıntının pençesine düşüp hayatın daha önce fark etmedikleri yanlarını keşfetmeleri" temasını bu romanda da başarılı bir şekilde işlemiş. ince mizah anlayışını yine konuşturmuş, bolca gülümsetmiş, daha bolca da düşündürmüş.
türkçe'ye bütün isimler olarak çevrilmiştir. portekizce bilmediğimden kesin konuşmak istemesem de çeviri(gendaş yayınları-serdar çelik çevirisi) zaman zaman aksıyor gibi sanki. ama yine ufak tefek tıkanmalar dışında kitaptan alınan zevki öldürmüyor.
`sana verdikleri ismi biliyorsun
sahip olduğun ismi bilmiyorsun` şeklinde bir giriş cümlesi olan kitap. beklediğim kadar iyi değil sanki. özellikle merkez mezarlığı o kadar uzun anlatmasaydı keşke. bazı bölümlerde çok sıkıldım ama yine de okunması gereken kitaplardandır.