taraftarlarının uzun yazılarla kendilerine oy vermeyenleri eleştirmeyi bırakıp önce kendilerini, parti yönetimini ve mensubu oldukları grubun bağlantılarını irdelemeleri ihtimaliyle eşdeğerdir. bırakın amerika'yı rusya'yı. siz kendiniz ne yapıyorsunuz ona bakın. ucuz sloganların ve uygulanma denemeleri dünyanın dört bir yanında iflas etmiş modellerin dışında elle tutulur ve pratikte geçerli bir modeliniz varmı? ha şimdi kalkar da onlar yanış uyguladı doğrsu biziz derseniz hayal kurmakta serbestsiniz. zaten türk milleti de langley, virginia dan emir alıyor. az önce bana da türkiye masası şefinden tkp'li güruha biraz daha dokundurma emri geldi. gördüğünüz gibi emir yerine getirildi. site üyelerinin beyni biraz daha yıkandı. pırıl pırıl parlıyor benden söylemesi. ***
(bkz: fanatizm kaybetirir)
(bkz: şaka gibisiniz)
solu moda olarak görmek, emek hakkının savunulması konusunu önemsememek, yakın gelecekte yaşanacak sistem gelişimini ve değişimini yok saymak demektir. zira emeğin eşitlenmesi, emek gücünün kazanımı artı değer tezinde bahsedildiği gibi, metanın insanın gereksinimini karşılaması ve bir başka şeyle değiştirilebilmesi neticesinde kullanım değerinin oluşmasına yol açması ile mümkün hale gelir. değişim değeri her şeyden önce,belirli miktardaki kullanım değerinin bir başka türü ile değişebilme oranı bağlantısıdır. günlük yaşamda milyonlarca değişim, her türlü kullanım değerini hatta farklı ve birbiri ile değiştirilemez olanları dahi durmadan birbirine eşitlemektedir. bu değişimlerin ortak noktası ise emek ürünleridir. ürünlerin değişimi emeğin değişimi, dönüşümüdür. dolayısı ile emek eşitlenir. metanın üretimi ise bütün emeğin eşitlendiği bir toplumsal ilişkiler sistemidir. sonuç olarak ortak olan şey (üretimin bir kolunun emeği, emeğin belirli bir türü değil) soyut insan emeğidir. buna bağlı olarak her ayrı meta yalnızca toplumsal olarak gerekli emek zamanının belirli bir bölümünü temsil eder. nihayetinde değer metanın yararlılığı ve sülkülasyonunun temel değerler üzerinden yarattığı etkinin yararlılığıdır. geri dönüşümü olan emek, yani emeği ortaya çıkarak güç, başkaldırıyı normalleştirerek reaksiyon gösterecektir.
amerikan istihbarat dairesinin ve kuzey atlantik paktının yıllardır empoze ettiği sol ve komünist ideolojiler, düşünceler yanlıştır tezi, işçi ve emekçi sınıfının çıkarına değildir. zira aynı güç ile aktif siyasetten soyutlanarak sistematik olarak bilinçlendirilmiştir. yoksa halkın içerisinde hepimiz bulunmaktayız...
not veya tanım, neyse artık: saplantılı bir rahatsızlıktır anasını satayım.
gerçekçi olmak gerekirse ki gerekir iktidara gelme olasılığı az ötesidir. fakat önemli olan iktidara gelmesi değil meclise girebilmesidir. şu an için chp,mhp ve dtp'den daha iyi muhalefet yapacağı kesindir. ama bunun farkında olabilen cok az kişi var maalesef..
teoride var olan ihtimal.
halkın değerleri yüzyıllardır aynıdır. bunu anlayamayanlar 12 eylül öncesinin solculuk modasını kalıcı sananlardır. gerçekten tabanı olan hiçbir hareket darbeyle falan yokedilemez. sadece geçici süreyle bastırılır ama ilk fırsatta yeniden filizlenir. türkiye'de bilinçli olarak sosyalizm veya komünizm isteyenler hiçbir zaman milyonlara ulaşmamıştır. sağılık karşıtlığını veya sömürü edebiyatına inanmayı sosyalizm sananlara küpe olsun. 12 eylül amerikanın kanlı bir darbesiydi ama o milyonları buharlaştırmadı ya. nerde o milyonlar. aniden öldü mü hepsi. yoksa milyonlarca müstkbel dönekle mi devrim yapmaya kalktınız. blki de aslında sadece kendinizi kandırıyorsunuzdur. "sol" bir modaydı geldi geçti. geriye onyıllardır aynı düzeyde seyreden bir marjinaller tayfası kaldı. **
not: sistem üzerinden halkı hor görmekle de kurtulamazsınız. halk aptal değil. menfaatini bilir. yaptığı seçim her zaman en erdemli olan olmayabilr maalesef ama kesinlikle menfaatini bilir. halka birşey sunmuyorsunuz demek ki rağbet gördüğünüz yok.
halkın, bilinçli olarak bir çok kültürel dejenerasyona uğratılması ve eğitimsizleştirme çalışması ile sisteme dahil edilmesi kastedilmektedir. bu halkın suçlanması değil, sistemin nasıl işlediğine vurgudur. örnekler ile;
"halk değerleri" dediği şeyin değişken ve empoze edilebilir olduğunu anlayamayanların konjöktür yalakalığıyla keyiflendikleri ihtimal. 30 sene önce bu ülke egemenlerinin kıçı bir devrim korkusu ile yusuf yusuf ederken halkın değerlerine sığınamıyordunuz. üye sayısı milyonları bulan devrimci sendikalarla, her birisinin onbinlerce taraftarı olan sosyalist örgütleriyle sosyalizm ve komünizm bal gibi bu halkın değerleriyle uyuşuyordu.
12 eylül bir eliyle devrimcileri ve solcuları ezip, diğer eliyle de milliyetçiliği, dinciliği, köşe dönücülüğü ve bencilliği besledikten sonra "halkın değerleri" diye kuyruk sallamak kolay tabii. bugünün keyfiyle halkın değerlerinin vekaletini alanlar, sanmasınlar ki o değerler tekrar değişmeyecek. uyut uyut nereye kadar.
ütopyadan öteye gitmeyecek durumdur.
bu topraklarda din, bayrak, vatan düşmanlığı hiç bir zaman prim yapmadı ve bundan sonrada yapmayacaktır. sen hala bu devirde; darwin aşağı, lenin yukarı, maho öteye, che beriye dersen, atatürk'ü ve ilkelerini hiçe sayarsan bu halkta sana: bi yürü de ense traşını görelim der.
"halkı suçlayarak halk için" düsturuyla hareket etmeye devam ettikleri sürece sıfır olmaya devam edecek ihtimaldir. bu hayal gücüyle sizden iyi bir reklamcı ya da bilim-kurgu yazarı olur benden söylemesi. korkmayın salın kendinizi kapitalizmin kollarına. size bu masalları anlatan abilerinizin yaptığı gibi...
sol parti tanımını chp gibi orta yolcu bir partiye yaftalayan güzelim türkiye halkları sayesinde oldukça düşük bir ihtimaldir. unutmamak gerekir ki emek haklarının savunulmadığı, rant çıkarsamalarıyla kirletilmiş bir siyasi çizgi, yine kendileri güzergahları içerisinde düzen particiliğinden öte gidilemeyeceğini gösterir. burada asıl kritik solun türkiye içerisinde yeniden tanımlanması ile ilgilidir.
halkı anlayamadığı gibi onu kendi gerçek değerlerinin farkında olmamakla itham edenler sayesinde katmerli sıfırdır. sen kalk halka birşey bilmiyorsun de sonra da destek bekle. rüyalarda bile gerçekleşmezbu. benden söylemesi. **
açıkçası, din kavramının karşısında değilde başka bir yerinde olsaydı, iktidara gelme olasılığı kulağa şaka gibi gelmezdi. tkp'lilerin özellikçe işçinin yanında duruşunu, her vatandaşın eşit şartlar altında yaşaması gibi söylemleri bugün taraflı tarafsız herkesin onayladığı bir şey. ancak gelin görünki halkı %90 müslüman olan bir ülkede maneviyatı karşınıza aldığınız zaman iktidara gelme olasılığınız da o kadar düşük oluyor.
% de kaçlık bir olasılıktır çok ta ipimde değil de, iktidar olamama gerekçesi olarak ne zaman okusam beynime kan sıçratan bir madde gördüm; halkın değerlerine karşı olmak.
şu halkımızın değerleri nedir, senelerdir anlayabilmiş değilim. ama sevgili halkımın iktidar yaptığı partileri görünce bu değerlerin hırsızlık, yalancılık, zübüklük, amerikan uşaklığı olduğunu falan çıkarabiliriz.
"abi , türklük de, bayrak de, ezan de, kuran de; sonra istersen gel bizi sik. oyum senindir."
varlığından bahsedilmesi bile tkp fanatiklerinin yarasına tuz basan olasılıktır. hoş zaten onların da gerçekten iktidara gelmek gibi amacı olduğundan şüpheliyim. halkın değerlerine savaş açıp halktan oy isteyenlere siyasi komedyen olarak bakıyoruz ne de olsa. *