bugünkü sömürü düzeninin devamından yana olanların komünistlerle ilgili olarak öne sürdüğü yalanlardan biri de komünistlerin anarşiden yana olduğu, ülkenin yönetilememesini sağlamaya çalıştığıdır. sabah akşam devletin kendilerini nasıl engellediğini, devletin küçülmesi hatta önemli hiçbir alanla ilgilenmemesi gerektiğini savunanların tkp'yi ve komünistleri devlet düşmanı olarak göstermeye çalışması da başlı başına gülünçtür.
tkp, devletin okulları olmasın, eğitim yapılmasın, ordu olmasın, devlet su işleri olmasın, baraj yapılmasın demiyor. aslında bunu söyleyen bugün "devleti yönetenler". tkp eğitim ve sağlık hizmetlerinin devlet eliyle, eşit ve parasız olarak sağlanması gerektiğini söylüyor. tkp, kamu kaynaklarının planlı bir şekilde seferber edilmesini, devletin herkesin iş sahibi olmasını ve insanca koşullarda baınabilmesini sağlamasını savunuyor.
komünistler, devleti iktidarı elinde tutan sınıfın aracı olarak görürler. o nedenle, biz devlete değil, o devleti kullanan sınıfa ve yaratılan düzene karşıyız. insanın insanı sömürdüğü bu düzende sermaye sınıfı iktidardadır. devlet, bugün onların elinde bu düzenin devamını sağlamak için bir araç konumundadır. emekçilerin, halkın iktidarında ise devlet, tüm halkın ortak çıkarları için kullanılacaktır.
sınıfların ortadan kalktığı geleceğin dünyasında, toplumsal işbölümünün nasıl yürütüleceği, bunun için gerekli araç veya araçların nasıl oluşturulacağı, o zaman devlete nasıl rol düşeceği bambaşka bir tartışma olup, bugünün sorunlarıyla pek bir ilgisi bulunmamaktadır.
(bkz: 100 soruda türkiye komünist partisi)
banka soymak ve polis yaralamanın karşılığının idam olduğu bir ülkede, denizler devlete düşman olsaydı bile garipsemezdim düşüncesini aklıma getiren sorudur.
bdp'lilerle kolkola; pkk'lılarla dirsek temasında oldukları için tartışması bile gereksiz olan sorudur.
düşman olmadıkları devlet yoktur gerçi. dağılmış sovyetler birliği hariç her devlete düşmandırlar.
anadilde eğitim olmadığı için türk devletine ağzına geleni söyleyip; ulusal dilleri yasaklayan sovyetler'i yağlayarak da ne kadar samimi olduklarını gözler önüne sererler.
"yaradan rabbinin adıyla" oku ey faşo, bak orada devletin yapısı, kime hangi sınıfa ait olduğuyla ilgili birşeyler yazmışlar.
ya da yok yok, sen okuma senin için değil boşver.
kutsal metinler ile, kutsal sözler ile aklınca dalga geçen; bu sözleri kullanarak insanları aşağılamaya çalışan tkp'nin devlet düşmanı olup olmadığını araştıran sorudur.
büyük çoğunluğu müslüman olan bir ülkede din ile, dini değerler ile alay ederek siyaset yapma isteği dangalaklığını bir yana koyalım diyecektim ki vazgeçtim.
konya'nın, trabzon'un, urfa'nın köyünde, kasabasında, şehir merkezinde din ile, dini değerler ile dalga geçenleri ibretle izliyoruz açıkçası.
siyaset yapmaktan bu kadar uzak; strateji geliştirmeye bu kadar yabancı insanların "biz devlete düşman değiliz" söylemleri boş laftır sadece.
devletin, kime hangi sınıfa ait olup olmaması kimseyi ilgilendirmiyor. eskilerde kaldı onlar eskilerde.
hoş karşısındaki her siyasi görüşün mensubunu faşist zannedenlerden ne beklenebilir?
faşizm gibi bir ideolojiyi bilmeden , okumadan, öğrenmeden ağzına sakız edenlerden bir devletin idaresi nasıl umulabilir?
insanlar yazılanları gayet iyi okuyorlar. faşosu, şakirdi, sosyalisti.
gördükleri tek şey yalan dolan olmuş bir devlete hayranlık. onu , katliamlarını sonuna kadar savunmak. başka bir şey değil.
nasıl düşünemiyorsa insanlar 0.22 civarlarına hapsetmiş tkp'yi. düşünen tkp bambaşkaymış.
