gemi buzdağından değil, sigorta mevzusundan kaptan tarafından batırılabilirdi, kate winslet'ı gemi batarken o tenhada hoplatırlardı. gemide çalıştım ben, bir bildiğim var.
gemiyi görenler, ''-abi şimdi kişi başı 300 lira olsa 500 kişiden... ıııı ercan oğlum kaç yapıyo? +150,000 baba. 150,000 mi?? baksana abi adamlar bi seferde paranın amına koyuyo.'' muhabbetini yaparlardı.
batardı yine de. ancak hiç kimse ne kaptanı ne de gemi sahibini suçlardı. muhtamalen kaptan yabancı olurdu çünkü, gemi sahibi de kodaman, suçlamalar şöyle olurdu:
- abi bizim türk işçinin yapacağı iş bu kadar olur, çat diye ortadan kırılmış gemi, asfddasdfasdasf, türk işte
- mühendis te türk zaten, 5 bölüm su alınca batıyormuş, türke bak, afdsafasdas
- limandan ayrılma iznini veren görevli de türkmüş, e o saatte verirsen izni, çarpıştırırsın buzdağıyla, türk işte, hayatında buzdağı görmemiş ki, afdsadsaf
+ hacı, kaptanın günahı yok mu?
- lan oğlum o kaptan kariyerli hem de avrupalı, ne bilsin geminin bi çarpmayla batacağını, yürümüş buzdağının üstüne, bizim türklerden hep.
gemiye ülkeyi yiyip bitiren siyasetçiler, sahte din adamları ve sözde sanatçılar binerdi.
hepsi ölür, geberirdi. ülkemiz bir kaç yıl rahatlardı.
daha sonra yeni ülke yiyiciler gelirdi.
kader...