hiçbir timsahın tenezzül edip bir tavşana "av" muamelemesi yapmayacağı düşünülürse - küçücük minnacık bi tavşan için onun kuyruğunu çırpıp atak yapmasına bile değmez - bence o flütü çala çala timsahların arasından geçip gitse hiç öyle salaklıklar yapmasa daha iyi olacak tavşandır.
ayrıca flütü vahşi tropik ormanda nereden bulduğu konusuna zaten hiç girmedik.
harika bir hikaye. tavşanın dişi olup kendisine göre canavar denilebilecek boyuttaki bir timsahın ağzına sıçması... tam anlamıyla muhteşem bir sahne. çok fantastik çok komik. bayıldım . 10 üzerinden 10.
karşılaştığım anda ne içiyorsan ben de istiyorum diye cevaplayabileceğim cümlede geçebilecek betimleme(düşün o kadar ütopik). go ask alice diye devam edesimi getirdi yeminle. tavşanın lezbiyen olduğu nüansı da gerçekten vazgeçilmez olmuş.
yengec dansiyla dikkatini cektigi timsahin ust cenesinin altina fareli koyun kavalcisindan caldigi yan flutu y eksenine paralel bir sekilde birakip gariban timsahin agzina sictiktan sonra arkasindaki degisik notalar ile hapsiran timsaha bir kez olsun donup bakmadan nehirin uzerindeki taslardan kirita kirita sekip ormanin karsisindaki caliliklarin arasinda kaybolan tavsandir.