daniel day lewis gerçekten oynamış, gerçekten güzel bir konusu var filmin ama bu kadar durağan ve beraberinde bu kadar uzun olmak zorunda mıydı? bir hevesle izlemeye koyulup sırf yarım bırakmamak adına sıkıntıdan ölmenin eşiğinde film bitirmektir. ertesi gün filmin sonunu hatırlamıyordum öyle seyirlik bir filmdi işte.
bu film üzerinde uzun uzun tartışılması gereken bir filmdir arkadaşım. öyle basit bir "sevdim" ya da düzeysiz bir "sevmedim" olayı değildir bu film. misyoner misiniz lan, dağılın diyesi insanın, o kadar yani.
--spoiler--
neyse, geyik boynuzlu girizgâhtan kelli ana meseleye girelim. filmle ilgili detayları sıvamadan [spoiling] filmin bu kadar önemli olmasının altında kanımca yatan birkaç nedenden bahsedeyim.
birincisi, film abd'de petrol imparatorlukları nın kurulmaya başladığı ve kıtanın dünya kapitalist sistemindeki belirleyiciliğ ini artırmadan önce içeride nasıl serpildiğinin başlangıç nüvelerini ortaya koyması açısından önemlidir. filmin bu süreci bir petrol arayıcısının [oilman] kurduğu girişim üzerinden vermesi, yani sistemin kişinin başarılı olması için gerektirdiği kişilik yapısını dd lewis'in muhteşem oyunculuğunda somutlaştırması oldukça takdire şayan bir durum kanımca.
ikincisi, bu kişilik yapısı bir boşlukta oluşmaktan ziyade, dinsel bir medyumun içinde baş vermeye başlamaktadır. bu yeni sisteme uygun kişilik yapısı ile üçüncü kurtuluş kilisesi'nin genç rahibinin teoloji temelli kişilik yapısı arasındaki gerilimler ve bu kişiliklerden verilen geçici tavizler filmde açıkça yeni ve eski paradigmalar arasındaki çatışmayı ortaya koymakta kanımca. petrol taşımak için ilgili kilisede yeniden vaftiz olmak zorunda kalan "siyah altın" girişimcisi ile kilisesini yeni serpilmekte olan düzene angaje olup daha varsıl hale getirmek için etki alanınının bir bölümünü kendi elleri ile ona teslim eden pederin yaşadığı o süreğen ve espri yüklü gerilim izlenmeye değer. yeni paradigmanın yukarıdan aydınlanma ve kalkınmaya [prosperity] yaptığı vurgu ise sistemin işleyiş mekanizmaları konusunda bize az çok fikir vermekte.
üçüncüsü de dd lewis'in muhteşem oyunculuğu. bir kapitalist ancak bu kadar güzel canlandırılırdı sanıyorum. ruh hali, başarılı olabilmek için yapacakları ve göze alabilecekleri ile. büyüksün lewis!
saygı ve sevgi ile sahneyi terk ediyorum. lütfen alkışlarınızı bu büyük yapıma saklayın.
--spoiler--
türkçeye kan dökülecek olarak çevrilince insanın aklına ister istemez cüneyt arkın'ın oynadığı vahşi kan filmi geliyor. diyalog hepimizin malumu
- öldürmek yok
- onlara söyle bunu. öldürmek yok. ama geliyorlar. kan akacak
- kan akıtmak yok!
- önce onlar akıttılar. can evimden vurdular. etimi dağladılar. kanım vahşileşti.
- öldürmek yok diyorum
- erkek gibi dövüşeceğim. kan akacak.
- öldürmek yok
- kan akacak.
- öldürmek yok. öldürmeyeceksin.
- kan... kan...
- beni dinle
- vahşi kan akacak, kan akacak, kan, kan.
- beni dinle
temposu çok yavaş ilerleyen sıkıcı bir film. daniel day lewisin performansı harika ancak onun dışında elle tutulur pek yanı yok.
--spoiler--
bir de eli karekterine kıl oldum kardeşim bir insan bu kadar mı ezik olur topal adam seni önce dövüyor hala akıllanmayıp yanına gidip bi de öldürülüyorsun.
--spoiler--
imdb deki yüksek puanına kanıp izlediğim film olmuştur ancak umduğumu hiç ama hiç bulamadım. hakkında bir çok olumlu yazı okuyunca acaba ben demi sorun var diye düşünmeye dahi başladım. aşısı uzun oluşu ve kimi zaman ölü temposuyla seyiri zordur ancak tabii ki daniel day lewis e hakkını da vermek gerekir...
daniel day lewis'in harika performansıyla ödülü sonuna kadar hakettiği filmdir. final sahnesinin uzunluğu mükemmelliğinden hiçbir şey eksiltmemiştir. zira daniel day lewis'in "i drink your milkshake" cümlemesini söylediği her an daha da bir izlenesidir.
daniel day lewis gerçekten mükemmel oyunculuk sergilediği fakat bu oyunculuğu sergilemek için adam gibi bir film mi yoktu demem sebep olan ve yarısında gözlerimi kapanmaya zorlayan film. büyük umutlarla izlemeye başladıktan sonra üzüldüm açıkçası.
oscar torenlerinden en iyi film odulu ile donmesini bekledigimiz filmdi lakin odulu no country for old men'e kaptirmi$tir ne yazikki. konusu, senaryosu ve oyunculuk ba$arilari cok iyi bir film. odulu kaptirmasinin $ahsi kanaat yonuyle 2 sebebi olabilir. birincisi pek cok ki$inin de kabul edebilecegi "konunun i$leni$i" olacaktir. zira her iki filminde konusu ilginc ve ba$ariyla i$lenmesine ragmen no country for old men bu konuda biraz daha ba$ariliydi. ikinci sebep ise teknik olabilir. zira no country for old men cekim teknikleri olarak her sahnede kendini belli eden bir yapim.
bir insan filmi hiç mi begenmez ve bu kadar mi sıkılır, ama hakkindaki yorumlari okuyunca bu kadar mi hayrete düser ve tekrar izleme istegi duyar iste öyle bir film.
daniel day lewis'in devleştiği, harikulade sahnelere sahip(kuyu içi sahneleri özellikle), bu seneki film kısırlığında epey oscar alacağını düşündüğüm, isminin neden there will be blood olduğunu anlamadığım film. son bir kaç ayda izlediğim en sağlam filmlerden biri bu. bir başkası içinse;
(bkz: atonement)
no country for old men i oscarlardan önce legal yollarla keyfine vara vara izlememize engel olan ancak there will be blood da bu olanağı sağlayan yetkililere teşekkür mü etsem bilemiyorum.
filmin imdb puanı bir yana, oscar adaylığı bir yana; daniel day lewis oynamışsa izlenir.
