mickey rourke'un abartmadan, ama pek de güzel acıtarak canımdan can aldığı film. müzikleri bir ayrı güzel, ratt, tam yerine oturtulmuş bir cinderella, firehouse gibi filmlerde duymaya alışık olmadığımız müthiş gruplar her sahneyi daha güzelleştirmiş.
smackdown vs programlarda izlenen amerikan güreşi maçlarının arka fonunda yatan yer yer acıklı hikayeyi anlatan başarılı bir film. kazanamasa da aldığı iki oscar adaylığına bu bağlamda dikkat.
Yönetmenin nasıl olduğu, daha önceki filmlerine nazaran nasıl bir yapıt ortaya koyduğunu falan bunların eleştirisini kritiğini yapmıycam, sadece filme değincem:
filmin ilk dakkalarında filmin klişe ve sıkıcı olacağını düşünmüştüm hem de dövüş güreş falan çok ilgimi çekmezdi. Bir turnuvaya katılırlar bu yaşlı koç azimle falan akıl almaz zaferler alır diye düşünmüştüm. Ama olmadı, klişe çıkarımlarımı teker teker götüme soktum. Bir yanda kızıyla arasındaki buzları eritme çabası, bir yanda striptizci kadınla olan bağ kurma çabası ve bir yanda da hayatı adadığı ama vazgeçmek zorunda kaldığı güreş mevzusu. Bir kere klişe olan noktasına değineyim; kalp krizi sonrasında kızının aklına gelmesi randy'nin kişiliğine ve filmin orjinal düzenine tat katmıyordu. Ama genel manada duygu yüklü başarılı bir filmdir diyebilirim. Hele son sahnenin başlangıcı ve akabinde giren sweet child o' mine filmin en vurucu ve bana göre duygusal noktalarından birisi. Ortalama üzeri bir filmdir ve izlenilesidir.
Yaşlanmış ve eskisi gibi olmayan bir adamın doğal hayatının bir kesimini izleme amacıyla filme başlanmalıdır. Zira film çok sürükleyici olaylardan oluşmuyor. Ancak oyunculuklar filmin amacına çok iyi hizmet ediyor ve ancak bu şekilde izlenesi bir film oluyor.
– Kahretsin, artık böyle şarkılar yapamıyorlar.
+ Lanet 80’li yıllar en güzeliydi.
– Guns N’ Roses muhteşemdi.
+ Kesinlikle.
– Ve Def Leppard.
+ Sonra o Cobain korkağı çıkıp işleri mahvetti.