vay vay vaaay... klaus dedik bağrımıza bastık adam manyak çıktı yedek cadı yedek kurt adam yedek vampir falan. damon' ın ısırığına çare sanırım o iksir olacak. elena yine saf saf stefan diye gezinirken stefan onu kendi elleriyle klaus' a verdi damon ise ölümle karşı karşıya şimdi. bir de damon aşık olmayı bilmezmiş falan filan. elena' ya an itibariyle gerçekleri görmesi için kocaman bir gözlük ve kızılcık sopası gerekmekte.
bok gibi dizi, twilighttan bile bok gibi. Kız çirkin, herif çirkin, konu çirkin, herkes ergen, replikler boktan, romantizm şişirilmiş de şişirilmiş. olmamış bu olmamış...
2.19 itibariyle klaus damon'ı bile geride bırakan karizması, yakışıklılığı, gülüşüyle kendi bedenine kavuşmuş, bizi de kendisine hasta etmiştir.
(bkz: joseph morgan)
eğer bir true blood manyağıysanız, ya da en azından daha önce true blood izlemişseniz, bünyenizde derin etkiler uyandırmayacak, hatta 'bu ne amk, o öyle olur mu, ı ıh yannış yaptınız hocu, sıçtınız amüniym' gibi istemdışı tepkiler vermenize sebep olacak dizidir, demedi demeyin.
elbette bir sürükleyiciliği var, merak ettiriyor, haz veriyor, iç gıcıklıyor, ama tekrar söylüyorum; bir true blood değil.
--spoiler--
damon piçi çok yahuşuhlu amk, uyuz oluyorum. ama eric reyiz siker!
stefan karizmatik olabilir ama bill reyiz hoplatır, her halukarda eline verir!
elena sookie salağından daha güzel, ona bir şey diyemem tabii.
--spoiler--
senelerce okuduğum fantastik romanlara dudak büken insanların şimdi bu vampir zımbırtılarının kitaplarını okumaları ve filmlerini izlemeleri mantıksızlığını yeniden aklıma getiren dizidir.
neden zımbırtı dediğimi de açıklayayım: az çok fantastik edebiyat okumuş bir insan vampirlerin bu tarz popülist kitap, film ve dizilerin vampirleri doğru anlatılmadığını rahatlıkla söyleyebilir.
filmleri ve dizileri çekilmeden çok daha önce yazılmış bu kitapların bu film ve diziler çıktıktan sonra tanınması ve best-seller listelerine girmesi de manidardır. bunun aksine hakkında herhangi bir film veya dizi çekilmemiş unutulmuş diyarlar ve ejderha mızrağı gibi seriler yalnızca edebi değerleriyle bu listelere girebilmişlerdir.
kurgu yazdığı söylenen bu kitapların yazarlarının kendilerine bir dünya bile yaratamamış olması ise kurguda ne kadar başarısız olduklarının bir göstergesidir.
2x15'te Elijah öldürüldüğünde Damon'ın şaşkın yüz ifadesi tüm dizinin en tatlı yüz ifadesi olup bir kez daha Damon'ı sarıp sarmalama isteği yaratmıştır. o soğukkanlı deymın ımızı bile şoka soktun ya, helal olsun alaric vallahi.
LJ Smith tarafından yazılmış "The Vampire Diaries" romanlarının diziye uyarlanmış halidir. Ancak alacakaranlık(Twilight) filmi ile çok benzer noktalar barındırmaktır. Efektleri ve konusuyla basit bir yapım olmamakla beraber, izlenmeyi hak eden bir dizidir.
2. sezon 15. bölüm dizinin en güzel bölümü olmuştur.
--spoiler--
entrika mı ararsın, yalan mı ararsın, heyecan mı ararsın, şaşkınlık mı ararsın hepsi bu bölümde.makul derecede korku unsuru da içeriyor üstelik.
lexi'yi özlemiştik geri dönüşlerle geri dönmesi sevindirdi.
elbette damon'ın aslında ne kadar iyi bi insan -vampir yani- olduğu da tekrar kanıtlanmış oldu.biraz saf olanından.
--spoiler--
bu dizi hakkında söyleyebileceğim en önemli şey şudur;
Bu dizide parti var, bu dizide ortam var olum.
Ama o nasıl bir parti yapmaksa, her bölümde var bu. istisnasız her bölümde ya bir balo var, ya bir kutlama yemeği var, ya bir okul etkinliği var,
insanlar işi gücü bırakıp sokak süslüyorlar, efendime söyleyeyim masalar kuruluyor, pankartlar asılıyor. parti sonrasında ve öncesinde de bara gidiyorlar ayrıca. boş durmak yok, akıyorlar. kutluyorlar bir şeyleri paso.
kimse de götünü kırıp "bugün de oturalım deymın yeaa" ya da "stefın ben uyucam baba dün akşam sabahladım meaa" diye yan çizmiyor, haldır haldır parti hazırlıyorlar.
olm nasıl ortam kurdunuz siz kendinize, ne biçim kasaba lan o. parti üzerine parti mi yapılır lan?
etrafta resmen vampirler dolaşıyor, kurtadamlar cirit atıyor, ama geleneksel vali yemeği ya da ne bileyim lisenin 87. osuruk bayramı kutlanmadan edilmiyor.
en son bölümde aklıma geldi, lan dedim kendi kendime, acaba ben mi abartıyorum, bu sefer yapıcaklar mı?
yine parti yaptılar anuna koyum.
rahat durun olm. coşmayın iki dakka.
Ayrıca bunu yazarken ikinci bir farkındalık yaşadım, (nasıl cümleyse bu da) her seferinde masum biri vampirler tarafından dişlenerek öldürülüyor, sonra basına filan açıklama yapıyorlar bu ölüm hakkında, o da fix şöyle;
-jeysın'a nolmuş
+hayvan saldırısı baba.
-hadi ya.
+hayvan saldırmış.
kimse de demiyor ki "lan olm her hafta hayvan saldırısı mı olur lan, ayakta adam mı sikiyorsunuz?" diye.
--spoiler--
şu tyler a ne demeli yaa kız senin her türlü sorununla uğraşsın sonra sen kızı öp kokla,sonra kıza yok sana güvenmiyorum tripleri çek.yok yaa başka derdin varmı tüylü dostum?
kız arkadasıma indirmem vesilesiyle tanıstıgım ve bölümleri seri bir şekilde akıp gidebilen bir dizi. kitabina aldanarak aaa burda su da olmalıydı derseniz yanılırsınız. şekil olarak üst düzey benzerlikleri olsa da senaristler kitabın dışarısına çıkmayı da kendileri için sorun görmüyorlar.
izlenebilesi bir dizidir. damon karakteri gercekten filmin mihenk tası gibi. Ian Somerhalder kendini aşan üst düzey bir performans sergilemiş. kötü bir karakteri canlandırsa da duruşu mimikleriyle hakkkını sonuna kadar veriyor. ne stefan ne elena. o kadar diyorum.
uykusuz gecelerimin sebebi olan dizidir. çok klişedir evet, ama izleyince sizi çeken bir tarafı da yok değildir. zaman geçsindir işte tatilde yapacak bir şey bulamayan sosyal hayat yoksunu sözlük yazarına eğlence çıksındır.
o değil, 1.sezondayım arkadaş bu ne biçim hayattır ya ben de istiyorum bundan. adamlar lise okuyor maşallah ama sürekli parti, eğlence. yok 50ler partisi, yok cadılar bayramı, yok şu yok bu. hayat bunlara güzel.
editditdit: stefan, küçük emrahı geçtin evladım, o nası bakışlar öyle.