Şu an solığum kesilene,kusana kadar koşarak tükendiğim anda fiziksel bir engele çarparak, bu dünyanın sahte olduğunu anlama isteğimi depreştiren film. Neyse adı üstünde işte film. Kurgu.peh.
izleyenlerin de bazen "bende böyle bir durumda mıyım lan?" gibisinden tepkilerine sebep olurlar. sakıncalıdır, ufak yaştakilere izletirseniz hayat öyleymiş gibi davranmaya başlarlar. (bkz: çocukluğum)
yok normalde efsane ama kendi çapımda da efsane. kült film olup da izlemediğim sayılı filmlerden biri bu ve yaklaşık 4 aydır sürekli izleyeceğim deyip bir şekilde geçiştiriyorum. oysaki bir klasör uzaklıkta. buna artık bir son vermeli diye düşündüm ve o günün bugün olduğuna karar verdim. hadi bakalım, ben kaçtım. *
Acaba bu benim hayatimda ben mi anlamiyorum?bana bir sey mi anlatmaya calisiyorlar? Bu bir isaret mi? yoksa oyuna gelen ben miyim? gibi sorular sordurtan filmdir.
jim carrey için sadece komedi oynayabilir diyenlerin dötünde patladığı bir filmdir. henüz konusunun orjinalliğine başka bir filmde rastlamadım. yani olmuş efendim alkışlıyoruz.
hiç bir özel efektin, hiç bir 3d, imax teknolojisinin bir insanı bir filmi izlemeye çekemeyeceği kadar güzel bir kurguya sahip filmdir. kurgunun, fikrin, hikayenin ve oyunculuğun sinemadaki en önemli öğeler olduğunu bize anlatan, hayatı sorgulamaya yönelten, bünyede fiji'ye gitme isteği uyandıran olağanüstü bir başyapıt. çok basit ama çözülemeyen biz kimiz, neden buradayız sorusunu karmaşık senaryolar yerine çok basit bir filmle irdelemek gerektiğinin kanıtı. uğruna ne kadar güzel cümle dökülse az gelecek film. arşivimin baş köşesinde oturan, bugün yine yeniden izlediğim film. arşivimin baş köşesindedir.
jim carrey hakkında söylenecek söz zaten yok. şişirilmiş aktörlerden farkı kalitesidir. ayrıca;
hani bazı filmler vardır 5-10 kere izlemişsindir ama tvde zap yaparken denk geldiğinde diğer kanala geçemezsin de o filmi tekrar izlersin ya. bu öyle bi film işte.
devasa bir bilim kurgu, aynı zamanda korkunç derecede gerçek. gerçek olmayan tek yanı şu ki; samimiyetin sahte, gülümsemelerin kıskançlık örten kılıflarına rağmen truman onlar gibi olmamış ve "acı" da olsa gerçeğin peşine düşmüştür.
(bu arada araya giren bıçak ve kakao reklamları mükemmeldi)
jim carrey'nin filmleri arasında açık ara en iyisi, ölmeden önce mutlaka izlenmesi gereken filmlerden. izledikten sonra 3 gün paranoya gezmemek mümkün değil. jim carrey'nin karısını oynayan kadının yaptığı bıçak seti reklamı da unutulmaz.
güzel mesajlar içeren bir film. fight club'ta olduğu gibi kapitalizme dokundurur."good morning! and in case i don't see you; good afternoon, good evening and good night." sözüyle hatırlarda kalır.
the truman show andrew niccol tarafından yazılan ve peter weir'ın yönettiği 1998 yapımı bir jim carrey filmidir.
"günaydın! ve olur ya belki sizi göremem; iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler!"
aklıma ve içime kazınan sözlerden biri.