Kesinlikle bu yorumların okunup da izlenilmemesi gereken filmdir. Yorumlar etkiler ve tam istediğiniz mesajı alamazsınız. Ama izlenmesi gereken ilk 3 film arasındadır.
Gişede başarısız olmuş, maliyetini zor kurtarmış, sonradan değeri anlaşılmış film.
Vikipedi'den alıntı:
Film, gişe hasılatının bütçesini zor karşılamasına rağmen eleştirmenlerden olumlu eleştiriler aldı ve birçok ödüle aday gösterildi. Sonrasında kablo televizyon, VHS, DVD ve Blu-ray üzerinde dikkate değer bir ilgi gördü. Amerikan Film Enstitüsü'nün hazırladığı AFI'nın 100 Yılı... 100 Film listesinin 10. yıldönüm sayısına dahil edildi. IMDb sitesinde 1.462.670'dan fazla kişinin oylarıyla 10 üzerinden 9.3 puan aldı ve gelmiş geçmiş en iyi film seçildi.[2]
klişe bir tabir olsa bile adam akıllı izleyen bir insanın hayatını değiştirebilecek bir filmdir. bir filmle değişecek hayatı silkeyim demeyin umudun ve umutsuzluğun ne olduğunu, gerçek bir arkadaşlığın nelere kadir olduğunu iliklerinize kadar hissettirecek izlediğinizde..
bir erkeğin kamil olup olmadığını,
br kızın kezban olup olmadığını,
bu filmi önermesiyle veya gereğinden fazla övmesiyle anlayabilirsiniz.
(bkz: kezban-kamil turnusolu)
Tadı damakta kalıyor. Sessiz ve derinden ilerleyip can alıcı noktayı sona saklıyor. Bu yüzdendir ki yıllardır en iyi ilk on film arasına giriyor. Kısaca kalite adında gizli.
filistinde 9 bebek daha ölmüş bugün, doğu türkistanda ise 27 kişi daha işkenceye alınmış haber bile alınamıyor kendilerinden,
işte avrupa ve amerikalıları bunlarla oyalıyorlar, herkesin derdi bu olmuş bugün oralarda,
bayraklarla meydanda olanların resimlerinin altına bbc-cnn ve diğer islam düşmanı medya "halk hükümete karşı demokrasi için meydanlarda eylem yapıyor" diye yazıp haber yapıyorlar, onların halkı da buna inanıyor,
gerçi onlara gelene kadar, bizde daha mevzuyu idrak edememiş, 100 yıldır devşirilmiş kafalar bile anlayamıyor.
"Hala o iki italyan bayanın ne söylediği hakkında fikrim yok. Doğrusunu isterseniz, bilmek de istemiyorum. Bazı şeylerin söylenmemesi daha iyidir. Söyledikleri şeyin, kelimelerin ifade edemeyeceği kadar güzel ve kalbinizi sızlatacak kadar duygulu bir şey olduğunu düşünmek istiyorum."
- Düzeldiğinizi hissediyor musunuz?
+ Düzelmek mi? Bir düşüneyim. Bunun ne olduğu konusunda bir fikrim yok.
- Yani topluma katılmaya hazır...
+ Bunun ne demek olduğunu biliyorum evlat. Bu benim için sadece uydurulmuş bir kelime. Politik bir kelime. Sizin gibi iş sahibi takım elbise ve kravatlı gençlerin bilmek istediği nedir? Yaptığım için pişman olmamı mı istiyorsunuz?
- Pişman mısınız?
+ Pişman olmadığım tek bir gün bile yok. Burada olduğum ya da olmam gerektiğimi düşündüğünüz için değil. O zamanları hatırladığımda küçük aptal bir çocuğun işlediği korkunç suçu hatırlıyorum. Onunla konuşmak istiyorum. Denemek ve onunla konuşmak. Ama bunu yapamam. O çocuk geçmişte kaldı. Bu yaşlı adam da onun artığı. Bununla yaşamak zorundayım. Düzelmek mi? Bu saçma bir söz. Gidip formlarınızı damgalayın evlat. Vaktimi harcamayın. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse umurumda bile değil.
Yönetmenliğini frank darabontun yaptığı başrollerinde morgan freeman ve tim robbinsin rol aldığı efsane filmlerdendir fakat filmde birkaç mahkumun andy dufresneye tecavüz ettiği sahneler bulunmasa daha iyi olurdu dediğim film kurguda bu olayların yer alması filmin etkileyiciliğini arttırsa da film boyunca aklınız sürekli bu sahnelere takılıyor andynin psikolojisini anlamaya çalışıyorsunuz.
Forrest gump, yeşil yol olabilir listede fakat 1.liği hak edenin esaretin bedeli olduğu nettir. Sadece kurgu bakımından değil, oynayış gibi özelliklere de dikkat edildiğinde diğer efsaneleri sollamıştır.
1994 yılında ilk gösterime girdiğinde afiş ve tanıtım yazılarında "Stephen King eseri" olduğu belirtilmemiş, son anda alınan bir kararla tüm afişlerden Stephen King ismi çıkarılmıştır. Nedeni, King'in korku roman ve hikayelerinden daha çok para kazanabilmek için baştan savma şekilde aktarılan ucuz korku filmlerinin King'in ismine zarar vermeye başlamasından dolayı filmin geleceğini daha baştan karartacağının düşünülmesidir.
Ancak o yıllarda çok popüler olan Tom Hanks'in gölgesinden bir türlü kurtulamamış, 38 milyon dolar gibi dar bir bütçeyle çekilen film 18 milyor dolar gibi bir hasılatla tam bir gişe hayalkırıklığı olmuştur. Hiçbir Oscar alamamış olması da üstüne tüy dikmiştir.
Ancak ilk Tom Hanks heyecanı geçip de ya nedir bu kadar 7 dalda Oscar'a aday gösterilen film biz bir şey mi kaçırdık acaba diye meraklanan Amerikan sinema seyircisi, ev videosu üzerinden filmi tam anlamıyla bir kez daha keşfetmiştir. 120 yıla yakın sinema tarihinde eşi benzeri az rastlanır bir geridönüşle, sadece izleyicilerin ağızdan ağza reklamıyla ağır ama emin adımlarla hakkı olan başyapıt statüsüne kavuşmuştur.
2008'ten beri IMDB'de bir numara ve belki de ilk 250'deki en tantanasız, en anti-ergen film olmasına rağmen Baba gibi, Ucuz Roman gibi, Dövüş Kulübü gibi son on beş yılın ergen gençliğinin taptığı tüm filmlerin arasından sıyrılıp kurulduğu baş köşeden indirilemiyor.
ilginç doğrusu. Yazarı korku romanlarında efsane ama konunun korkuyla, bilim kurguyla, olağanüstü olaylarla uzaktan yakından ilgisi yok; yönetmen hiç tecrübesi olmayan, sadece King'in küçük bir hikayesini önceden sinemaya taşımış ve King'in övgüsünü kazanmış, yani yalnızca King aşkıyla filmi çeken no-name bir yönetmen. Evet Morgan Freeman beğenilen bir oyuncu ama ne Al Pacino ne da Marlon Brando statüsünde; Tim Robbins o zamanlar bile saygın ama Tom Hanks'in gölgesine bile giremeyecek derecede silik konumda. Hikaye uzun, dışarıdan baktığınızda durağan, 1950lerden beri çevrilen birbirine benzer onlarca hapishane filminden biri gibi duruyor. içinde uçan atlayan taklalar atan gözleri ışıldayan doğaüstü kahramanlar, ışın kılıçları, günümüz gençliğinin aklını hayalini çelip tişörtlere, oyunlara konu olan hiçbir olağanüstülük yok.
Sadece umut var. Bu kadar "hit" olmaktan uzak parçalar bir araya gelmiş, olağanüstü bir senaryo, yönetmenlik becerisi ve oyunculukla alevlenmiş ve bu umut sayesinde mükemmel bir sinerjiyle birleşip tek tek hallerinden çok daha harikabir bütünsellik ortaya çıkmış; o bütünselliğin zamkı da "umut" olmuş.
Belki o yüzden çok seviyoruz Esaretin Bedeli'ni. Onca atlama zıplama zamanda uçma geri gelme vs...bilinçaltımız bunların olmayacağını, sırf aldatma üzerine kurulu yapay bir dünya olduğunu, asıl var olanın umut, iyiliğe, dünyanın geleceğine duyulan umut olması gerektiğini fısıldıyor bize. Belki de bu kadar gösterişsizliğine rağmen 8 yıldır IMDB'de bir numara olmasının, izleyenlerin ayılıp bayılmasının tek sebebi bu: Umut.
Filmden ve hikayeden bir sözle noktalayalım: Hope springs eternal...