en etkileyeci sahnesi, hapisane müdürün incili andy dufrense'ye uzatarak "kurtuluş bunun içinde" demesidir. filmin özetir bu sahne. ah! andy kız kardeşlerden az çekmedin doğrusu.
türkçe dublajı dvd'sinde vcd'sinden daha kötü olan filmdir. dvd'si ekstra özelliklerine rağmen türkçe dublaj konusunda o ruhu sesle, seslendirmeyle verememiştir. red'in sesini beğenmeyip kırk yıllık vcd'me sarıldığımı hatırlarım.
Andy : Bir şeyler var içinde; Alamayacakları; Dokunamayacakları; Sana ait olan bir şey var.
Red : Neden bahsediyorsun?
Andy : Umut.
Red : Umut? Sana bir şey söyleyeyim, dostum. Umut tehlikeli bir şeydir. Umut bir insanı delirtebilir.
hiç derdinizin olmadığı bir akşam ne yapsam acaba diye düşünürken sakin kafayla cips, çekirdek bilimum içecekle doyasıya tekrar tekrar izlenesi bir film.
belleğimde çok fazla film ve bu filmleree ait kareler vardır. 2000 yılından itibaren bu film izleyeceğim izleyeceğim dedim, o gün dünmüş.
Daha önce izlemediğime üzülmedim hiç. Tam zamanında izledim. Uzun zamandır bir filmden bu kadar tad alamamıştım
Umut; bir filmde bundan daha güzel nasıl işlenilebilir ki; peki ya alışkanlık, herkesçe kötü olan şey sizin için iyi olabilir mi?
Oyunculuklara değinmiyorum bile sanırım en büyük şanssızlığı tom hanks'li forrest gump zamanına denke gelen bir başyapıt olması.
O değil de brooks'a değinilen sahne ve zamanda, kendini brooks'un yerine koyan bir ben mi varım yoksa tüm izleyenlerde o etkiyi yarattı mı?
Çok fazla süre tanımıyorum kendime kısa bir zaman sonra tekrar izleyeceğim. var mı iddiaya giren?*
görsel sanatsal güzelliği bir yana, filmi izlerken içinizde hep bir merak ve merakla gelen umut var ki olaylar geliştikçe umulan şeylerin nasıl gerçekleştiği ve haksızların nasıl layığını bulduğunu görebileceğiniz bir dostluk filmi. son sahnede duygulanmamak elde değil, sonuyla da mutlu etmiştir.