dünya üzerinde kendisinden güzel filmler var evet. ancak imdb'de birinci olması bana batmıyor çünkü sağlam film, sonuçta büyük bir kitle oy veriyor. ama abartılmış angut filmi pulp fiction'ın 6.sırada olması o kadar başyapıta hakarettir azizim, bunu abartanların sinemadan bi bok anlamadıkları açıktır.
kendinden sonraki bir çok filme ve diziye örnek teşkil etmiş bir stephen king eseri uyarlaması. dönemi için oldukça orjinal olan konusu fevkalade oyunculuk performansıyla donatılınca ortaya böyle bir film çıkmış. izlerken tüyleri diken diken edebilir.
bundan yaklaşık 10 sene önce ilk izlediğimde demiştim kendi kendime "eğer hayatıma bir film yöne verecekse o da budur" diye. halbuki o zamana kadar izlediğim kaliteli yapımların sayısı oldukça azdı. aradan geçen sürede yüzlerce film izledim. çok beğendiklerim, hatta hayran olduklarım da oldu lakin hala en birincimdir. nasıl olmasın lan? bir andy dufresne karakteri yaratmış adamlar ki o damı ziftlerken gardiyanla girdiği diyalogun ardından arkadaşlarına bira ısmarlatıp dünya' da gördüğüm en güzel tebessümle onların biralarını yudumlaşını izlemesi gözümün önünden gitmiyor hala. yanına da "senin adın da red olacak üstad" deyip morgan freeman' ı koymuşlar bi de. o da "tarih yazmam isteniyorsa yazarım" demiş resmen. ha bir de umut koymuşlar işin içine. hala izlemeyen varsa, ıslak odunla dövülmeyi hak ettiklerini bilsinler. o kadar.
bazı filmleri çok fazla abartıyorlar. hayr kesinlikle güzel film kesinlikle izlenmesi gerek falan da ben the shawshank redemption ı izlemedim sanıyordum. yani o kadar etrafımdakiler abartmış ki bu durumu. ben bu filmi kesinlikle izlemedim dedim. okumuyorum izlemiyorum falan da film in büyüsü bozulmasın diye ne olduğuna da bakmadım.
yıllar önce izlediğim film. olay budur. bu kadar övgü de iyi bir şey değil.
büyük bir arzuyla indirdim neyse bir daha izliyeyim bakalım...
geçen gün bilmem kaçıncı kez izlediğimde yine anladım. benim için film brooks un tahliye olması ve yaşamına son vermesi içinde geçen zamandı. oradaki replikler alışılmışdan kopmanın zorluğu apayrı bir film gibi ve aşırı etkileyici. bu tadı bir bu sahne bir 21 gram ın son sahnesi verir.
böylesine basitken defalarca izlenesi etkiyi nasıl yarattığına şaşılan film. küçük detaylar, tekrarlandığında akla kazınacak replikler ve bir de çok olmasa da dahiyane bir son.
konusu gayet basit olan filmdir. mükemmelliğini işleniş yönünden kazanmıştır kanımca. hapishane psikolojisini çok iyi yansıtmış gibi gözüküyor.* ayrıca kütüphanedeki yaşlı adam beni dehşetler içinde bırakmıştır. hatalara çok takılıp filme bok atmanında mantığı yoktur. teknik hatalar illaki olur , zevkini çıkarmaya bakın. he bu arada posterin kaçış sonrası gergin durmasından başka hiç bir hata göremedim , umursamamışımdır belki. ne bulupta filme bok atsam diye düşünüp inceleyeceğime oturdum mis gibi izledim beğendim kalktım. gerekeni yaptım.
ama benim aklıma birşey takılıyor birader; müdür andynin kaçtığını öğrendiğinde afiş duvardaydı. bu adam tünele girdikten sonra o afişi nasıl tekrar oraya koydu hala aklım almıyor.
afişin hala duvarda asılı olmasının bir hata olmadığı film. bence yani. çünkü;
--spoiler--
andy tüneli kazarken de afişi çıkarmadan, kafasını afişin altına sokarak kazıyordu. dolayısıyla tünele girerken de afişi çıkarmayıp, sadece alttan kaldırarak girmiştir diye düşünüyorum.
--spoiler--
izlerken, kendinizi oyuncuların ve filmin arasında bulursunuz, o anları bir bir, an be an yaşarsınız. başlıkta da sıklıkla tekrarlandığı gibi ölmeden önce izlenmesi gereken ve aynı zamanda imdb'de zirvede olması gereken filmdir.