söylenmiş ya da söylenecek bütün güzel sözleri hak eden filmdir. abartılı senaryosu olmadan, görsel bir katkı olmadan bir film bu kadar izlenebiliyorsa bu film olmuştur. oyunculuklar öyle bir konuşur ki kendilerine hayran bırakırlar, benim gibi morgan freeman sevmeyen bir cahile bütün sözlerini yedirebilir. şimdi yapmak gereken en yakın zamanda tekrar izlemek ve tadını çıkartmaktır...
seneler sonra sabahın erken saatlerinde tekrar izleme şansı bulduğum arşivlik bir film. bir insanın nasıl en zor şartlarda neler yapabileceğini izleyene gösteriyor.
güzel olduğuna dair iyi reklamının yapıldığı, insanların büyük çoğunluğunun da 'ulan bu filme herkes güzel diyor, şimdi ben beğenmediğimi söylersem sinemadan anlamadığımı sanarlar' deyip esas görüşlerini belirtmekten çekindikleri sıkıcı ve bir o kadar konusu ve kurgusu basit film. daha doğrusu filmimsi.
hapishanede izlenmesi muhtemelen insanı bambaşka bir psikolojiye sevkedebilecek bir filmdir. hikayesi ile gayet başarılı bir filmdir. hapishanede olunmadan da izlenesi bir filmdir.
sağlam iki hata barındıran film. 1.' si; filmin henüz başında hapishaneyi tepeden gösterirken, sağ üst köşede çekim yapılan helikopterin gölgesi belirmektedir. 2.' si de filmin sonunda; andy dufresne tünele girdikten sonra o posteri kim -tekrar- yapıştırmıştır ki poster gergin durmaktadır?
hapishane mudurunun andy'nin kacisindan sonra hucrede soyledigi laf mukemmeldir: "he vanished like a fart in the wind." o anda olayi ozetleyebilecek en guzel lafti herhalde bu.
Facebook'taki o 'ölmeden önce izlenmesi gereken filmler,dünyadaki en iyi 10 film,izlerken durduk yere depresyona sokan' tarzı grubumsu şeylerde bile adı hep en başlarda olan başyapıttır.
hayatımda yemediğim kadar eksi yememe neden olmuş, an itibariyle 509 bin oyla hala imdb top list'in birinci sırasında duran vasat film.
8 tane adam tutup sabah, akşam 10 üzerinden 1 verdirmeyi düşünüyorum.
muhalefetimin sebebi ukalalık değil efendim.
şöyle ki;
bir sürü hapishane filmi izledikten sonra, her filmde aynı olan sahneler bir yerden sonra bayatlıyor, sıkıcı geliyor. bunun üstüne bir de bu sıkıcı sahneleri ve sıradan anlatımı meşhur eden bu filmi izledikten sonra, şahsen ben de bir ayakta alkışlama hissi oluşmadı.
hapishane filmlerinin klişelerini ilk oluşturan film bu olabilir ama herkes bu türün örneklerini klişeleri yaratanlardan, klişeleri kullananlara doğru giden bir sırayla izlemek zorunda değil.
e böyle olunca da bu film çok geyik geliyor insana.
azimle sıçanın taşı delebileceğini bir kez daha kanıtlamış olan ve zencilere karşı düşüncelerinizi pozitif yönde etkileyecek harkulade bir başyapıttır.