gençlik filmi olmasından ötürü çok düşük beklentilere sahip olduğum ama beni inanılmaz yanıltan film. soundtrack olsun, konu olsun, oyunculuklar olsun, hepsi de çok güzeldi, çok hoştu. yüzde bir tebessüm bırakan filmlerden.
Az önce üçüncü kez bitirdiğim film. Roller harika, karakterler orijinal. Özellikle living room routine kesinlikle denemek istediklerim arasında.
Özellikle ezra miller'a her izlediğimde hayran oluyorum, bir insan duyguyu bu kadar yansıtır. Logan lerman rolü gereği sessiz bir tip ve bunu da güzel yansıtıyor, emma watson desen zaten bir harika. Bir sonuca ulaşmıyor film, bir gencin yaşadıkları üzerine kurulu ama verdiği mesajlar çok güzel. Bir kere içinden geleni yapmak öğretiliyor bu filmde, anı yaşamak. Müzik zevkinin karakteri yansıttığını, kitap okumanın kattıklarını anlatıyor. Ezcümle, izleyin izletin efendim.
--spoiler--
halen teyze charlie yi küçükken taciz etmiş. sam in babasının patronunun, kendisini 11 yaşında öptüğünü söylediğinde olduğu gibi charlie nin bastırılmış anıları yavaş yavaş ayyuka çıkmaktadır. bu yüzdendir ki charlie kafayı sıyırmış şekilde imgelenmektedir. acaba ben de mi küçükken taciz edildim? ya da charlie nin aldığı lsd psikoza geliştirmesine de sebep olmuş olabilir. bu da benim kişisel yorumum. bir küçük eleştiri de tünel in içinde cıncık gibi çeken radyoya gelsin.
--spoiler--
yaklaşık bir yıldır beklediğim ve henüz izleme imkanı bulabildiğim, içinde son derece mükemmel müzikler barındıran kitap uyarlaması bir film. çocukluğunda yaşadığı bazı olaylar sonucu geçirdiği travma okul hayatını alt üst eden bir gencin bazı açılardan kendisine benzeyen yeni arkadaşları yardımıyla ortama uyum sürecini konu alan bir gençlik filmi.
her ne kadar filmin odağında charlie olsa da benim asıl ilgimi çeken karakter patrick oldu. o kadar enerjikti ki bütün filmi o sırtlandı resmen. brad'in yandaşlarından biri çelme takıp patrick'i düşürdükten sonra brad ile patrick arasındaki diyalog en az charlie'nin sorununu öğrendiğimiz hastahane sahnesi kadar duygulandırdı... ve sam, sam, sam... annesinin kötü ilişkisinin izlerini bir türlü üzerinden atamamış masum bir kız aslında o.
Bir gecede okuyup bitirilen kitap gibi adeta film. Çeşit çeşit duyguyu uyandırıyor insanda. Böyle olunca da tok karnınıza kalkıyorsunuz sofradan. Görüntüsü itibariyle de zaten fantastik bir ortamı sezebilir izleyenler. Belli bir olay üzerine değil de karakterlere tek tek yoğunlaşan bir yapısı var filmin. Bazı şeyler boş kalıyor insanların kafasında bu da sanırım kitabını aldırmaya yönelik bir hareket.
Fakat özellikle bu gencin teyzesiyle yaşadıkları üzerine yoğunlaşan ve drama tadını sonuna kadar hissettiren bir film olmasını beklerdim. Şöyle iki buçuk saatlik dolu dolu bir psikolojik drama alabileceğimi düşününce üzülüyorum biraz olsun. Ama kesinlikle overrated bir ergenlik filmi değil. Ağır ve amerikan liselerine eleştirsel yönde bakan bir yapısı var.
Lise hayatına yeni başlayan, arkadaş ortamını sağlamaya çalışan bir gencin yaşadıkları herkesi etkilemez. Halden anlamak diye birşey vardır ya Charlie gibi olan Charlie'nin halinden anlar her zaman. O yüzden onun ruh halini içinde barındıran bir ergen bu filmden daha fazla tat alıp, daha fazla öznel bir bakış açısıyla değerlendirir bu filmi. Hele ki müzik-sahne uyumu insanı alır götürür başka yerlere.
Sonunda şunu söyleyebilirim ki filmde hep bir boşluk hissedeceksiniz ki var bu. Ama mutlaka izlemeniz gereken ve melankoli ruh haliyle yaşayan birinin daha iyi anlayabileceği bir film olduğu garantisini verebilirim.
Prozac kullanan, majör depresyonda olan, ağlamadan uyumayan, intiharı sürekli düşünen ve hatta teşebbüs etmiş olan, aşık olan, nefes alan, yaşayan ve aslında ölü olan biri anlar bu filmi. Ve sanki olağandışı bir şeymiş gibi ağlar. *
başrollerini: Emma Watson, Logan Lerman, Nina Dobrev, Paul Rudd gibi isimlerin aldığı, türü dram-romantik olan bir film.
kadrosundaki tanıdık isimler ve okuduğum -çoğu- olumlu yorumlar sonucu izledim. film hüzünlü, neşeli, samimi her türlü duyguyu hissettiriyor. izlerken beklentiyi çok yüksek tuttuğumdan mıdır bilmem ama güzel olmasına rağmen o kadar da abartılacak bir film değil. bence.