87 dakika boyunca bir odanın içinde geçmesine rağmen kendini izletmeyi başaran bir film başta. Çok az senarist ve yönetmen bunu becerebilir. Etkileyici bir konusu ve içine çeken diyalogları var. insan kendi kendine bir şeyleri sorgulamadan duramıyor izlerken. Zaten etkileyici gelen kısmı da bu sanırım. Bir soru soruyorlar ve geçiyorlar ama sen orada kalıp kendi kendine sorup sorup duruyorsun film boyunca, üstelik sorulara sürekli yenileri ekleniyor. Sağlam olmasa da diyalogların etkileyiciliği buradan geliyor sanırım. Din konusunda islama değinmemeleri ve filmin sonunun yeterince iyi bağlanmaması filme eksi puan getirse de özellikle de filmin konusu ve gidişatı hakkında hiç bi fikre sahip olmadan izlenince baya güzel bir film. Ama bir başyapıt mı? Sanmam.
Bir bilimkurgu filmi. Afişinde dünya üzerinde ışıklar içinde bir adam görünce galaksiler arası yolculuk, ışınlanma, uzay gemileri falan beklediğim, izlerken şaşkınlıkla filmin sadece bir oda içerisinde toplamda 7 + 2 = 9 kişi arasındaki 90 dk lık diyalogdan ibaret olduğunu anladığım, sıkıcı bir film zannettiğim ama film bitince "acaba bir daha mı izlesem" diye düşündüren bir baş yapıt bana göre. Diyaloglar arasında flashback şeklinde anlatılan konunun gösterilmemesi filmin maliyetini düşürmüş. Ama bana göre bu çok daha iyi olmuş. Richard Schenkman'ın yönettiği 2007 yapımı Jerome Bixby'nin hikayesi üzerine kurulmuş bu filmin ana konusu diyebileceğimiz olgular o kadar fazla ki, ben aklıma gelenlerden şöyle alelade bir liste oluşturayım diyorum.
14000 yaşındaki bir adam için ölümsüzlük bir lanet mi? yoksa bir hediye mi
Eğer adam ölümsüz değilse, her şeyi çok bilmek, hazır cevap olmak 6 tane üniversite hocası olan uzman bilimadamını alt edebilmek için yeterli mi?
Din dediğimiz olgu gerçekten de düşündüğümüz gibi mi?
Dondurman Gaymak filmi 150.000 dolarlık bütçe ile çekilmişken, 200.000 dolarla bir başyapıt çıkarılabilir mi?
Filmin büyüsünü bozmadan bir de spoiler verelim de tam olsun madem...
--spoiler--
John Oldman, görevinden istifa etmiş ve taşınmak üzere olan bir profesördür ve eşyalarını arabasına yüklerken üniversiteden arkadaşları veda etmeye gelirler. adamımız john oldukça sessizdir, sanki bir derdi var gibi görünmektedir, şefkat bekler gibidir. arkadaşları sorarlar, neler oluyor, neden gidiyorsun diye. başta söylemek istemese de içinde tutamamaktadır ve der ki “14000 yıldır yaşayan bir insan olsaydı neye benzerdi?”.
bu soruyla başlayan tartışma filmi tamamı kendi alanlarında uzman diğer profesörlerin (arkeolog, biyolog, psikolog gibi) soruları ve yorumlarıyla 1 saatlik bir tarih dersine dönüştürmüşler.
--spoiler--
düşük bir bütçe ile çekilebilecek film olmuş. Sonuçta mekan tek, kişiler sınırlı. Ancak bir konu bu kadar iyi anlatılabilirdi. Filmin konusunu okuduğumda çok başka bir şey bekliyordum. Yine de beni kendine kilitledi. Filmi yarıda bırakamıyorsunuz. Size kendini izlettirebililecek bir yapıya sahip.
bir film değil öncelikle burda anlaşalım. tamam oyunculuklar çok güzel, ışık çok güzel ayarlanmış fakat bir sinema filmi değil. bir tiyatro eseri olabilir. bir radyo tiyatrosu uyarlaması yapılabilir. hatta bir kitabı bile yazılabilir.
konusu itibari ile insanlığa yeni bir pencere açacak şeydir ama. daha doğrusu insalığın yüzlerce yıl önce kapattığı o pencereyi tekrar açabilecek cesaretteki insanlara hitap etmektedir.
doğru arkadaş grubu ile her sahnesi durdurulup, konu tartışılıp tekrar seyire devam edilebilir.
bir kısım arkadaş neden hz.muhammetten bahsedilmiyor diye sitem etmiş. belki bahsedildi fakat senaryodan son anda çıkartıldı. bilemeyiz. ki mutlaka bir yerlerde bir gönderme mutlaka var. hissediyorsunuz fakat o kadar da abartmayalım diyerek senaryodan çıkartılmış bence.
üzerine yazılacak o kadar çok şey var ki. ama işte "duyuyorum anlatmıyorum" demiş şair.
mükemmel diyaloglara sahip, izleyeni git gide kendine bağlayan film.
--spoiler--
-tarih boşluktan nefret eder.
-hiçbir şey sonsuza dek sürmez ama belki bazı şeyler sürer.
-bir çağın hayali bir sonrakinin gerçeği değil midir?
--spoiler--
valla aklıma gelmişti lan demiştin filmin konusu hakkında okurken.
inanılmaz derinlikle, görsel açıdan pek bir şey vermediği iddia edilse de gayet temiz kadrajları olan, muhteşem diyalogları olan, can yakan sonu olan film.
birkaç kere geniş aralıklarla izlenmesi migrene iyi geliyor diyorlar. o derece de kafa yoran film.
k-pax vari bir film ama çok daha sürükleyici olduğunu düşünüyorum. adamın anlattıklarını dinledikçe dinleyesin geliyor lakin etraftaki akademisyenlerin de neden daha çok soru sormadığını anlamış değilim sonu çok abuk bitiyor.
türünün (bkz: 12 angry men) ile birlikte en başarılı örneklerinden biri olan. dünya tarihi ile ilgili bilinenlerin aslında nasıl başka türlü anlatılabileceğini bize gösteren filmdir.
güzel ve izlenebilirliği yüksek bir filmin her zaman bütçede yatmadığına örnek olarak gösterilecek film. oyunculara para verilmese bedavaya gelirmiş.
--spoiler--
keşke sonunda adamın kimliğini bilemeseydik.
--spoiler--
adamlar yapmış abi demekten ziyade filmin çekildiği mekanı size şöyle bir anlatmak isterim..
üniversitede evinizdeki salonu düşünün. orada 8 kişi ile beyin jimlastiği yaptığınızı varsayın.. filmin ana teması bu..
--spoiler--
bir adam var 14bin yaşında olduğunu söylüyor ve sizin inandığınız tüm değerlerde oradaydım ya da bendim diyor..
buda nın hz isa nın üzerinde bir varlık olduğunu ve hristiyanlığın aslının doğudan araklama olduğunu izah ediyor..
sadece o değil, ilk insanların ilkinin nasıl hafızasını yeşerttiğinden dem vurarak mühim olanları nasıl sakladığını öyle bir dille anlatıyor ki ağzınız açık izliyorsunuz..
filmi yatarak izliyordum bir anda 10. dakikadan sonra noluyoz lan diyerek oturmaya başladım, sonrasında ellerimi çeneme dayadım ee eeee eeeeeee ulan noluyo lan burda dedim..
adam anlatıyor da anlatıyor.. masal gibi geliyor size.. dinliyorsunuz, 8 kişiden 6sı kendi dalında prof.. biri öğrenci....
kelime oyunlarına sıkça başvurarak geçmişi dillendiriyor. geçmişten sahneler yok. ve olmadığı içinde daha bir çekici aslında..
musa isa vs.. hakkındaki yazılanlara ulan hakikaten acaba mı diyorsunuz ?..
herkesi inandırıyor adam kendine.. ve öyle bir inandırıyor ki sonunda bu size sunduğum bir oyundu derken dahi hepsinin gözleri aslında biz buna inanmak istiyoruz yoksa senin anlattığın kişi olduğuna inanıyoruz der gibi..
--spoiler--
psikolojik bilimkurgu tarihi film mi istiyorsunuz hemde değecek türden.
alın izleyin kardeşim bunu..
kenara koyun çünkü yine izlemek isteyeceksiniz..
kimileri abuk ve saçma bir film olduğunu söylemiş. muhtemelen insanın sorgulamayla ve kuşkuyla çözmeye çalıştığı bazı kadim soruları din ile kolayca açıklayan zihinler böyle söyledi. kimileri görsel olarak doyurucu olsaymış, çok daha iyi olurmuş - kanaatinde. ama hayır katılmıyorum... kesinlikle olması gerektiği gibi, dört dörtlük bir film..
öncelikle senarist bunu bilerek mi yaptı bilmiyorum, ama "12 angry men" filmiyle müthiş bir benzerlik var; bir kalabalık, tek bir odada tartışıyorlar. bu insanlar olaylardan bahsediyorlar fakat olayları görmüyoruz; onları birer hikaye gibi dinliyoruz, oyunculuklara sığınıp battaniyemizin altından bu güzel hikayeyi dinliyoruz. 12 angry men i sinema tarihinde bir kült yapan da tam olarak budur; olayın aslında nasıl geliştiğinden asla emin olamayız. ama hayal gücünü ve akıl yürütmeyi müthiş bir zevkle tetiklediği için ben bu filmi de "12 angry men" in yanına koyuyorum ve böyle filmleri çok daha fazla görmek istiyorum.
film kısa. oturup günlerce sürmesini diledim. günlerce, bu fantastik kurgu üzerinden insanlığın varoluşuna gidilen bu bilimsel-felsefi-psikolojik bakış açısında boğulmak istedim. fakat kısa olmasını senaryonun eksiksiz oluşundan ve muazzamlığından anlaşıyla karşılıyorum ve senaristin zekasına hayran kaldığımı belirtmek istiyorum. özellikle dinler tarihi hakkındaki bölümlerde, semavi dinlerin pagan inançlarından ve doğu mistisizminden ne denli etkilendiği hakkında söylenecek o kadar çok şey aklıma geldi ki, bir an karşımda izlediğimin bir film olduğunu unutup aralarına katılmak istedim. sohbete bizzat katılmak...
velhasıl böyle filmleri 50 yılda bir değil de, daha sık görmek istiyoruz beyaz perdede.