gereksiz bir 3d özelliği haricinde başından sonuna kadar zevkle ve sıkılmadan izlenebilecek enfes bir film. yüzüklerin efendisi serisine oranla esprili senaryo daha fazla ve bu bir nebze olsun şaşkınlığa yol açabiliyor.
peter jackson'ı ayakta alkışladım bir kez daha hobbit'ten üçleme yapmak her baba yiğidin harcı değildir(bozmadan).ayrıca bize 2. filmin efsanevi olacağının sinyalini verdi.
şunu da söylemek istiyorum film başladıktan 3 dakika kadar suratımda salak bir gülümsemeyle izledim özlemişiz napalım...
sarumanı bile özlemişiz birader.
1 yıllık büyük bekleyişin ardından, bugün istinye park'ta 3d ve altyazılı olarak, ağzına kadar dolmuş ve hatta merdivenlerde dahi oturanların olduğu bir salonda, - yani benim açımdan yeni zelanda'da oyuncularla beraber galasını izlemenin dışında olabilecek en iyi ve kusursuz şartlar altında - inanılmaz derecede keyif alarak izleme şerefine nihayet eriştiğim şaheser.. bedenimin aranızda olması ruhumun orta dünya' da, rivendell' de, shire' da kalmadığı anlamına gelmez a dostlar.. önümüzdeki birkaç günü muhtemelen dünyadan kopuk bir şekilde avare avare gezerek geçireceğim ve bundan en ufak bir şikayetim olmadığı gibi, benliğimi birkaç günlüğüne de olsa bu bok gibi dünyadan alıp, orta dünya'ya seyahate çıkaran peter jackson' a teşekkürlerimi ve tabii ki büyük üstat, orta dünya' yı evladı gibi yaratıp, büyüten j.r.r. tolkien' e en derin saygılarımı sunmayı borç bilir, ruhunun şad, mekanının rivendell olmasını dilerim..
filmin benim için ne anlama geldiğini az buçuk dile getirdikten sonra, filmden izlenimlerle entrymize devam edebiliriz sanırım.. Tahmin edeceğiniz üzre bundan sonraki kısım ağır spoiler içerir, dikkat..
- Öncelikle kitabı iki kez ve tüm dikkatini vererek okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim ki; belli kısımlarda seyir zevkini arttırmak üzere gidilmiş ufak değişiklikler - ufak kelimesinin birazcık yetersiz kaldığı daha kapsamlı ekleme ve değişiklikler de var ki onlara daha alt satırlarda ayrıyeten değineceğim - dışında genel olarak kitaba sadık kalınmış.
- film genel anlamda beklentilerimi fazlasıyla karşılamakla birlikte, özellikle bazı bölümlerde -erebor şehrinin muazzamlığı ve büyüklüğü, smaug'un erebor'a gelişi ve saldırısı, taş devlerinin insanı dumur eden boyutları ve yağmur eğlence(!)leri vb. - kitabı okurken zihnimde canlanan görüntülerden çok daha muazzam sahneler vardı.
- Galadriel denilen güzellik ve asaletin nezdimdeki görsel tanımı dişi varlık filmde toplasak belki 5 dakika civarı görünmesine karşın, bana göre kesinlikle - özellikle kadraja ilk girdiği sahnedeki insanı kilitleyen, tarifsiz asaleti ve güzelliğiyle - tek başına ayrı bir madde halinde incelenmeyi hakediyor. evet, lotr serisinde de büyüleyici bir karakterdi fakat arwen' in gölgesinde kaldığından mıdır bilinmez, bu filmde bambaşka bir tat bıraktılar kendileri damağımda.. Cate Blanchett denen insan üstü varlığa burdan ne kadar sevgim ve hayranlığım varsa hepsini tek paket halinde gönderiyor, "My lady, I am at your service" diyorum..
- Erebor' un büyüklüğü ve görkemi kitabı okurken zihnimde canlanan görüntülerin kesinlikle çok çok üstündeydi. - sanırım peter jackson ile beni farklı adamlar yapan şeylerden bir tanesi de bu olsa gerek - bu devasa cüce şehrinin gösterildiği sahneler, bu altın budalası cücelerin içinde nice cevherler barındıran, pek marifetli adamlar olduklarını teyid etmemize vesile olmuştur.
- Radagast sürprizi de ayrı bir madde olarak incelenmesi gereken - ilk maddede bahsetmiş olduğum ufak kelimesinin biraz yetersiz kaldığı radikal sayılabilecek değişikliklerin muhtemelen en çok göze çarpan ve tartışmaya açık olanı - maddelerden biri. muhtemelen kitapta adı sanı geçmeyen bir karakterin bu denli göz önünde seyirciye sunulması bazılarının tepkisini çekecektir ve kendi adıma haklı bir tepki olarak görürüm bu durumu. ama benim naçizane kanaatimce bu riskli(!) değişiklik filme hoş bir tat katmış ve karakter filme dahil edilirken amaçlanmış olan "seyir zevkini arttırma" görevini gayet iyi bir şekilde yerine getirmiş. Özellikle radagast ın tavşanları beni benden aldı desem yeridir.
- Bu değişikliklerden biri de şüphesiz ki kitapta pek az bahsedilmesine rağmen, filmde smaug' dan sonra 2 numaralı kötü adam olarak bolca sahnesi olan azog "pale goblin" karakteri olmuş. açıkçası kitaptan yola çıkarak thorin ve kafilesi' nin ejderha ile fiilen bir savaş durumuna gelmediğini ve smaug' un dale ahalisinden bard tarafından şans eseri öldürüldüğünü varsayarsak, thorin' in fiilen savaşabildiği ve daha ulaşılabilir bir kötü karakter olması benim hoşuma gitti. şahsen olumlu bir ekleme olduğu kanısındayım..
- (bu madde biraz uzayabilir) troller ve goblinlere gelince; eski atalarının izinden giden fakat nisbeten daha zararsız - en azından fiziksel anlamda - günümüz sanal ortam trollerinden de aşina olduğumuz trollerimize tabi ki ayrı bir parantez açmak şart.. kitapta trollerin bulunduğu kısmı ilk okuduğumda, troller arasında geçen "tom, bence bunu hemencük pişürmelüyüz", "her gün goyun yimekten bıktum artukun! daha denüşük şeyler bişirüp yemelüyüz" gibisinden diyalogları okuyup, yarıldığımı dün gibi hatırlarım. filmde de bu kısma sadık kalınmış ve ingilizceye az biraz aşina olan bir kulağın rahatlıkla yakalayabileceği ve tebessüm ettiren troll aksanının burada da kullanılmış olması hoş bir detaydı. bu arada unutmadan filmin kanımca en komik kısmı olan "parazit" muhabbeti de trollerin sahnesini unutulmaz kılmakta.. "bende kol gibi parazit var" çevirisini yapan arkadaşı ellerinden, gözlerinden, filhakika her yerinden öpüyorum.. (bkz: ertem şenerleşmek) // goblinlere gelince; yine bildiğimiz goblinlerdi ve modellemeler, makyajlar vb. bundan 10 yıl önce lotr serisinde de olduğu gibi harikaydı. Ama özellikle kahramanlarımızın misty mountains' da fırtınadan ve taş devlerinden kaçmak için sığındıkları mağarada yakalanıp, huzuruna çıkarıldıkları mağaranın goblin efendisi ayrı bir olaydı.. bir gobline göre oldukça açık ve anlaşılır olan aksanı ve mithrandir tarafından öldürüldüğü sahnede son nefesinde bir gobline göre bayağa iyi sayılabilecek kalitedeki esprisi ile çok fazla olmamakla beraber sempatimi kazanmış, harbiden - goblin standartları göz önüne alındığında - efendi adammış dedirtmiştir.
- En beklenmedik ve en kritik noktalarda ortaya çıkıp, olayların akışını kökten değiştirmelerine ithafen ben de şimdilik - aklıma geldikçe ve zaman buldukça eklemeler yapacağımdan mütevellit - bahsedeceğim son madde olan bu maddeyi ulu kartallar' a ithaf ediyorum.. öncelikle size kartalları tek bkz. ile anlatmak zorunda olsaydım; (bkz: adamın dibi) bunu kullanırdım kesinlikle. zaten lotr serisinden nasıl karakterli ve taşşak sahibi olduğunu bildiğimiz bu asil kuşlar bu filmde de gelenekleri olduğu üzre en kritik ve umutsuz anlarda devreye girip, kahramanlarımızın tutuşan götlerini kurtarmışlar ve kitabın akışına göre son filmde yine son ve umutsuz anda ortaya çıkıp, beş ordular savaşı nın kaderini değiştirene değin muhtemelen inzivaya çekilmişlerdir. kendilerine pek az kişinin bildiği kartal usulü veda sözcükleriyle; "kanatlarınızın altındaki rüzgar sizi güneşin yelken açtığı ve ayın yürüdüğü yerlere taşısın." diyor, saygılarımı sunuyorum. (bkz: baba büyüksün)
Evet.. entrymin sonlarına geliyoruz.. Şimdilik aklıma gelen önemli detayları özetle yazdıktan sonra, - aklıma geldikçe eklemeler ya da düzeltmeler yapma ve ya varsa imlâ hatalarını düzeltme hakkımı saklı tutarak - yavaş yavaş entrymi bitirirken, rüyada kendimi orta dünya' da rivendell' de elflerin büyülü müziklerini dinleyip, ulu kartallar' ın sırtında ardayı gezdiğimi görmeyi dileyerek, yatağıma doğru yöneliyorum..
peter jackson' dan bu denli başarılı bu denli keyifli bir yapım beklemiyordum. verdiğim parayı sonuna kadar hak etti. hatta borçlu bile kaldım desem yalan olmaz. kusursuza yakın bir film izlemek isteyenlerin kaçırmaması gerekir. özelikle ve özellikle altyazılı izlemeyi terci ediniz. orgazm keyfi kadar zevk alacağınızdan yüzde yüz eminim.
öyle ayıla bayıla yüzüklerin efendisi serisini izlediğim gibi izleyemedim maalesef. yüzüklerin efendisinde sinemadan çıktığımda hala o dağlardaydım ben. bunda onu yaşayamadım. bu 3d gözlükle film izlemeyi sevmediğimden midir bilemedim filmin ilk yarısı baydı beni biraz. beklentim önceki seriye göre olduğundan belki de. ama göreseller yine süperdi.
fakat bir sahne vardı ki tam da komedyenlere malzeme olacak cinstendi. telepati gücüyle konuşma aydınlanmış insanın becerilerinden biri olacak demişti üstadımız. burda gandalf ile galadrielin sahnesi işte tam taklidi yapılacak cinsten bir sahneydi. nedense galadriel yerine demet akbağ ı o sahnede hayal ettim, ne de güzel tadı çıkarırdı. yapılmalı bence. *
he film özetle 3d gözlük başımı ağrıttığı için ve düdük gibi gözlük verdiklerinden tadını çıkaramadım ama her ne kadar öncekilerin tadını alamasam da az rastlanır tanıdık bir tadı almış kadar oldum.
savaş sahneleri, kuşlar, ejderha...oldukça başarılıydı ama ilk yarıda filmden kopabiliyorsun konsatre olmazsan.
ama imkan olursa 3dsiz yeniden izlemek isterim. *
gayet güzel. serinin takipçileri için aynı heyecanı taşıyor diyebilirim. yüzük kardeşliğine benzer bazı yanları olsa da sürükleyici ve hareketli sahneleri insanı etkiliyor.
herkesten önce izleyeceğim diye içim içime sığmıyordu. perşembe günü 21.30 seansı ile sadece biz izlemiş olacaktık. amma velakin yine o nefret ettiğim gözlükler verildi. almasan da olmuyor. mecburen üç boyutlu izledim ama pek tad alamadım. tamam film güzel hatta aşmış yine peter abimiz döktürmüş ama yeniden gidip iki boyutlu olarak tadını çıkara çıkara en arkalardan izlemem gerek.
ya hayır imax in içine ediştir bu üç boyut. o kadar diyorum.
peter jackson'ın kaldığı yerden bomba gibi devam ettiği film. bu adam tolkien kitaplarını tam bir middle earth nerd'ü kafasıyla uyarlıyor. lotr serisiyle elde ettiği hiçbir başarının tesadüf ve tekrar edilemez olmadığını gözümüze gözümüze sokmuş sevgili peter jackson.
filmin içeriği ve kitapla uyumu hakkında sayfalarca yazı yazabilirim ama çoğu ayrıntı zaten anlatılmış. ben de bir middle earth nerd'ü olarak dibine kadar tatmin olduğumu söyleyebilirim.
film daha ortalarında, tekrar izleme isteği yarattı bünyede. ikinci seferde ayrıntı kaçırmamak adına dublajlı izlerim diye düşünüyordum; taa ki smeagol'un "gollööm! gollöööm!" şeklinde aklımdan çıkmayan böğürmelerini duyana kadar. nedense lotr'de bu kadar hoşuma gitmemişti o böğürtüler. kesinlikle gollum için orjinalinden izlenmeli.
dün gittiğim dublaj olmasına rağmen ( bileti aldıktan sonra farkettim) destansı yapıt. 3d nin özelliklerini bazı filmler gibi de heba etmemiş gayet güzel kullanmış.filmi en yakın zamanda izlemenizi şiddetle tavsiye ederim .
yaklaşık 3 saat süren destansı bir filmdir.
orta dünyayı özleyenler için bulunmaz hint kumaşı niteliğindedir. bilbo, on üç cüce, gandalf, elfler, orklar, troller, gollum ve daha neler neler. görsellik yine ilk sırada olmakla birlikte konunun içeriği ikinci ve üçüncü filmlerde daha iyi anlaşılacaktır.
kitabı okuyanlar için bir uyarı; azıcık eklemeler ve çıkarmalar var, siniriniz bozulmasın izlerken.
yüzüklerin efendisi kadar heyecanlandırmasa da yinede çok güzel olduğunu düşündüğüm film. gandalfın türkçe dublajdaki yeni sesine alışmak zor oldu. konuşan troller ve yeni cüceler filmi daha esprili yapmışlar. sonuç olarak filmde orta dünya olurda güzel olmaz mı. keşke ilk önce hobbit çıksaydı arkasından yüzüklerin efendisi serisini izleme şansımız olsaydı.
filmi izlemedim henüz, biraz daha ortalığın yatışmasını bekleyeceğim. film nerede bitiyor. mümkünse birisi mesaj atabilir mi? son zamanlarda en çok buna taktım kafayı. bu yazar kardeşinize bir mesaj atarsanız sevinirim.
hobbitttsssiiisss...
edit:imla
edit 2: mesaj atan yazarlara teşekkür ederim.
dipnot: kitabı okudum.
3 saatlik haz denilen şey budur.hele son 1 saat temponun yükselmesi nefes bile aldırmıyor.mükemmel olmuş hele ki ilk film için 2.film için beklentileri yüksek tutmuştur.