ne bir aşktan bahseder ne de hayat ağacının ölümlü bedenlere bahşettiklerinden.
asıl olan kırılması gereken düşüncelerimizin tamamlanması.
ilk insandan ben dediğimiz ana kadar,
ilk yapraktan köklerimize kadar,
ilk aşktan kalan derin korkularımıza kadar,
ilk günahtan anlamadığımızı anlayana kadar.
kısacası sonsuza kadar...
defalarca izleseniz de aynı boşluğa defalarca düşmenize neden olan filmdir.boşlukları doldurmak mı?:
karete filminde aşk arayanların acımasızca eleştirebilecegi bir film. konusu ve anlatımı ile mükemmelce anlatabilmiş beyaz perde. oyunculuklar için denecek hiç bir kelam yoktur. müzik desen filmden daha ön planda alıp götürüyor insanı. kısaca nerdeyse başarıyorduk.
Darren Aronofsky'nin psikolojik filmleri dışında daha değişik tarzda olan herkesin beğenmeyeceği izlenmesi yine zor olan Aronofsky filmlerinden biri Clint Mansell yine soundtrackleriyle filme harika bir katkı sağlamış.
tamamla
yüzük
tamamla
sonsuza dek beraber olacağız
tamamla
xibalba
tamamla
izzi
tamamla
.....
.....
...
ilk akla gelen görsellik. müthişti! ve aşk konuları böyle işlendiğinde çok daha iyi oluyor. bi çok çevirisi olmuş, sızıntı, kaynak, depo*, çeşme* vs.. hiçbiri tam anlamı değil bence, bi sahnesinde ölümsüzlüğü bulmak amacıyla filmdeki ağaçtan hayat iksiri almasıyla anlamı ab-ı hayat çevirisi bir kaç altyazı arasından en iyi çevirmeydi.
masal gibiydi desem, haksızlık yapmış olmam. iddialı ve epii iyi bir masaldı çünkü.
sevilenin kaybedilmesi ne kadar can acıtır hele ki elinden gelecek çare, an ile kaçırdıysa yitirmeyi. işte bunu içiçe girmiş dolu dolu hikayeyle veren film.
ölümsüzlüğün hem varlığını, hem yokluğunu gözler önüne serer. müthiş etkileyici bir filmdir. her şeyden önce filmdir.* sinemanın sanat olduğunu hatırlatmıştır, hele ki adına sinema filmi denilen boktan şeyleri izledikten sonra. aronofsky büyüksün.
izledikten sora anlamayacaksın muhtemelen her noktayı, bırak öyle kalsın. anladıkların sana yeter.
görsellik bakımından psychodelic ögeleri bolca barındıran film.etkilenmemek elde değil. hiç öyle aşk hikayesi diye yaklaşamadım filme.daha farklı olguları barındırıyordu benim için."ölümsüzlüğü arayış" neyin kafasıdır bu?
mutlaka izlenmesi gereken özellikle ruhunu arındırmak için farklı şeylere başvuran bireylere önerilir.
mest eden bir film.ölümsüzlük peşinde koşmak lakin asıl hakikatin ölüm ötesi sonsuzlukta olduğunu keşfeden bir doktor. düşsel bir anlatım, masalsı bir görsellik, tadına varılamayan bir doyumsuzluk...
Konu bütünlüğü çok iyi olmasa da ilginç ve güzel bir film. Soundtrackler Clint Mansell'e ait olup insanı başka diyarlara sürükleyebilir. (bkz: Death is the road to awe)
bir ölümlünün ölümünü, ölümsüzlükle anlatan muhteşem film. film 3 paralel öykü çerçevesinde insanlığın ölümsüzlük arayışını anlatırken, bize aslında çok basit ama bir o kadar da karışık bir öykü sunuyor. hepimiz ölümsüz olmak isteriz.. kimimiz tek varlığı olarak gördüğü evladını yetiştirerek ölümsüz olur, arkasında güzel bir insan bırakarak. kimimiz ise yazdıklarıyla, ürettikleriyle ölümsüz olur. milyonlarca insana ulaşarak. kimimiz hastanede yeniden hayat verdiği insanlarla ölümsüz olur. bedeni ölse bile yaptıkları onu ölümsüz kılar. hayatta hiç bir işe yaramamış bir insan bile ölümsüzlüğe ulaşır. toprak olur. toprak ağaç olur ve o da hayatın döngüsünde yerini alır..
darren aronofsky yine güçlü sinema dilini konuşturarak bize üzüntünün, sevincin, arayışın, ölümsüzlüğün resmini çizmiş. varlığını bildiğimiz ama asla ifade edemediğimiz, gösteremediğimiz duyguları aktarmış. üstelik doğal olmaması gereken bir doğallık yaratarak. bu yüzden manevi değeri müthiş bir yapım çıkmış ortaya insanı derinden etkileyerek. hugh jackman da döktürmüştür bu arada..