yaklaşık 3 saat sürse bile sıkılmadan izlenen filmdir. öncelik aşktır konuda ama öncelik brad pitt olur siz izlerken. her gençleşme sahnesinden bir vayy çekersiniz içiniz gider ki 85 yaşında ki hali bile aşık olunacak türdendir. **
anlaşılmamış entry olduktan sonra gelen edit: ne kıskananın varmış be brad pitt*
hayatın aslında "an"'lardan ibaret olduğunu, çok güzel bir dille anlatan, müthiş bir film.
koca bir hayattan geriye, küçük anların belki de biraz daha fazlasının kaldığını, özellikle son bölümde benjaminin ağzından söylüyor bize.
--spoiler--
birlikte büyüdüğü yaşlılardan birinin, benjamin'e her karşılaştıklarında "beni 7 kez yıldırım çarptı" demesi, filmin tamamını izleyince anlam kazanıyor.
özellikle benjamin'in konuşmayı, yürümeyi, daisy'nin ismini unutuşunu, anılarını hatırlamayışını, bebekleşmesini yüreğim burkularak izledim. benjamin'in istememesine, sırf bunları yaşamamak için daisy'yi terk etmesine rağmen, daisy'nin tüm bunları göze alarak yine de onun yanında bulunması ve bunlara şahit olması, benjamin'in minicik bir bebek olarak kucağında ölmesi beni darmadağın etti.
--spoiler--
gerçekten tuhaf bir hikayesi olan film.insanın sürekli değişim içinde oldugunun ve kaybettiğimiz her dakikanın aslında geri gelmeyecegini en güzel şekilde anlatan bir film.izlenilesi ve film arşivine eklenilesi bir film.
fincher'ın panic room ile beraber en sönük filmi; çünkü bu filmde sanki kendi parmağı yok. tamam, teknik açıdan kusursuz çekilmiş, ancak finchervari hiçbir öğe yok filmde. ne fincher'a özgü sekanslar, ne enterasan karakter çözümlemeleri, hiçbir şey... Bu kadar güzel bir çıkış noktası, bu kadar farklı, özgün bir hikâye, ancak böyle sıradanlaştırılabilirdi.
başka bir film bu süre ve tempoyla size sinemada cinnet geçirtebilir. ama bu nasıl bir filmdir ki her sahnesi merak edilir dört gözle beklenir. herkese izlenmesi tavsiye edilir. ayrıca cate blanchett kesinlikle saç rengini kızıl yapmalı.
bir sahnesinde benjamin sevgilisiyle tartışırken sevgilisinin benjamine gittikçe küçülüyorsun karşımda şeklinde ayar verdiği film. en iğrenç esprimiz böyle olsun canlar.
ne eğlendiren ne sıkan öylesine bir film. izleyebilirsiniz ama en sevdiğiniz film olmaz hani. derin düşünecek bir anlamı yok. çılgın aksiyon sahneleri yok. bol bol ölen var. gerisi standart insanlık hali. bir de tersten yaşayan bejamin hakkında bazı mantıksal sıkıntılar var ama neyse o kadar da olsun diyoruz ve uzun filmde yanımızda getirdiğimiz bir adet sevgili ile oynaşıyoruz.
yalan... yalan efenim külliyen yalan. yalan bir film. 2 saat 45 dakikalık filmde tat tuz yok. sevişme sahnesi bekledim, o da yok. vallaha bana can yücel'in yıllar önce yazdığı hayatı tersten yaşamak temalı kısacık yazısı daha çok tat vermişti. bu ne lan? iyi ki oscar moscar alamamış bu film.
oskar alamaması ile beni hayrete düşüren film, zira sırf konusu ile bile en iyi film olabilirdi benim düsüncelerime göre. neyse film hakkında görüsüm herkesin ki gibi çok sürükleyici ama izlerken düsündügüm bir sey var film de sanki titanik ve forest gump kırıntıları gördüm ve buda ayrıca hoşuma gitmesini sagladı filmin.
brad pitt 'in motorun üstünde göründüğü sahnenin bile gereksiz uzatılan filmin sıkıcılığını gidermekte yeterli olmadığı * tamamen kurgusal film.
çekimler, farklı insanları bir bünyede toplaması vs gibi sanatsal başarısı olabilir ama sıkıcı olmuş.
izlerken 1 saat uyku arası verdirten film. tamam senaryo orjinal olabilir ama bir film de bu kadar ağır ilerlememeli. hele ki 2 saat 40 dakika civarı sürüyorsa.