john fowles yapıtı.hikaye önce aşık olduğu kızı eve kapatıp kendisini sevmesini isteyen adamın* gözünden, sonra da eve kapatılan kızın gözünden anlatılıyor. herkesin hayata kendi ekseninden baktığının, görecelik kavramının ne menem bir şey olduğunun müthiş akıcı ve etkileyici bir dille yazıya döküldüğü romandır.
--spoiler--
benim için her şey ya güzeldir ya değildir. anlayabiliyor musun? iyi ve kötü diye düşünmüyorum. yalnızca güzel ve ya çirkin. iyi olan birçok şeyin çirkin, kötü olan birçok şeyin de güzel olduğu görüşündeyim.
--spoiler-- john fowles
beğenme olasılığı, izlenen ortama göre değişen tırsı filmidir.
misal, dün tek başıma evde, yarı uyuklayarak izledim. dolayısıyla bitse de gitsek gibi bir durum oldu, hafiften baydı ama pijama partisi yapan 4 kızın arasında yerdeki minderlere uzanıp, ışıkları söndürüp izleseydim daha eğlenceli gelirdi film.**
izlemeyi yeni bitirdiğim amerikan yapımı korku gerilim filmidir. ilginç bir konuya sahip. filme hiç konusu nedir falan diye okumadan başladım ki sürpriz olsun. allahtan da öyle yapmışım. film izledikçe kendisine bağladı ve gerdikçe gerdi. birkaç şey haricinde gayet başarılı buldum filmi. klişeler içermekle beraber, diğer amerikan gerilimleriyle farklılıklar da taşımakta. mesela en büyük ve ilginç farklılık korku dolu sahnelerde ses yerine çığlık kullanıyor, garip ve ürkütücü çığlıklar. bunun dışında konusu da daha önceden, başka bir filmden hatırlayabildiğim bir konu değil.
---accaip spoiler-izlemeyen göz bile atmasın---
konusunu da anlatıyım ; tamirci kılıklı bir abimizle açılıyor (daha doğrusu başka bir sahneyle açılıyor. başka bir ev'de bir kutu bırakılıyor. içerisinde birisinin olduğu bir kutu. tam kutu açılınca sahne deiğişiyor ve asıl evimize geçiyoruz) film. ismi arkin (Josh Stewart) ve evde tamir işleri yapıyor. arada evin sevimli küçük kızıyla hayali bir çay içiyorlar, evin ablası tarafından da tacize uğruyor. işleri bittikten sonra kızının ve eşinin yanına gidiyor. paraya ihtiyacı olan karısı için, karısının borçlandığı meymenetsiz adamlarla anlaşma yapıyor ve tamir ettiği evi soyma kararı alıyor. gece eve geliyor ve yukarı kata çıkıyor. kasayı garip biraletle açıp içini boşaltıyor. arkin duyduğu garip seslerle habire arkasına bakıyor. biz o sırada ev'de kimsenin olmadığını sanıyoruz tabi. bir anda evin babası kan revan içerisinde ortaya fırlıyor. o sıralarda da diğer adamı görüyoruz. yani ev'De bir hırsızın yanında bir de psikopat vardır. ama bu koleksiyoncu (insan koleksyonu yapıyormuş sanırım) psikopat, hırsız olan arkinin farkına uzunca bir süre varmaz. arkin koleksiyoncuya şaşırtmacalar vererek evin içerisinde dolaşmaya başlar. ama adam eve zilyon tane bubi tuzağı kurmuştur o arada. kapanlardan tutun, merdivenlere saplanmış bıçaklara, bıçaklı avizelerden, yere dökülmüş sıcak yapışkan sıvılara ve aniden karşısına çıkabilecek çok ince keskin ipler ve çengellere kadar birçok ölümcül tuzak....
arkin bütün bunlara rağmen aile üyelerini kurtarmaya çalışır. kimilerini kurtarmaya gücü yetmez, kimileri de kendi mallıklarıyla ölüme koşarlar. adam, asıl kurtarmak istediği küçük kızı kurtarır film sonunda. zaten en akıllı olan kız film boyunca hem arkinden (daha doğrusu bundan kaçmaz ama arkin de kızı bulamaz, aynı psikopat gibi) hem de koleksiyoncudan kaçmayı başarır. arkin tam "yeter ulan ben kaçıyorum artık" diyip evin dışına atlar ama yukarıda pencereye baktığında küçük kızı görür ve geri dönüp onu kurtarmaya çalışır. bundan sonrası kan, dövüş vs. olarak geçer ve küçük kız kurtulur. arkin ise tam hastaneye götürülürken koleksiyoncu tarafından ele geçirilir ve koleksiyoncunun malum kutusuna (herhalde evlere girmeden önce, bir önce girdiği evden aldığı ve koleksiyonuna kattığı kişiyi kutuya koyuyor ve onu da yeni eve koyuyor. neden yapıyor bilemicem tabi.) kapatılır. film de böylece biter.
---accaip spoiler-izlemeyen göz bile atmasın---
--- spoiler---
filmin sonunda, yani yazıların da sonunda başka bir görüntü daha var. isteyen onu da izleyebilir. görüntü'de kutu, üstünde oturan koleksiyoncu ve kutunun içerisinde "seni öldürücem you fucking ..." diye bağıran arkin var. aynı zamanda koleksiyoncu yeni bir evin resimlerine bakıyor sanırım o sırada. filmin sonunda arkinin yakalanıp kutuya konması ve en sonda kutunun içinde seni öldürecem diye kendini yırtması da yeni bir film gelebilir diye düşündürttü bana. umarım gelir, çünkü filmin sonu beni pek tatmin etmedi. koleksiyoncunun niye böyle yaptığı, neden adam olmadığı!, arkinin kutunun içersinden nasıl çıkıp da kızı ve karısına yardım edeceği gibi sorular cevapsız kaldı. umarım ikinci bir filmde cevaplanır bunlar.
---spoiler---
eğer gerilimlerden hoşlanıyorsanız, kana ve bazı mide bulandırıcı sahnelere dayanabilirim diyorsanız izleyin derim!
korku ve gerilim açısından ikisini de sonuna kadar yaşıyorsunuz bu filmde. o konuda çok iyi tasarlanmış, müzikleri de çok iyi yapılmış. mağdur karakterler olanları harika bir şekilde yansıtabiliyorlar. ama kötü bağlandı film, o ayrı.
filmi sevdim mi? sevdim. sevmemin en önemli nedeniyse kötülerin kazanmış olması. öyle her zaman olmuyor kötünün kazandığı film.
--spoiler--
"tanrıya inanir mısın?"
"pek inanmam."
"yanıtı ya evet ya hayır olmalı."
"dogrusu fazla kafa yormam bu konuda. pek önemli olmadığını düşünürüm."
"hücreye tıkılmışlardan biri de sensin!"
"ya sizin inancınız var mı?"
"tabii inanırım. insanım ben."
--spoiler-- john fowles
Seri katillerin dünyasını anlatmaya çalışan pek çok başarılı edebiyat ve sinema yapıtının esin kaynağı olmuş, 1963 tarihli psikolojik gerilim başyapıtı. ingiliz yazar John Fowles'un romanı.
vasat bir film , mantık oturmamış . hadi katilimiz eve giriyor diyelim . sonra heryeri tuzaklarla dolduruyor, ama niye dolduruyor????? eve girer girmez doğrudan ev sahiplerine saldırıyor, hiçbirine evde kaçma kovalama şansı vermiyor . hepsini yakalayıp bir güzel işkencesini yapıyor ardından öldürüyor. peki bu tuzaklar ne için? olur da eve birisi girer diyemi? yok artık bu eleman olsa olsa bi kaç saat evde duruyor o sıradada birisinin gelmesi ihtimaline karşı böyle bişi yapıyor olamaz, çünkü çoğu tuzak doğrudan öldürücü değil , eve giren birisi birkaç parmak kaybedince doğrudan deli gibi dışarı çıkıp polisi arar katilimizde şapa oturur. eve hırsızın gireceğinimi biliyordu? hayır o kısımda tamamen tesadüf. araştırmasını falanda yapıyor evde kaç kişi olucak onu da biliyor yani tuzakların bir anlamı yok. sırf o hırsız girecekte kovalamaca olacak diye yazılmış anlamsız bir senaryo dolayısı ile bug dolu . halbuki saw da öylemiydi? burdaki anlamsız şiddetten öteye gidememiş. ayrıca hırsızın eline defalarca psikopatı öldürme fırsatı geçti , en azından avizedeki bıçaklar katilin tepesine indiğinde üzerine basması yeterdi.
en saçma yeride herhalde katilin en sonda ambulansa saldırıp ordan bizim elemanı çıkarmasıydı. hani sallanırda bu kadar sallanmaz be...