en sevdiğim aksiyon filmidir fazla aksiyon sevmeme rağmen her sahnesi aklımdadır ve her fırsat bulduğum zaman izlerim. film genel olarak iki dindar irlandalı kardeşin boston'daki kötü adamları öldürmesini anlatıyor birde funny man var tabi o da arkadaşları oluyor. filmde en çok sevdiğim sahne rocco'nun kediyi yumrukla patlattığı sahnedir her seferinde gülerim bir de rocco'nun hepsini öldürdüm kaçmalıyız diyerek çıldırdığı sahne.
Fuck kelimesinin 246 kere kullanıldığı aşmış film. Hâlâ izlemeyen varsa neler kaçırdığının farkında bile değil. Ayrıca devam filmi de mevcut. ilk film kadar olmasada yine de güzeldir. Hemde aradan 10 yıl geçmesine rağmen ilk filmde oynayan hemen hemen herkesin kadroda olmasıda apayrı bir güzelliktir.
çok ulu, kutsalımsı, beyle otantik ve egzantirik bir havaya sahip bir film.
korkarım ki bu da ayağa düşme konusunda requiem for a dream'le aynı kaderi paylaşacak.
iyiliğin yeşermesi için kötü insanların öldürülmesi gerektiğine inanan iki kardeşin hikayesini anlatan film. daha sonra bu iki kardeşi bir mafyanın kuryeliğini yapan ancak mafya tarafından ölüme gönderildiğini anlayan rocco da katılır. öldürme sahnelerini bire bir izlemeyiz yani adamlarımız öldürmeye gider kapıya gelir ve biz polislerle beraber olay sonrası manzarayı görürüz olayı ise bu üçlünün peşindeki dedektif Paul Smecker'in * olayın nasıl olduğuyla ilgili düşüncelerini emrindeki polislere anlatırken eş zamanlı izleriz.
sinema tarihinde barınan nice gömülü hazineden biridir bu film. değer yargılarını, adalet sistemini ve hatta adalet kavramını sorgulatır insana. willem defoe' nin olağanüstü performansı ise bu filmi elzem kılan bir başka faktör.
bu kadar başarılı olmasına rağmen, böyle kıyıda köşede kalmış olması üzücü bir film. gerek konuyu işleyiş tarzı olsun, gerek senaryosunun akıcılığı olsun alkışı hak ediyor. willem dafoe'nun olduğu kısımlar zaten çok eğlenceli.
willem dafoe olay yerine gelmiş, acemi polislere nasıl bir şov yaparım diye düşünürken bir anda klasik müzik dinlemeye karar vermiştir. ama o devirde mp3 player nâmevcut olduğundan, beline takılı yedi altmışbeşliğin yanında adeta nal gibi bir diskman çıkarmıştır. yuh be willem! sony reklamı yapacaksın diye nal gibi diskmanle olay yerine mi gidilir, gittin madem neden gösteriyorsun. bir de italyan mafya üyesini oynayan David Della Rocco var ki tam bir psikopat. suçları hariç sadece tipine 24 yıl veririler bunun.
irish music, holy fool vs gibi harika müzikleri olan amerika'nın boston eyaletinde çekilmiş, italyan, amerikan, rus mafyasına karşı savaş açan ikiz kardeşleri anlatan film. bu film, de bir de david della rocco adında bir oyuncu oynamaktadır ki aman diyim filmin macera/komedi olmasını sağlamış insandır. lakabı da komik adamdır zaten. williem dafoe bu film de ajan olarak oynamış, eşcinsel olduğunu bazı sahnelerde göstermiştir. fimin aksiyonlu sahneleri flashback şeklinde gösterilir. aksiyon filmleri arasında gelmiş geçmiş en başarılı 5 filmden 1 tanesidir.
özbenliği aşırı gelişmiş iki irlandalı kardeşin sorumluluk alması ve şehri kötülerden temizleme mücadelesini anlatan bir başyapıt.
kahraman kimdir? her daim silahlı mıdır? sun tzu savaş sanatı adlı eserinde, yüz savaşta yüz zafer kazanmak değil, düşmanı savaşmadan yenmek anlamlıdır demiştir. öyleyse kaba kuvvet ve yozlaşmışlığın getirdiği suç karşısında mücadele nasıl yapılmalıdır? fight club ile anarşist ve varoluşçu yapısı itibarı ile benzer özellikler taşıyan bu yapıtta, suç kavramı değişik bir bakış açısıyla ele alınıyor ve kötülerle savaşan kahramanlık sendromu muzdaripleri ortaya çıkıyor. aktörlerin rollerine yapışması ve gerilimin ince bir çizgide varlığını sürdürmesi, filmin sonuna kadar zevkle izlenmesinin sebebi. bir yandan da genç yaşlı herkesin vicdanına hitap ediyor: ' kendini tanı ve iyiliğin tarafını tut. '
yere göğe sığdıramadığım, an ihtibari ile niye baş tacı edilmediğini sorguladığım muhteşem yapım.
pulp fiction'da jules'ın okuduğu ayet ve ayetten çıkardığı sonuçtan doğan konseptten esinlenildiği, hatta doğrudan bu konsept ile yazıldığını düşündüğüm şaheser.
muhteşem kurgu denilince akla gelen ilk film.
muhteşem renkli karakterler, karakterlerden taşan harika oyunculuk. Willem Dafoe'ya hayranlık duymak için tek bir sebeptir.
aksiyon, şiddet, suç ve soundtreck'leri ile tarantino sinemasının taşıdığı, anlayanı az, türde filmdir. kült olmuştur evet.
izlemekten sıkınılmayacak bir film.biraz serseri ruhludur.olaylar onceden olur ve bızım dusunmemız ıcın bır zaman bırakılır ve sonra acıklanır gayet guzeldir.rocco'nun o kadar komik olmadıgı film *
williem dafoe kadın kılığına girdiği sahnede oyunculuk sınırlarını zorlamıştır. filmin kanımca en etkileyici sahnesi williem defoe'nin bir çatışma sahnesini senfonik müzik eşliğinde geçmiş ile eş zamanlı olarak kan ter içinde canlandırmasıdır. ağır çekimdir, koltuğa kilitler.