Christian Bale'in kendini Batman'e fazla kaptırmsından dolayı Bütün film kısık sesle konuşması haricinde güzel bi film...Adam Dark Knight'ın etkisinde çok kaldıı *
nedense bu filmi çok eleştirdiler. bilmem böyle olsa daha iyi olurdu, bilmem şöyle olsa daha iyi olurdu. Arnold'ın işi bitmesine rağmen hala adamın filmde oynamamasına üzülenler var. (arnold filmde oynadı, ama animasyonu!) sonuçta farklı bir film olmuş. christian bale'in oynaması bile yeterliydi benim için. önyargılı davranıp filmi izlememezlik etmeyin, izleyin mutlu olun.
görsel açıdan doyurucu,muzuk ve ses açısından orta halli,senaryo ve kurgu açısından muhteşem, aksiyonu bol savaşı çok insanı yok olan her ne kadar beklentileri tam olarak karşılamasada güzel bir ternimatör serisi.
beklentileri yüksek tutup gittiğinizde en damarlısını tutacağınız bir filmdir.
--spoiler--
film, con kanırın insancıl robokopun yardımıyla sıkaynet üssünden babasını kurtarma misyonu üzerinde dönen kısa bir hikayeden ibaret.
--spoiler--
yani bu koca filmin senaryosu, sağlam bir terminatörde sadece yan konu olarak verilebilirdi. eleştirilerin büyük bir kısmı da burada yoğunlaşmakta.
ancak terminatör manyağı olan bana "terminatör: spongebob squarepants returns" bile verilse izlerim o ayrı.
- bundan öncekileri izlediysniz, acımayın izleyin.
- " yeeeaaa bundan evvelkiler daha iyiydi ne bileyim bir terminatör iki gibi değil" gibi laflara kulak asmayın. çünkü bu filmin zamanı çok ayrı.
- arnıld çıksın kovalasın yaksın yıksın gibi atraksiyonlar beklemek yersiz çünkü o devir kapandı. artık kim kime dum duma; direnişçiler ile sıkaynet arasında bir savaş mevcut.
- ama illa da arnıld diyorsanız sizi kırmayacaklardır tahminim.
- bu film bundan sonra çekilecek olan filme bağlanacağı ve seriyi tamamlayacağı için izlenebilir.
- buna rağmen "çok da fifi" diyorsan aç how i met your mother izle, bunu niye okudun buraya kadar?
terminatör atmosferi vermekten millerce uzak olan film. michael bay'in skindirik aksiyon filmlerinden birini izler gibi izledim bu filmi. bir de; bu filmde john connor yan roldeydi be abi. kyle reese bile neredeyse ondan daha ön plandaydı. olmamış...
3 kere izleyip ne zaman aklıma gelse düşündükçe sinirlendiğim filmdir. Hakkında uzun uzadıya bir şey yazmaya bile gerek olmadığından bahsetmiştim önceki girdimde, Ama sinirim katsayım gittikçe artıyor.
Bu kadar tırt, sikim sokum terminatör filmi mi çekilir lan?
Hadi çocuklar skyneti basmaya gidiyoz. lan senaris lan senarist, skyneti nasıl basacan sen?
Önceki filmleri izlemedin mi? Skynetin bir merkezi yok, bütün bir ağda aktif sen bassan bassan skynet üssünü basarsın.
christian beyl abimizin de bi tarafına koyayım afedersin, John connor olacağını duyduğumda sevinmiştim, filmde rol kesecek bölümü olmasa da John connor olmayacağı açık seçik ortada.
2.filmdeki Connor bile 2 snlik rolüne rağmen daha bir john connor christian beylden.
Bok gibi film. Yok bu tanım sizi tatmin etmediyse, aşağıya alalım.
uzun bir bekleyişin ardından film sonunda sinemalara geldi. sıkı bir terminatör hayran sayılmam ama bilimkurgu ve kıyamet sonrası (post-apokaliptik) bir dünya manzarası hep ilgimi çekmiştir. coşkulu fragmanlarla marketing'in oltasına gelip filme koşa koşa gittim desem yeridir. gittim de ne buldum derseniz, pg-13'ün gazabına uğramış, senaryosunun senaristlerin boş zamanlarında yazmış olduğu, koca bir fiyasko. filme geçmeden önce, pg-13'e değinmekte fayda görüyorum.
--spoiler-- pg-13 amerikan sinema filmleri birliği'nin (mpaa) filmlere koyduğu sınıflamalardan biridir. (parental guidance)-13, kısaca on üç yaşından küçükseniz, o filme ailenizden biriyle gideceksiniz. pg-13'ün içeriğine gelirsek: az derecede küfür, az biraz çıplaklık, aşırı şiddet kullanımı, vahşet ve az derecede uyuşturucu kullanımı. elbette, burada pg-13'ün içeriğinde çok şirketlerin bundan nasıl yararlandığı ve seyirciyi nasıl suiistimal ettiğinden bahsetmek gerek. çoğu film şirketi r (restricted, kısıtlı) olan filmini bu sınıflandırmaya uydurmak için ellerinden geleni yaparlar, ki bu yüzden pg-13'ün içeriğindeki "az" kelimesine dikkat etmek gerek. her şey az olmalı, az olmalı ki mpaa'yı sinirlendirip film r sınıflandırılmasına ("az"ın "çok" olduğu sınıflandırma) girmesin. peki niye girmesin? cevap basit: kâr. tek cümlede ifade etmek gerekirse, r sınıflandırmalı filme gelecek kişi sayısı pg-13 sınıflandırmalı filme gelecek kişi sayısından birhayli azdır ve bu yüzden film şirketleri filmlerini kırpmaya, pg-13'e uydurmaya (ve bu yüzden de yönetmenler istediklerini çekememeye ve senaristler bir çok sahneyi ısmarlama yazmak zorunda kalmaktadırlar) başlamışlardır. pg-13'ün en komik örneğini de bu filmde göreceksiniz. dünya yıkılmış, insanlar direniş adı altında robotlarla mücadeleye başlamış, etrafta bok püsür terminatör modeli cirit atar, insanları avlar olmuş ve... evet, bu filmde ne kan var ne de küfür! karayip korsanları serisinden beri böylesi saçmalığa rast gelmemiştim.
şimdi, gelelim asıl konumuza. önce mcg'den başlamak gerek. klip yönetmenliğinden sinemaya geçen, terminatör öncesi kariyerinde üç film bulunan bu adam film çekilmeden önce yerden yere vuruldu, yapamaz denildi. itiraf edeyim, ben de bu güruhun içindeydim. "çarli'nin melekleri" serisini çekmiş bu adam, eğer beşinci filmi çekerse terminatör efsanesinin cenazesini kaldırırız" demedim değil. genellemeyi seven öfkeli bir insansanız ve bir de üstünü üstlük terminatör serisinin hayranıysanız, filmi izledikten sonra bütün suçu mcg'ye yıkabilirsiniz. işin aslı öyle değil. yönetmeni savunmaktan öte, benim yaptığım önyargıların ne kadar saçma sapan şeyler olduğunu göstermek. film çıkmadan önce, mcg'ye küfürler savurdunuz, yapamaz edemez dediniz... yapamaz edemez derken neyi kastediyordu insanlar? hemen açalım şunu.
yapamaz! edemez!: filmin efektlerini beceremez (yönetmenin işi değil), müzikleri ne yapacak kim bilir (yönetmenin işi değil), senaryoyu berbat edecek (yine yönetmenin işi değil)
buradan çıkartacağımız sonuç ise yönetmene alakasızca yüklenmeyiniz. mcg'nin bu filmdeki tek hatası rezalet bir senarist takımıyla çalışmasıdır. yazdıkları senaryolardan tek eli yüzü düzgün olanın "oyun" filmi olan bu ikili (michael ferris & john d. brancato) senaryoyu sanki kendinden önceki filmleri izlememiş gibi yaparak yazdıklarından ve düz (lineer) bir çizgide ilerlettiklerinden dolayı filmi çekilmez kılmışlardır. insanlar her defasından yönetmene yüklenirler, ama film biraz sakin kafayla izlenirse, mcg'nin aksiyon sahnelerindeki ve tek tük dramatik sahnelerde (o sana bakar sen ona sahneleri) oldukça iyi iş çıkardığını görebilirsiniz. hele ki, ilk baştaki helikopter sahnesinde ve çoğu aksiyon sahnesinde kullanılan müthiş kamera açıları (üzgünüm, sizi zorunlu olarak inandıracak teknik bilgiden yoksunum) takdire şayan. senaryoya girişmeden, danny elfman'a çemkirmeden önce filmin tek iyi yanı olan kusursuz aksiyon sahnelerinden dolayı tüm takdirler mcg'ye ve mülayim adam marcus rolündeki sam worthington'a gitsin.
[spoylır] bu film, izlediği filmlerde senaryoya dikkat eden sinema sevdalıları için sakıncalıdır. [spoylır]
gerçekten öyle. bu filmde senaryo nâmına hiçbir şey yok. senarist kafadarların senaryoyu nasıl yazdıklarını hayal etmeye çalışalım. önce terminatör filmleri açılır, seyredilmeye başlanır. sonra filmin bir yerinde, karakter bir laf eder. hah, der bizim senaristler. bu lafı bizim senaryoya sokuşturalım, keriz seyirci aklımıza hiçbir şey gelmediğini anlamasın, "gönderme var burda gönderme" diyip birbirlerine caka satsınlar diye düşünürler. sonra bir parlak fikir daha gelir akıllarına. şu kamyonun kıçında gezen mototerminatörü öyle bir uçurtalım ki, cgi bile afallasın, mototerminatör gitsin tepede uçan düşman uçağını vursun. her yere aksiyon koyalım aksiyon, ne gerek var diyaloğa, hadi diyalog koyduk diyelim ne gerek var diyaloglarda derinliğe. karakter gelişimi mi? salla onu, her şey para için biliyorsun. hacı baksana ya, john connor kyle reese benim babam desin ama kimse sorgu sual sormasın. tamam yazıyorum bir diyalog. hiçbir şey anlatmasın bu senaryo ya, terminatör 1 ve 2 de zaten her şey anlatılıyor, illa post apokaliptik ortam göreceklerse gitsin mad max 2 izlesinler.
danny elfman, sözüm sana. nasıl yapabildin, bu kadar klişe kendini tekrar eden bir müzik?
oyunculuklardan da söz edersek, oyunculuk yok diyebiliriz. senaryo neredeyse hiçbir oyuncuya dramatik bir altyapı hazırlamadığı için, tüm karakterlerin ömrü film boyunca oradan oraya koşturmacayla geçiyor. sam worthington marcus wright rolüyle bir derece ön plana çıkıyor ve malum sahnede "i'am human" diyişiyle içimi cız ettirmeyi başarıyor. christian bale'in oyunculuğu için konuşulacak bir şey yok, çünkü adama yazılan diyalog ve sahnelerin üstesinden polat alemdar bile gelebilirdi. bir iki ateş et, bağır çağır, kate connor'ı öp ve "i'll be back" diyip seyirciye göz kırp. anton yelchin'i star trek'in ardından amerikan aksanıyla konuşurken görmek ilginç oldu.
senaryo sevmem ama aksiyon severim diyorsanız, gidiniz. terminatör severim diyorsanız, hemencecik ilk iki filmden birini takınız. hemen notumuzu da verelim: yüz üzerinden altmış, o da arnold'un hatrına.
ağir sipoylir
- iddialıyım, bu filmdeki kalp nakli ileride doktorlar arasında efsane olacak. tıp öğrenimi sırasında, kalp cerrahı adaylarına o sahne izletilecek. yokluk ortamında, steril şartların söz konusu olmadığı, hastaya aktarılan kalbin uyup uymayacağı meselesinin tamamen şansa kaldığı bir operasyon. bir destan. şaka bir yana, marcus wright'ın böyle gereksiz bir şekilde harcanması saçmalığın daniskasıydı. senarist dalla... müsveddeleri herhalde, john connor'ı ölüyormuş gibi yapalım, sonra ölmesin, marcus ölsün, marcus ölünce bir oyuncunun sonraki filmdeki masrafından kurtuluruz diye düşünmüş olmalılar.
- robotlar da masa sehpa kullanıyormuş, hatta kapılar için kod girmek zorundaymışlar. oha ki ne oha!
--spoiler--
terminator manyağı bir bünye olarak "bok gibi" yorumunu rahatlıkla yapabileceğim filmdir.
senaryosu ve hikaye akışı inanılmaz derecede dandik. sebebini merak edip kısa bir imdb araması yapınca görüyorum ki, catwoman isimli boku sıçan John D. Brancato ve Michael Ferris isimli arkadaşlar tarafından yazılmış. şaşırmadım.
2. sınıf bir bilimkurgu filmi olarak terminator serisinin kalitesini düşürmekten başka bir şeye yaramamış bir film.
terminator serisinden bağımsızlığını ilan etmiş fantastik aksiyon filmi. terminatör nere salvation nere. hani 1-2-3 izlememiş ama sağdan soldan duymuş okumuş birini, bak bu terminator 4 diye ikna etmek olanaksız. isterdik ki, 1-2 hatta 3 e flashback ler verilsin, konu unutturulmasın, bütünlük sağlansın ama yok. film direk başlıyor, robotlar falan filan. kim lan bunlar diyorsun. 1 ve 2 de hatta 3 te, flashforward ( ne demekse) larda gösterilen kıyamet günü sonrası sahnelerle bir alakasızlık var filmde. her üç filmde de, kıyametten sonra tasvir edilen savaş alanlarında, terminatörlerin elinde lazer silahları olduğu görülür lakin burda terminatörlerin elinde bildiğin barutlu, çekirdekli mermi atan silahlar var. yarı robot yarı insan eleman nerden geldi, kim yaptı, yapılırken el değdi mi değmedi mi hepsi muallak. devasa robot un, bir adet jeep e tek atışta atomlarına bölmesinden sonra, koca kamyonu bir türlü denk getirememesi de ayrıca bi siktir git dedirtti. aksiyon için izlenir lakin, buna terminatör diyenin kaynanası da ölür.
üstelik, skynet i sikerttik ama global ağı hala çok güçlü diyerek , aga bunun devamını çekicez biz tadında sosyal mesaj vermiştir yönetmen amca, ya da yapımcısı artık her neyse.
sonradan gelen not : suda ikamet eden, yılanımsı robotlar, hafif matrix tadı vermedi değil. hele mototerminatörler, binicen üstüne vurucan kırbacı cinsindendi.
bu filmi izledikten sonra, göz yaşları içersinde eve koştum. hemen arşivi karıştırıp önce terminatör biri, ardından 2 yi izledim... anca kendime gelmişim.
--spoiler--
güzel bir bilim-kurgu filmidir.seri'nin ilk 3 filmine göre daha kötü ama izlenebilirliği yok değil. ben sıkılmadan 100 dakikayı geçirdim. robotların sayısındaki azlık beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. adamlar skynet'e giriyor, yakıyor yıkıyor, sonra esirlerle kaçıyor. karşılaştıkları robot sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. ayrıca john connor filmde 9 canlıdır efendim. adam robotlarla tekme ve yumruk kullanarak da dövüşebiiyor. robot onu duvarlara atsa bile (ki o connor'ın çarptığı demir falan bile eğiliyor)kalkıp yoluna devam edebiliyor. tabi onun hayatını kurtarmayı kendine görev edinmiş marcus da hayatta kalmasını sağlayan büyük etmenlerden. hazır marcus demişken filmin en iyi oyuncusu odur bence. adamın hem güzel oyunculuğu hem de o müthiş bakışları filme renk katmakta. film'in sonu da terminator 5 çekilecek diye bağırmakta resmen.
film'de en sevdiğim sahneler ise film'in giriş sahnesi, arnold abimizin göründüğü sahne, t-800'ün ateş ve buzdan sonra taşlaşarak connorun üstüne hızı azalar geldiği ve akabinde yüzüne çizik attığı sahnelerdir.
kısacası izleyin derim. müthiş değil ama sıkılmazsınız.
yarı robot marcus'un insan direniş merkezinden kaçış sahneleri, "acaba insanlar mı, makineler mi daha acımasız" sorusunu akla getirmiş, ya da getirtmek istemiştir.
fazlasıyla kafa karıştıran film. ilk 3 filme yada dizisi varmış galiba bunun, hepsine hakim olan insanların bana yardımcı olması gereken filmdir ayrıca.**
California'da bulunan Six flags magic mountain eglence parkindaki thrill ride'lardan birinin adi; oldukca heyecanli ve suratlidir. Yeni yapilmis olan bir eglence makinasi olmasi sebebiyle binmek isteyenlerin en az 50 dakika beklemesi gerekir. Tam sira bitti dediginizde filmin sahnelerindeki odalari aratmayan kapali ortamlara kilitlenirsiniz ve sonra....Cigliklar ardi ardina kopar.
john connor dünya üzerinde taş üstünde taş kalmadığı 2018 yılında motorsikletli terminatörlerin kafasını bozmak için sony vaio bilgisayar kullanmaktadır!
bu bir üçlemeydi ve ilkini 2009'da izledik. peki şimdi 2011'e girmek üzereyiz. siktiğiminin üçlemesinin ikinci ayağını ne zaman seyredeceğiz acaba?!! diye düşündürten post-apokaliptik sinema serisi.