terminale tek başına inmek kadar kötü olmayan durumdur. bir karşılayanınızın olmaması insana zaman geçtikçe zor gelir. bir de birilerinin otobüsten iner inmez bir bekleyenlerinin olduğunu görünce nalet olsun bu şehre geldiğim güne dedirtir. (bkz: aşti)
o an bir hüzün oluşur ve hayal dalgalanmaları başlar ilk günler ve gitmesine yakın günler göz önüne gelir keşkeler önünden geçer ama artık tek başına dönülmüştür çoktan.
hüzünle sallanan el... hareket eden otobüs... sanki yanında o varmış gibi hissederken aslında onun çoktan gittiğini farketmek... otobüsün sadece sevileni değil kalbin yarısını da götürdüğünü bilmek... bir damla gözyaşı... aşk işte. bir elma şekeri misali tatlı tatlı yersin sonunda kazığı kalır hepsi bu. *
insan çok duygusalsa, terminale giderkenki yollardan geri dönerken de içini hüzün kaplar. düşünür, "daha 15 dakika önce birlikte geçtik buralardan, oysa şimdi yalnız geçiyorum bu sokaktan" diye. eve gidince de boş boş takılır bir müddet. sonra alışır tekilliğe, sonraki kavuşma anını umutla bekleyerek.
sevinmektir, hatta çoşmaktır. artık özgürsündür. şehirdeki karı kız senindir artık. hemen kimleri fordlayacağının, kimleri elleyeceğinin, kimlerle yiyişeceğinin listesini yapmak gerekir.
Sevgilin vardır, il dışına veya avrupaya gidecektir uzun süre ayrı kalacaksındır terminale götürürsün onu yolcu edersin başı öne eğer otobüse atlar düşüne düşüne sallana sallana eve dönersin..
geride bırakılan ya da yolculanan kimi zaman aile, kimi zaman candan bir dost, kimi zaman sevgilidir. giden kim olursa olsun yeni bir yolculuk macerasa yaşayacak, ait olduğu şehre ayak basacak, orada halledilmesi gereken işleriyle ilgilenecek, kısacası yeni birşeylere adım atacaktır. Oysa kalanın giden arkasından üzülecek çok zamanı vardır. rutin hayatının içindedir çünkü, bu sebepten terminale iki kişi gidip tek kalmak can yakar.
tek başına geri dönmeden önce bir de giden otobüsün arkasından uzun uzun bakma süreci vardır ki hiç tavsiye etmiyorum... tüm bu hisleri yaşamış olanlar, arkasında kalanın hissedeceklerini bildikleri için genellikle hiç kimse tarafından yolcu edilmek istemez.
çok güzel bir duygudur. dünyalar sizin deseler bu kadar sevindirik olur insan. çünkü yatagınıza göz diken, odanıza kurulan ve her yeri kendi odası gibi dagıtıp kafasına göre takılan, her yaptıgı ve yapacagı şeye sizi dahil eden, sigara içmek için odanızı kullanan, t shirt, pantolon bilimum parfüm çeşitlerinize dadanan apaçi kişilik gidiyordur. hiç acı vermez hiç dokunmaz ve hiç aglanılmaz.
otobüsün arkasından bakarken, son bir kez daha el sallayabilmek için mucadele edersiniz. giden gider ve siz alçak otobüsün arkasında bıraktığı tozları gözünüze kaçırır, ağlarsınız.
hehangi bir salaklık yapmamak ,hemen üzülmemek bozulmamak için mp3ten en sevile en hareketli parçayı açmaktır , eve gelince başka bir işle uğraşmaya çalışmaktır , aslında birşey olmamış gbi davramaya çalışmak kaldığın şehirin kalablığına isteyerek kendini atmaktır , diğer türlüsü zor oluyor.