85 doğumlu bir 90'lar çocuğu olmama rağmen beni bile duygulandırabilmiş program olmuştur. ne yalan söyleyim, çocukluğumda da şimdiki gibi çok fazla tv izlememiştim. ama o he-man yok mu? hiç kaçırmazdım işte onu.. heidi izlerdim sıkılınca. onun yaptığını çok yapmıştım çünkü 7 yaşına kadar.. pikniklere gitmiş, kırlarda koşmuştum aynı saf ve salak ifadeyle.. mutlu olmuştum onu izleyince ben. akşam o çizgi filmler bölümünü görünce yine tutamadım kendimi, ağlıyodum lan az kalsın!! susam sokağı'nda zaten dayanamadım, kalktım tv'nin başından hemen.. artık bbg evleriyle, evlenme programlarıyla büyümek zorunda kalan, biz gibi saklambaçlar, gol atan kaleyeler, misketler oynamak yerine internetle büyüyen kardeşime baktım uyuduğu yerden.. rüyasında ne gördüğünü düşündüm.. biz gibi yarın kaç gol atacağını, mahallenin kızlarını saklambaçta bir bir yakalayıp nasıl takdir edileceğini ya da ediyle büdü'nün neler yapacağını görmüyordu şüphesiz.. onun görebildiği en güzel rüya, sihirli annem'in tekrar bölümleri, oyun sitelerine gelen yeni oyunlar olabilirdi ancak..
içim burkuldu bunları düşününce. hangisiydi acaba çocukluğunu yaşayabilmek? biz gibi akşam eve yorgun argın dönüp, yorgunluktan kıvranır vaziyette bir kenara yığılıvermek mi, onun gibi teknolojinin tüm imkanlarına kavuşup da göz ağrısından kıvranmak mı? hangisiyle daha mutluydu çocuklar? cevap bulamadım yine de.. 80'ler ya da 90'lardaki gibi sokak oyunları da güzeldi çocuklar için, internette buldukları oyunlar da.. kendi dünyalarını yaratmışlar, o dünyanın içindeki güzellikleri keşfedip o dünyanın kırlarında koşuyorlar, o dünyanın oyunlarını oynuyorlardı her dönemde. hiç değişmiyordu bu şüphesiz.. "çocuk olmak her zaman güzel be" dedim kendiliğimden, haberim bile olmadan.. ve anladım o anda, 80'lere ya da 90'lara duyulan özlemin gerçek sebebini; çocuk olmaktı bunun yegane sebebi.. televizyondaki programlar değildi 80'lere duyulan özlemin sorumlusu, susam sokağı değildi bize özlem duyuran.. adile naşit'in "kuzucuklarım" deyişini özlemiyorduk biz aslında.. bizim özlediğimiz şey, çocukluğumuzun o saf dünyası, her türlü dert ve sıkıntıya rağmen içimizde yarattığımız dünyanın dertten çok uzak oluşuydu.. ve o an kızdım okan bayülgen'e.. sadece tv programlarına yüklenmişti çünkü. sadece daktilonun yeri vardı o zamanın çocuklarında. ya da telsizin.. ya da renksiz de olsa bir televizyonun.. oysa bu ülkede, kendi yarattığı dünyasında televizyonların olmadığı, daktilonun o hırçın ama sevimli seslerinin duyulmadığı, commodor 64'lerin disketlerinin yer bulmadığı çocuklar da vardı. onlar için hiçbir şey ifade etmiyordu bu program.. istanbul ya da ankara ya da izmir çocukları duygulanıyordu bu görüntülerle.. kars'ta ya da hakkari'de ya da ne bileyim mersin'in dağ köylerinde büyümüş bir seksenler çocuğu nasibini alamamıştı ne yazık ki.. onların dünyasını yakalayamıyordu okan ve ekibi..
kapattım televizyonu..
ve gerçek dünyaya döndüm yine.. zira benim çocukluğumun hayal dünyasını hiçbir güç yaşatamıyordu bana.. internetime döndüm yine.. gerçek dünyama.. ve browserimi açmadan önce kardeşime baktım bir kez daha, hala uyuyordu kendi dünyasında.. ve umutsuzluğu bıraktım o anda.. 20 sene sonra bir de 2000'ler çocuklarını anlatan bir program yapılsa o da mutlu olacaktı belki.. ama gerçek dünyasının içinde açılıveren küçücük bir pencerede.. ne zaman olursa olsun şu uyuduğu zamanki mutluluğunu, sihirli annem'i izlerkenki duygularını yaşayamayacaktı bu küçük kız.. kararımı verdim; ne olursa olsun, "benim çocukluğumda şunlar vardı, biz mutluyduk" demeyecektim ona.. onun dünyası benden farklıydı ve o dünyada kalacaktı o sürekli.. döndüm bilgisayarımın başına.. msn'dekilerle konuştum, sözlüğe takıldım biraz.. başka yapacak şeyim yoktu zira.. benim çocukluğum geride kalmıştı.. artık gerçek dünyadaydım ve lanet olsun ki gerçek dünyada bunlar kalmıştı sadece.. üzüldüm.. sıkıldım.. gerçek dünyada üzüntü ve sıkıntı vardı.. bunaldım sözlük.. anla beni lan!! of ya off!! köye dönsem mi lan acaba? ama neyse ya, napcam ki köyde şimdi? kanal bile 5 tane anca çekiyo, sıkılırım orda ben!! evet dönmeyeyim bari.. mutluyum burda böyle..
(bkz: entrynin sonuna doğru sıçmak)
hmm ya da sıçmamak.. bilemiyorum.. neyse sussam iyi olur artık.. olsun be iyi bi program yaptı yine okan bey.. sağolsun varolsun..
yeni sezonunun başlaması eli kulagında olan program. okancım hadi daha fazla bekletme bizi.
edit:ranger65'den gelen uyarı ile bu sene yayınlanmayacak olan programmış.
edit :2 (bkz: #823623)
son (ve emin) duyumlarıma göre en erken 28 ekim'de, en geç 11 kasım'da başlatacak olan programdır. ayrıca adı artık 'tv makinası' değil, sadece 'makina' olacakmış. bi de zerrin özer olmasa * hadi hayırlısı. . . *
okan bayülgen'in makina gibi konuşup kimseciklere iki cümleyi üstüste söyletmemesi dikkate alındığında isminin makina olarak değiştirilmesi ile isabet kaydedecek olan programdır.
hakkı devrim tamam da zerrin özer ne alaka düşüncesiyle anılagelecek,bu düşünceyle okan bayülgenin her sene birini katarak sonunda programı falan bırakıp sonuunda kumpanya oluşturacağını düşündüğüm program.
haftayı boyunca reklamı yapılıp yayınlanmayarak, üstelik seyirciden özürde dilenmeyip az sonra bilmem ne hedeyi izleyebilirsiniz gibisinden pişkinlikler yapılmıştır. yine de sabırla beklediğimiz programdır.
(bkz: medya arkası)
Büyük insan,değerli şahsiyet Okan Bayülge'nin sunduğu show programıdır.gürgen ve muratın katılımıyla ayrı bir tat veren program, zeki olana güzeldir, sadece almak isteyene birşeyler verir.Her cumartesi tv makinası gecesi.
uludağ sözlüğün adını ilk defa duyduğum, anında üye olup ilk entrymi adına girerek borcumu ödediğim tv programı, an itibariyle slovakyalı sylvia adında tas bir hatun da konukları arasındadır.