Klasik AKPli beyninin Direnişi olayla pek alakası olmayan yurdum sağcısına kötülemek için seçtiği en sikik yöntem olan "gomunistlere bak" yöntemiyle kötülenmeye çalışılınan işçilerdir.
işçinin bayrağı, köylünün bayrağıdır, köylünün bayrağı öğretmenin bayrağıdır, öğretmenin bayrağı öğrencinin bayrağıdır. Bu bayrağın Komunisti,islamcısı, ahmeti mehmeti olmaz. Burada ister kabul edin ister kabul etmeyin sınıfsal roller öne çıkar. Bu olay öyle gündelik, populist o parti, parti siyasetinden ötedir.
Bugün belki tuzu kuru olanlar rahatsız olmazlar tekel işçilerinin durumundan Ama bu tuzu kuru olanların rahatsız olmaması değil asıl bir Türkçü olarak beni üzen şey tuzu kuru olmayan insanlarımızın Köleliğe nasıl da alıştığıdır. kendi durumum yanlış demeyip zamanında tekel işçilerinin var oldukları duruma (kapanmadan önceki) gelebilmek için mücadeleleri sonucunda aldıkları haklara yanlış demeleridir. Tekel işçilerinin mücadelesi sonucunda elde ettikleri kazanımlar bu ülkede birşeylerin değişebileceğine dair bir umuttu aklı selim bütün emekçiler arasında. Şimdi o kazanımları da ellerinden aldılar. diğerleri de kölelikte mutlu, hadi tekel işçileri siz de köleliğe "he deyin".
haklarında doğru bir tespit yapmak için şubat ayı sonunu beklemek gerek. lakin chp'li çetin soysal'ın gazına pek bi gelmiş grup.
O değil de bu ülkede milyonları sokağa döken cumhuriyet mitingleri vardı ardından seçim oldu. sonuç malum.
grev gibi doğal ve yasal bir hakkı kullanıyorlar şimdi. ona rağmen başbakan lafı eğip büküp bu hareketi kansuz olarak gösteriyor. korkarım su ve biber gazı sıkma olayı yine yaşanacak. *
fena halde başka güçler tarafından kullanıldığını düşündüğüm topluluk. tamam bi hak arama olayına girdiniz güzel ama üzerinden aylar geçti yaz da değil ki anasını satıyım kur çadırı yat uyu falan. eksi 10 derecede eylem mi olur. hele de tayyibin nekadar dediğim dedik, inadım inat bir adam olduğunu bile bile bu eylemi devam ettirmek nekadar akıllıca. her grev sonucuna ulaşıcak diye bir kural yok tamam hakkınızı aradınız ama olmadı daha niye uzatıyorsunuz yazık günah değil mi önce kendinize sonra ailenize. o reddettiğiniz paralara çalışmak için can verecek kaç kişi var bu ülkede. gelin başkalarının maşası olmayın, şu deli adamla da deli olmayın ulan adam davosu sildi sırf inadından valla şimdi de size kızıp tüm ülkeyi satar kalırız dımdızlak ortada.
şimdi aptalın biri köşesinde yok şu kadar para verildi , yok yeni iş bulundu da onlar istemedi diye bağırsın sizde onun salyalarına bardak tutadurun fakat ne olursa olsun tekel işçileri artık bir mücadele sembolü haline gelmiştir. bu güne kadar duymak istediğimiz ya da kimilerinin istemediği sesi haykırmışlardır. eve bu adamlar asgari ücret dediğimiz şeyden daha fazla para alıyorlar. ama yine de "dur bakalım" demeyi biliyorlar. tekel işçileri yarının asgari ücretli işçisine ışık tutmuştur. ne azından ne yapılacağını küçükte olsa göstermiştir. ki devlet dediğiniz o bok torbası o insanları soğukta dışarıda şartlar ne olursa olsun aç bırakmaya göz yumabiliyor ve koltuk sahipleri onlardan bahsederken dalga geçer gibi sırıtabiliyorsa devletin verdiği bir şey yok demektir. umarım tekel direnişi başka hak arama mücadelelerine de ışık tutar ve istediklerini alırlar...
umut olanlardır.
bu ülkede hala insandan umut kesilmemesi gerektiğini kanıtlayanlardır.
canlarımızdır.
ölmek var dönmek yok diyenlerdir. ve bu sözlerinde samimi olduklarını da ispatlamışlardır.
sonuna kadar yanlarındayız.
siz "daha ne versin devlet arkadaşım" deyin durun. sadaka kültürü tüm iliklerinize işlemiş olsun. en az tepedekiler kadar korkun onlardan, en az tepedekiler kadar terletsinler sizi de elinizde kahvelerinizde televizyon seyrederken...
haklı mücadelelerine tam destek verdiğim cesur insanlar. iktidar korktuğunda hep aynı yöntemi kullanır. 1 ay sonra müdahale olacakmış. işçiler hazırdır , alışkındır gaza ve suya 1 mayıslardan , bakalım siz hazırmısınız bu dondurucu soğukta gtünüzü kaldırıp müdahale etmeye. işçiler el ele genel greve !
an itibariyle maaş bordrolarını televizyonda göstermiş işçilerdir. ikramiye dahil ortalama ellerine geçen net maaş 1450 ile 1650 arasıdır. 2400 tl yi kim neresinden uyduryor? anlaşılması güç gerçekten.
üzerlerinden siyasi olarak geçinilen insanlardır. bu işçilerin hiç yoktan istihtam edildiği ortada. akp karşıtlarının bir kısmı bunu bilerek, büyük bir kısmı ise bilmeden, gözlerini kapatarak, neden diye sormadan eyleme destek veriyorlar.
şimdi şunu düşünün; akp türbanlı kişilerin duygularını, kimliklerini istismar ederek oy toplamadı mı? toplamaya devam etmiyor mu? bence evet. peki, tekel işçilerinin yanında görünen, hükümete karşı onlara destek olan partiler; tekel işçilerini, solcu kimlikli kişileri, deniz gezmiş parkası giyip ortalıkta dolaşan; zaten miting alanlarına koşturmaya hazır olan gençlik heveslilerini istismar etmiş olmuyor mu? onları sömürmüyor mu? kesinlikle evet.
peki burda suç kimde? partilerde mi? hayır. onların işi bu; toplumsal ayrılıklardan yararlanarak oy toplamak, yandaş kazanmak. suç, siyasi partileri takım tutar gibi holiganca destekleyen bizlerde. desteklediğimiz siyasi partiye o kadar bağlıyız ki onların dediklerini baz alarak duruşumuzu belirliyoruz. oysa ki o siyasi parti sizin duruşunuzu temsil etmeli, size duruşunuzu öğretmemeli. işin esası halkın seçtiği kişilerin halkı temsil etmesi değil mi?
gözümüzün kolayca boyanmasına izin veriyoruz. türbandır, laikliktir, işçidir derken olan sadece ülkeye oluyor.
yandaş basının ki çoğu kendine dindar diyen, allah ve namazı ağzından düşürmeyen basındır bu, 50 küsür gündür görmezden geldiği, iftira attığı, yalan ve kin ile saldırdığı işçilerdir.
bi ara 7-8 milyar maaş alıyor diyecek kadar şeref yoksunu izahlarda bulunmuşlardı.
yok yan gelip yatıyorlar, haketmiyorlar.
yahu bu adamlar 50 gündür kimsenin yapmadığını yaparak soğukta eylem yapıyor, sabahlıyor, ölüm orucuna gidiyor.
lan hiç mi haysiyet yok, şeref bu zihniyet.
cidden çıldırmamak elde değil.
hayır bu adamlar akp zihniyeti olsun bu dindar takılan dinciler olsun.
görsen 5 vakit namazdalar ama şu tekel olayından sonra üstlerindeki pislik ve lekeyi temizlemeleri için değil 5 vakit, 55 vakit namaz kılsalar üstlerindeki pislikten arınamazlar.!!
haklarında "devlet bir yerden tasarruf yapsın ama bunlara istediği şartları versin," deniyor.
lan harbi kafama tüküreyim böyle bir fikri neden daha önce düşünüp, kömür yardımı karşılığında oyumu sattığım başbakanıma söylemedim. bak çözüm yanıbaşımızdaymış.
şaka mısınız oğlum siz.
devlet denen olayı anlayın bir öyle gelin.
devlet, tek tek bireyler olarak yapamadığımız işleri yapması için para ödediğimiz hededir.
devletin finansörü biziz yani. bensen o, bizsiz onlar.. hepimiz.
devlet bizden aldığı parayı memura, emekliye, hizmete, eğitime vs vs harcıyor işte. bu kadar basit.
dolayısıyla devletin tasarruf yapması, bizden ya daha fazla vergi alması ya da maaşlarımızdan kesmesidir.
tayyip erdoğan cebinden vermiyor ya bu paraları.
demek ki neymiş, iki yıldır depolarda okey tavla çevirip, asgarinin en az iki katı maaş alan işçilerin parasını sen ben karşılamışız.
yapılan emekli zammına "azmış be bu" dediğin zaman erdoğan çıkıp, "ama orada tekel işçilerine para yetiştirmemiz lazım," deseydi sikinde olacak mıydı tekel işçileri? "onlar da işçi, yeter ki onlar kazansın," diyecek miydin?
her yapılan zamda "hükümet çok rerörööö," diyorsun ya hani, erdoğan "e ama tekele de yazık di mi," deseydi ne kadar sikleyecektin bu durumu?
ya da hükümeti takiyyecilikle, oy pazarcılığıyla suçluyordun. "herşeyi oy için yapıyor bunlar yeaæ" diyordun; al işte aynı hükümet büyük bir kitleyi karşısına aldı. belki de sırf belli marjinal örgütler ve medya sayesinde günlerdir ajite edilen bu eylem yüzünden milyonlarca oy kaybedecek hükümet.
içinde bir yerde bu duruma deliler gibi de seviniyorsun evet ama bir kere bile, "lan adamlar harbi adamlarmış. kendi doğruları için riske giriyorlar." diyor musun? hayır.
çünkü ikiyüzlülük damarlardaki kana girmiş bir kere.
yarın yine kömür dağıtılır, sen yine cebelleşir durursun, "bunlar oy topluyor," diye.