ademin kalçasının bir tarafından yaratıldığına inandırılan bir kadından bu kültürde, fiziksel gücün üstün olduğu ilk insandan bu yana kadınların bu anlamda fiziksel güçte geri kalmasında, bu fiziksel rekabette geriliğin toplumsal yaşama geçiş ile birlikte statü de meydana getirdiği gerilikle, taçlandırıldığı toplumlarda tarihsel süreçte hep erkeklerin ön planda olması normal bir durumdur. *
nedeni verilen cevapların birinde soylenen bir durum.
kadınları 'kadının verdigi en buyuk sanat eseri cocugudur, bu nedenle kadın hemen evlenip cocuk dogurmalı, sonra olene kadar o cocuga bakmalı' deyip kadını ozgurlugunden, yasamından, uretim araclarından, paradan uzaklastırıp belediyenin nikah memuru, kilisenin rahibi, caminin imamı tarafından evli ilan edildikleri zaman hayatlarının yolunda gittigine inandıran bir zihniyetin urunudur.
sanat denilen sey, bos zamanı ve ozgur dusuncesi olan insan tarafından yapılabilir. hayatları boyunca tek yaptıkları ailerinin sozunden cıkmadan eli gunu mutlu etmek icin yasamak olan, kendi karakterini gelistirmeye fırsat bulamayan bir insan tabi ki eser cıkaramaz.
esas amac bebek degil. kadın, iktidar denilen seye ortak olamasın, guc kazanamasın. otursun evinde, bebek de bebek diye kendisini zorla mutlu etsin.
ayrıca, kadının en buyuk sanat eseri cocuguysa eger fahisenin cocugu ne oluyor? o rus bu cocugu mu?
ve sizin dangalakca dediginiz tespitler aristo ve schopenhauer gibi buyuk filozoflar tarafından yapılmıstır.
tarih boyunca erkeklerin kendilerini "üstün yaratılış" eseri olarak, kadınları ise sadece neslin devamını sağlayan unsur şeklinde görmelerinden kaynaklıdır. (bkz: beğenen alır gider beğenmeyen bırakır kaçar).
kadını öteki ilan eden anlayışın maça bir sıfır önde başlama çabasıdır. işin dramatik ve komik tarafı da bu tespiti yapanın bir kadının göz bebeği en büyük eseri olmasıdır.
cehaleti suren ama erkek hegemonyasini devam ettirme gayretinde olan, dogmatik altyapisinin ustune ogrendigi kucucuk kucucuk bilgileri yorumlayip, dogmatikligiyle paralel yorumlar cikaran insanin tespit cumlesi.ayriyetten disardan bakildiginda insana at gozlulugun * esitlik denen basit seyi bile kabul etmesini engelleyecek duzeyde oldugunu hatirlatan kisidir bu.. ronesansta bagimsizligi oldugu zannedilen kadinin ne zaman esit goruldugunu ogrenmek isteyenlere nah buyrun burda: http://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1n_haklar%C4%B1
bakin bakalim gunumuzun degerlerine yeterince ozgur mudur kadin.. yazik bir cumledir neden derseniz.. insan kendi anasini asaglar mi??
beklenmeyen edit:vay beah biri arti verdi sasirdim dogrusu.tesekkurler sikilmadan okuyan arkadasa...
kadinlarin tarih boyunca ikinci sinif insan olarak gorulmeleriyle alakalıdır.
eski yunan da, kadınlar üreme amacıyla güce taparlar, bu nedenle sanata gösterecekleri ilgi göstermeliktir, sadece sanatı yapan insanın gücünden etkilendikleri için sanata ilgi gösteriyorlar düşüncesindeydiler. bu düşünce avrupa da da yüzyıllar boyunca devam etti, kadınların önemli sanat eserlerini hakkını vererek izlememeleri, en önemli diyaloglarda fütursuzca konuşmaları, örnek olarak gösterilmiştir.
'sanattan anlamayan sanata ilgi göstermeyen bir insan henüz insan değildir, hayvan gibidir, davranışları yaşamaya çalışmak yemek içmek ve üremekten ibarettir' düşüncesi ise kadınların ikincil sınıf olarak görülmesini güçlendirdi.
daha sonra feminizm ortaya çıktı. bazı kadınlar sanattan anlamaya başladılar.
muzik grubunu sadece yakışıklı solisti için seven, gitar çalan erkeklerin başlarına üşüşen, sacma tv programlarına kikikiki diyen, ve bu erkekler güçlerini kaybettiklerinde erkekleri şutlayan her kadın, kadınların sanattan anlamadıgı, sanatı sadece bir hiyerarsi unsuru olarak kullandıkları ve bu yuzden kaliteli eserler veremedikleri dusuncesini dogrular niteliktedir.
Bu başlık için en iyi açıklama; Timaş Yayınları'ndan çıkan, yazarı Ali çimen olan, 'tarihi değiştiren kadınlar' isimli kitapta fazlasıyla var. Mata Hari'den Kösem Sultan'a kadar, tarihi değiştiren 30 ünlü kadının hayatları resimleriyle anlatılıyor. Lady Diana da var...
kadınların kağıt üzerinde eşit görünmesinin anlamı olmadığının göstergesidir. ki bu kağıt üzerinde eşit olma durumu bile dünya gelinde yaygın değildir. her neyse yüzyılların, binyılların kadının rolü algısını değiştirmeye yetmiyor yasalar. dinler de buna çanak tutuyor, çanak tutma ne demek bihasa kadını toplum hayatından soyutlama derdinde, ikinci sınıf muamelesi yapıyor onlara.
misal bizde 21 yüzyılda hem de bir bakan "evdeki işler yetmiyor mu" diyebiliyor. kadının yeri evidir minvalinden deyişlere ise hiç girmiyorum.
diyeceğim,
ya ne olacağıdı?
tarih yazımında yapılan yanlışlıktan ibarettir. "kadın erkek eşittir tımam mıı salaak!" şeklinde feminist ilkokul öğrencisi tavırları sergilemek istemesem de belirtmeden geçmek istemedim. eğer başlığımızın buram buram koktuğu gibi "her haltı erkekler yapar, kadınlar sadece tarihte izleyicidir." düşüncesi doğru olsaydı afedersiniz ama erkekten gelen milyonlarca sperm sadece bir tanecik yumurtayı döllemek için * yarışmazlardı, bir tane baba yiğit yeter, "höyt laayn" nidalarıyla tek başına fatih ürekin yılan dansı eşliğinde ağalar gibi gelir *, kızı alır giderdi.
gelenek ve inanışların baskısından dolayı kadınların herhangi bir şeyde basarılı olabilmeleri için erkeklerden on kat fazla efor sarf etmesinin gerekli olmasındandır.
kadını doğurmaktan başka bi' işe yaramayan gerizekâlı bir tip olarak görenlerin güya annelerine saygı adına "erkekleri doğurdu onlar hacı" diye abuk bir yaklaşımına vesile olabilir bu durum.
"benim annem sadece beni doğuracak bir salaktır" demektir bu, ama söyleyen de erkek olunca altından hakim/erkekegemen ideolojinin fırlaması bizi şaşırtmamalıdır.
olaya nerden bakıldığı önemli olandır. eğer kadınları görmek istemezsen yapılacak bir şey kalmıyor. ama gözünü açarsan, dünyadaki savaşlar dışında her yaşanan şeyde kadın eli vardır. erkeklerin döktüklerini toplamakla görevlidirler çoğu zaman. düzeltmek. estetik hale getirmek gibi.