tanrı diye bir varlığın yok mu var mı sorusu elbette hep sorulur yok da diyemem var da diyemem ama;
'varmıdır böyle bişey, ateistlerin inkarına dayanakları nedir?
bu kadar komplike bir düzen tesadüfle açıklanabilir mi?
akıl küpü, matematik, fizik dehası ateler yoklugun formülü ne?'
bu tip bir entry yazılıp başlık açılıyorsa galiba format tanrısı diye bir şey yok bu sözlükte.
ayrıca şöyle bir durum da var, tanrı'nın yokluğunun kanıtını bir ateist istemez diye düşünüyorum. bunu ancak inanan bir insan ister. yani tanrı'nın yokluğununa inanabilecek, inanmak isteyen bir inanan. aksi halde böyle bir kanıtı istemek mantıksızdır, o yüzden bir ateiste söylenebilecek en salakça cümle, "o zaman tanrı'nın olmadığını ıspatla!" cümlesidir.
inanan adam yokluğa dair bir kanıt istiyorsa ya demagogdur yada ateizme meyil etmiş bir erendir.
şimdi böyle sorularla, iddialarla, saçma isteklerle bazı kavramların dibine kibrit suyu dökebileceğinizi sanıyorsunuz ya, çok pis feci çılgın gülüyorum yahuuu.
eskiden derprem olurdu ve nedenini bilmekdikleri icin tanrı yapıyor derlerdi.
simdide nasıl olduk evren nasıl oldu sorusunun en basit en kolay yoluna kacıyorlar.
bir sihirbaz yada bir tanrı yaptı puff dedi oldu. ne kadar kolay değil mi. billim bosuna kıcını yırtma arastırmalara son ver biz bulduk nasıl oldugumuzu. hem oluncede daha guzel bir yer olan cennete gidecegiz. insan oglu ne kadar kendi kendini kandırmaya meğiili değil mi?
saygı duyuyorum.isteyen inanır isteyen inanmaz beni bağlamaz da.böyle düşünenlerin türkçe kuran okuyup incelediklerini filan sanmıyorum.birisi kendi boşluğunda kitap yazıyor.diğeri alıp okuyor.evet bak tanrı olmayabilir diyor.tezleriyle düşüncenin altına doldurmaya çalışıyor.bu türkçe kuran okumayıp hatta ve hatta kuranı sadece camilerde,mezarlıkta okuyan,tv de her çıkan din adamını dinleyen sonra da mini etek giyenleri yargılayanlar kadar yüzeyseldir.
bazen çocuklar kumdan kale yaparken küreklerini kaybederler. arar arar bulamaz. sonra bir köşeye çekilir ağlamaya başlar ve bunu duyanlar gelir çocuğa ilgi göstermeye başlar. ben burda ne kadar saçmaladıysam o çocukta o kadar saçmalamıştır. *
(bkz: tespit yapmış yine kamil)
varlığını gösteren kanıtlardır,zira;Siz bana gerçekten yok olan bir şeyi gösterebilir misiniz ki, yok'u ispat edebilesiniz?.. Gösterebilecek olsanız zaten o şey yok değil, var olur. Gösteremeyince de yok demeye imkânınız kalmaz! Allah'a yok diyebilmeniz ayrıca ispat ediyor ki, o "var"ın ta kendisi, "yok"un da yaratıcısı.demiş necip fazıl.
insanın içinde ki inanca göre değişen kanıtlardır. varlığına inanan için olduğu ispatlar , inan mayan için olmadığını. insanın fikri neyse zikride odur efenim.
olmayan kanıtlardır. zira kör değilsen baktığın her yerde ve herşey de allahın varlığını görürsün. görmek isteyen için her şey yüce yaratıcıyı haykırmaktadır.
tanrının olduğuna dair bilimsel bir kanıt olmadığı için varlığını kanıtlamaya yönelik çabalar kanımca tanrının yokluğuna dair önemli bir işarettir. bunun yanında milattan önceki yıllarda ilk tanrılardaki (güneş gibi) ve daha sonraları çok tanrılı dinlerdeki sembol ve imgelerin daha sonraları tek tanrılı dinlerde de yer alması kanıtlar arasında sayılabilir. bu açıklamaya göre insanlar dünyada ticaret veya savaşlarla iletişimde bulunduklarında birbirlerinin dinlerinden de etkilenmişlerdir. örneğin mısır'daki bir yazıtta bulunan yazının benzeri, orada bulunan bir simge daha sonraki yıllarda başka topraklardaki dinleri etkileyebilmiştir.
tanrı kavramının varlığı kanımca en fazla inananlar tarafından korunmaktadır. bu anlaşılır bir durumdur. tanrıyı savunanların savunmacı bir tutum sergileyerek bu konudaki en ufak eleştirileri bile saldırı olarak gördükleri gözlenebilir; çünkü hiç kimse alışık olduğu, yüzlerce yıllık bir düzenin bozulmasını, hayatlarına anlam veren bir gücün ortadan kalkmasını istemez.
tanrı olsa da olmasa da kanımca önemli olan bu kavramın insanların algılarına yaptığı etkidir. kimisi bu kavramı kendi çıkarları için kullanmayı seçebilirken, diğer inananlar ise hayatlarına bir anlam katmaktadırlar. tanrı olsa da olmasa da insanların birbirlerine varlığını veya yokluğunu ispat etme çabaları bence boş bir uğraştan öte değildir, çünkü dinlerdeki diğer dünya inancı insanların içindeki ölüm kaygısı, ölümden sonra ne olacağı bilinmezliği için bir kalkan görevi görmektedir. yani hayatın anlamsızlığına anlam katan bir algı bir anda ortadan kaldırılamaz, ancak bu demek değildir ki din ve tanrı kavramı eleştirilemez. eleştirilmelidir, çünkü tarihte genellikle yapılanlar din adına savaşlar, din adına insanları ekonomik çıkarlar doğrultusunda yönlendirme ve yönetmektir. eleştirilmelidir, çünkü dinlerin bir çoğunda kadınlar ikinci plandadır. din etrafında örgütlenen yapılar tarihte her zaman mevlana, hacı bektaş veli, yunus emre veya pir sultan abdal gibi yaklaşımlar sunmamışlardır.
1. tanrı merhametlidir -> çocuk tecavüzcülerini yaratmıştır.
2. kullarını sever -> ama erkekse daha çok sever (kadınları aşağılaması).
3. birçok kitap gönderir -> hiçbirinin orijinali saklanamaz.
4. din olgusunu insanlara aşılar -> insanlar din yüzünden savaş yapar.
5. eşitlikten dem vurur -> köleliği kaldırmaz.
6. hiçbir işe yaramayan kitaplar göndermiştir -> yarasaydı dünyanın hali böyle mi olurdu, özellikle
müslümanların hali, aç susuz ve birbirini öldürür durumda...ayrıca insanların %99,999999'u az veya çok
ama kesinlikle günahkar, ee kime yaradı bu kitap? cehennem kapısında bilet kesen zebaniye herhalde!!!
sonuç; yoktur, ama o varmış gibi davranarak sınırları aşan, fakir halkını uyutan, ruhban sınıfı yaratan çıkarcı diktatörler, sermaye yöneticileri ve tarikat liderleri ile mahalle üfürükçüleri vardır.
not: bunlar tabi benim ihtiyacım olan kanıtlar değil*, inancına güvenen akademik arkadaşlara nietzche'nin deccal kitabına bir göz atmalarını öneririm.
tanrı'nın varlığı konusun da çelişkiye düşen kişinin bulabileceği kanıttır.
açıklanamayan olaylar konusun da ise ısrarla tanrı dışı etkenler düşünmektedir.