yaratıcının olmadığının kanıtları yoktur. çoğulu olmadığı gibi bir kanıtı da yoktur.
bilgi, onu alanla birlikte "doğru anlaşılmış" veya "yanlış anlaşılmış" boyutuna geçer.
vicdanına muhalif yada art niyetli bir insan kendisine ulaşan allah'ın varlığını kabul etmiyorsa vardığı kanaatte sorun olduğu ona ulaşacaktır. çok yakında. her ölüm erkendir. her ölüm ilgili kişinin kıyametidir. bu nedenle yakındadır.
"Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme.
Fakat dünyada onlarla iyi geçin.
Bana yönelenlerin yoluna uy.
Sonra dönüşünüz ancak banadır.
Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim."
başlık yazarını yaratması bu duruma örnek teşkil edebilir. zira bu kadar yüce bir varlık nasıl olur da yarattığı mahlukatın en önemli organını vücuduna yerleştirmeyi unutabilir ki.
Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir. (BEYYiNE/6)
Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışanlara gelince, işte onlar Hakk'ın huzuruna azab içinde getirileceklerdir. (SEBE/38)
tanrinin varligi veya yoklugu insanlar cok farkinda olmasalar da asil olarak iki temel felsefi düsünce altinda sekillenir. idealizm ve materyalizm.
bu birbirine zit iki felsefeden biri tanrinin varligina digeri ise yokluguna isaret eder. simdi burada "tanri yoktur, hani nerde" diyenler ile "mal misiniz tabii ki de vardir" diyenler bu iki felsefi akimi biraz incelerlerse, söylediklerini temellendirme ya da söylediklerini geri alma sansina sahip olabilirler.
tabii bu bahsettigim degerlendirmeyi yapabilme yetisine sahip olmak icin inananlarin da inanmayanlarin da konuya önyargisiz yaklasmalari gerekir.
ateistlerin köşeye sıkıştıklarında "olmayan birşeyin olmadığını kanıtlayamazsın" şeklinde kestirip atarak kendini haklı çıkardığını sandığı, olmayan kanıt. halbuki olmayan şeyin olmadığı gayet kanıtlanabilirdir. örneğin bir önerme ve kanıtı:
önerme: ateistler tanrının olmadığını kanıtlayamazlar. onlar için inandıkları akımın kanıtı "yok"tur.
"yok"luğun kanıtı: hangi ateiste "ateizmi kanıtla bana" desen vereceği cevap "olmayan şeyin kanıtı yoktur"dur.
al işte olmayan şeyin de yokluğu kanıtlanabiliyormuş değil mi?
köktendincilerin duymaya bile tahammül edemediği kanıtlardır.
gerçi bir sürü örnek verilebilir ama içlerinden birini seçeyim:
2004 yılında endonezya depremi sonrasında meydana gelen tsunamide
dev dalgalar plajlarda oynayan çocukları yutmuştu. youtube'ta
görüntüleri bile mevcut. her şeye gücü yeten ve de esirgeyip
koruyan tanrı, o çocukları neden korumadı? yer katmanlarının
hareketlerini biraz daha erteleyemez miydi? ya da dalgaların
hızını keserek, çocukların denizden çıkıp yüksek ve güvenli
bir yere gitmelerine olanak tanıyamaz mıydı? bu en basitinden
bir örnek. tanrı'nın doğan tüm çocukları rızkıyla beraber
gönderirken, güney afrika'daki açlıktan ölen çocukları neden
ayırdığını da mevzu bahis etmiyorum şimdilik...
josé saramago' nun kabil' ini okuduğunuzda beyninize bir daha çıkmamak üzere mıhlanan kanıtlardır. gerçi tanrının var olmadığının kanıtları dersem yanlış olur, belki hayal ettiğimiz kusursuzlukta bir tanrının var olmadığına kanıt demeliyim. ibrahim' e sodom' da on tane masum varsa bütün şehri onların adına bağışlayacağım dedikten sonra şehri yok eden tanrı' ya sorar yazar: sodom' da hiç çocuk yok muydu?
profesör: eğer tanrı varsa kötülüğü de tanrı yarattı. o zaman tanrı kötüdür.
einstein: profesör, soğuk gerçekte var mıdır ?
profesör: tabi ki vardır.
einstein: hayır, soğuk aslında yoktur. fizik kurallarına göre soğuğu bize hissettiren şey ısının yokluğudur.
einstein: profesör, karanlık gerçekte var mıdır ?
profesör: elbette vardır.
einstein: yanılıyorsunuz profesör, karanlık gerçekte olmayan bir kavramdır. karanlık aslında ışığın yokluğudur. Kötülük yoktur, tıpkı karanlık ve soğuk gibi. tanrı kötülüğü yaratmadı.
kötülük sadece bir insanın kalbinde tanrı sevgisi olmadan gerçekleştirdiği şeylerden ibarettir.
iyilik, kötülük nedir? iyilik kötülüğün mihengini kendisi gören insan hiçbir zaman maddi olandan, insani olan düşünceden kopmadan bir yargıya varamaz. masum çocuklardan sözederken bile masumluğunu koruyamayabilir. bir sonsuz irade var, yokluktan varlığı çıkaran ve o bilir herşeyi. kötülük ve teodise problemi üzerine düşünmek tamamda net bir düşünce ortaya koydum kötülük olsa tanrı olmazdı sonucuna varmak bana göre olamaz. aslında tolstoy insan ne ile yaşar hikayesinde bu düşünceye güçlü bir yumruk atmıştır. yaratıcının irade ve hikmetini tam olarak kavrayabilmek için kendimizi ilah yerine koyup düşünebilme yetimizin olması gerekiyor. üstelik zaten dünya hayatı yerine asıl ve sürekli olan ahiret hayatıyla bütünleşik düşünmek lazım bunları. insan sadece dünyada var ve sadece bir maddeden ibarettir ön kabulleriyle ortaya konulmaya çalışılan düşünceler bunlar. velhasıl bir ateistin yokluk inancı, kendileri açısından da bir çok düşünce de ön kabule dayanır.