inanmak yada inanmamak arasında ki çizgi de olan insanın iç sesi.
ihtimaller doğrultusunda denemek bedava varsa ve sen inanıyorsan ve dininin vecibelerini yerine getiryorsan cennetliksin yoksa da en azından gönlün ferah olur. eğer varsa ve sen dininin gösterdiği kurallara uymuyorsan cehennemliksin yoksa da aklını kurcalayan zırvalar seni rahatsız edeceği için gönlün ferah olamayacak ve ömrün sorguyla geçecektir.
sen dinin hükümlerine uyuyorsan gönlünün ferah olma olasılığın: 1/4
sen dinin hükümlerine uymuyorsan aklını kurcalayan zırvalar seni rahatsız etmesi olayı: 1/4
Not: bu olasılıklar inanç ve iman olguları varsayılmayarak hesaplanmıştır.
denemesi bedava isteyen istediğini seçsin. eğer inanmayarak gönlün ferahsa, problem yok olasık : 1/2
en kötüsü ise "tanrı yoksa biz bir şey kaybetmeyiz ama ya varsa" diye düşünüyorsan ve bu kafanın içini kemiriyorsa dünyada boş ahirette.
inanç kisvesi altında inanmamak yanlış olur, kendini kandırmak olur ve en büyük azap burada yatar.
inanıyorsan koşulsuz bağlan, inanmıyorsan sal gitsin her şey olasılıklar dahilinde.
tüccar mantığıyla çıkarım yapmanın soucunda ortaya çıkan riyakar ve çirkin önermedir. gerçekten samimi olarak inanan birisinin söyleyeceği bir laf değildir.
gerçekten inanan kimse için savunma olmayacak cümle. inanç ya varsa ekseniyle şekillenmez, asla böyle bir hissediş değildir. kimi kandırıyoruz böyle söyleyerek, allahı mı, çok komik.
şimdi hz ali (r.a) bu manada bi sözünün olduğu doğrudur ama bişeyin nerde ve nasıl söylendiğide işte bu yüzden çok önemlidir . bi ateist olsam bana bu şekilde tam olarak bu minvalde yaklaşılsa o an imana gelmeyi bırak , belki daha da düşman kesilirim . zaten dinimizce de Allah a inanmak tek başına yeterli bi şart değildir .gerçek manada iman etmek için imanın altı şartına inanılması gerekir ki, bunu zaten herbiri ankara müftüsü kıvamında olan yazar arkadaşlarımız iyi bilir . hayır herbiri kendini tebliğe adamış yazar arkadaşların bişeyler yazarken gerçekten neye hizmet ettiklerini düşünmesi gerekir . kendini dünyanın en aydınlık insanı sanan ateist arkadaşlar içinde bu geçerli .
varsa, bütün kaderini kendi belirlediği ve kalbine girmediği aciz bir insanı cezalandırarak egosunu tatmin edecek değildir zaar. burada polat alemdar'dan bahsetmiyoruz, tanrıdan bahsediyoruz. inanan insan ise, yalnızca inandığı için mutlu olmalı, inandığı için karşılığında garip ödüller beklentisinde olmamalıdır. inandığı için kendisini, inanmadığını düşündüğü insanlardan üstün tutan, bununla da yetinmeyip içten içe inanmayanların acı çekmesini temenni eden kişi, inanmanın amacını pek anlayamamış olsa gerek.eğer herhangi bir din böyle bir nefreti bir şekilde körüklüyor ise orada da yolunda olmayan birşeyler var demektir.
gerçekten inanıyosan bu dünyadaki bi çok güzel şeyi yapmazsın ve ot gibi yaşayıp gidersin ki eğer yoksa mal olmuş olursun. bir de bu başlığı açan zihniyet gibiler ise yalandan inanıp herşeyi yarım yamalak yapanlar vardır. ayrıca en kötü insan modelidir ki eğer tanrı varsa cehenneme giderler. ve tanrının olmadığını varsayarsak her iki grup da mal olur.yani tanrı yoksa asıl kaybeden sizlersinizdir.
biz ve siz diye ayırmanın sizleştireceğini bilmeyen bizlerin, inanmayan insanların eksik veya kötü olan yanlarından, kendimize iyi veya tam anlamda tatminler oluşturmak için seçtiğimiz köşeye sıkıştırma yöntemi. Peygamberler acaba böyle bir usluba ne derdi sorusu da insanın aklına gelmiyor değil... Birincisi tanrı değil, Allah... ikincisi varsa veya yoksa diye önerme içinde kullandığın şey kalem silgi değil...Üçüncüsü umut verip iyi ahlaklı hayatından örnekler vermek dururken, neden daha başlangıçta biz siz diye ayrım yaparak baştan kaybediyoruz ki bu güzel tartışmayı....kendime bile ağır gelen bir yazı yazmak zorunda bırakanlar utansın...
ikna amaçlıysa başarısız, kişinin kendi görüşüyse sakıncalı bir düşüncedir.
iman ve şüphe birbirine ters düşer, ya varsa diye inanan zaten inanmış değil korkmuştur. Allah vardır, birdir, onunn varlığına şu an etrafımda var olduğunu gördüğüm herşeyden daha çok inanıyorum. inanmaktan öte biliyorum, kesinliğinin farkındayım. bu konu hakkında birgün acaba diye düşüneceksem eğer, o andan en geç bir saniye önce emanetini al ya rabbi!
nasıl kaybetmeyiz? cevaplıdır. ben size desem ki şu duvarın arkasında bir hayali arkadaş var,bütün hayatınızı ona göre düzenleyin. bi şey kaybetmez misiniz? o zaman gerçekle olan bağınızı koparıp bütün hayali arkadaşları dost edinmelisiniz tutarlı olmak için. inancınız varsa, saygı duyarım ama bu saçma bi önermedir.